Sol: Lyubov Popova atölyesinde, 1919. Fotoğraf: Rodçenko. Sağ: Vladimir Tatlin, Üçüncü Enternasyonal Anıtı modelinin önünde, Petrograd 1920.
Sene 2050. New York Modern Sanat Müzesi (MoMA) küratörleri, 20. yüzyıl başı avangard sanatını konu alan sergilerinde canlı sanat eseri olarak yer alacak Vladimir Tatlin ile Lyubov Popova’yı klonlamaları için Öncü Genetik adlı biyoteknoloji şirketiyle anlaşmıştır. Aylar süren hazırlıkların ardından, önce Tatlin diriltilir. Yeni hayatının ilk gününde Tatlin, internet üzerinden haber programlarını izler, Rodçenko esinli grafikleriyle müşterileri arzularını tatmin etmeye çağıran mağaza zincirlerini gezer ve otomatik bir sokak tezgâhından biyosentetik bir gözleme alır. Müzeye döndükten sonra, efsanevi Üçüncü Enternasyonal Anıtı’nın dörtte bir ölçekli modeli üzerindeki son rötuşları tamamlamakla meşgul olan genç sanat imalatçılarının çalışmalarını izler. Bir kapı açılır. Yeni canlandırılmış bir Popova içeri girer.
Merhaba Yoldaş Tatlin.
Merhaba Luba.
Popova: Ee, bu yeni dünya hakkında ne düşünüyorsun? Ama gerçek fikrini söyle, çekinme.
Tatlin: Yani doğruyu söylemem gerekirse bir iyi yanı var bir de kötü yanı.
Popova: Önce iyi yanını söyle o zaman.
Tatlin: İyi yanı bunca seneden sonra nihayet hayatın sanatla kaynaşmış olması.
Popova: İyi de bu harika! Kötü yanı ne olabilir ki?
Tam o anda sanat imalatçıları Tatlin’in kulesinin önünden çekilince, modelin cephesine devasa bir Nike logosu basılmış olduğu görülür.
Tatlin: Kötü yanı şu ki… hayat berbat.
Gregory Sholette ve Krzysztof Wodiczko’nun “Liberate the Avant Garde?” başlıklı yazılarının “Final” bölümüdür, The Idea of the Avant-garde and What It Means Today içinde, ed. Marc James Léger (Manchester University Press, 2014) s. 190.