“Tenebrizm” akımının öncüsü, 16. yüzyılın dâhilerinden Caravaggio’nun 1609 yılında öldüğü tahmin edilmekle birlikte, ölüm şekli konusunda değişik tezler ortaya atılmıştır. Uzun müddet, karıştığı kavgalardan birinde aldığı yaralardan, sıtmadan, ya da frengiden ölüp Toskana sahilinde kayıplara karıştığı düşünülür. Dönemin arşivlerinde ölümüne dair bir belge yoktur. 2010 yılında Toskana’da bulunan ve sanatçıya ait olduğu iddia edilen kemikler üzerinde yapılan incelemede, resimlerinde kullandığı kurşunun kanına karışmasından ötürü öldüğü tezi ortaya atılır.
İtalyan sanat tarihçisi Vincenzo Pacelli ise, yeni yayınlanan Caravaggio: Between Art and Science adlı kitabında, arşivlerde yaptığı uzun çalışmaların ardından Caravaggio’nun kilisenin emriyle Malta Şövalyeleri tarafından öldürüldüğünü iddia ediyor. Vatikan’ın gizli arşivlerine ulaştığını söyleyen Pacelli’ye göre, Caravaggio’nun Katolik doktrinini sorgulamasından memnun olmayan Vatikan, bu nedenle ölümünün ardındaki gerçeği saklamış olabilir.[1]
Malta Şövalyeleri, Haçlı Seferleri sırasında kurulan Katolik bir tarikattir. Caravaggio, karıştığı kavgalardan birinde yanlışlıkla bir adamı öldürdüğü için Malta’ya kaçtığında bir dönem tarikate kabul edilmiş, her zamanki fevrî ve başıbozuk davranışlarından ötürü kovulana kadar tarikatin resmî sanatçısı olmuştur.
Asıl adı Michelangelo Merisi olan Caravaggio’nun hayatı, yaşadığı dönemde gerçekçi tasvirleriyle kiliseyi rahatsız etmiş olan resimlerindeki şiddetin somut karşılığıdır adeta. Başı hiçbir zaman beladan kurtulmaz, sürekli kavgaya karışır ve defalarca zindana atılır; hep kaçak yaşar: Memleketi Milano’dan, bir memuru yaraladığı için Roma’ya kaçar; Roma’da bu kez yine bir kavgada yanlışlıkla genç bir adamı öldürdüğü için Napoli’ye, ardından Malta’ya gider. Ancak burada da, bir şövalyeyi yaraladığı için zindana atılır ve Malta Şövalyeleri tarikatinden kovulur. Kural tanımaz mizacı sanatında da etkilidir: Roma’daki bir kilise için yaptığı Madonna dei Palafrenieri adlı resim, yetkililer tarafından birkaç gün sergilendikten sonra, “edepsiz” olduğu ve figüratif gelenekten saptığı gerekçesiyle kaldırılır.[2] Kutsal Bakire’nin elbisesinden fırlayan memeleri; tablonun sözümona hürmetle yâd etmesi gereken Meryem’in annesi Hena’nın yaşlı ve perişan görüntüsü infial uyandırır. Bakirenin Ölümü adlı tablosu ise, tanınmış bir fahişeyi model alarak resmedildiği için kilise tarafından reddedilir ve ancak Rubens’in tavsiyesi üzerine özel bir koleksiyona alınır.[3] [EG]
Madonna dei Palafrenieri, 1606 Bakirenin Ölümü, 1604