Chaplin demişti ki, bir adamın en gülünç olduğu an, olağanüstü bir durum içinde olup ortada hiçbir tuhaflık yokmuş gibi davrandığı andır.
Bir adam, baş aşağı vaziyette kravatını düzeltmeye çalışırken gülünç görünür.
Bir insanın, hakkında yazabileceği ve yazamayacağı kesin olan şeyler vardır.
Kısacası, herkes kravatını düzeltirken yazar.
Ben yem aygırları hakkında yazacağım. Bugüne dek kimse onlar hakkında yazmadı; belki üzerlerine alınıyorlardır.
Atlar çiftleşirken –bu çok yakışıksız bir şey ama aksi halde ortada hiç at kalmazdı– kısrak genellikle asabi olur, savunma refleksi devreye girer ve aygırın üstüne çıkmasına izin vermez. Bazen onu tekmelediği bile olur.
İmdi, aygırın yaradılışı öyle ateşli aşk oyunlarını kaldırmaz; ne yolunda taş olmalıdır onun, ne de aşkının önünde yorgunluktan başka engel.
Onun için, bu tür durumlarda, bodur bir aygırı alıp (ki fevkalade bir ruhu olabilir), kısrağın yanına götürürler.
İkisi cilveleşir; fakat, tabir-i caizse, tam anlaşmaya varacakları anda zayıf aygır çekilip yerine iri aygır konur.
İşte bu ufak tefek aygıra “yem” denir.
Yem aygırının işi zordur; hatta bazılarının çıldırıp intihara meylettiğini duydum.
Bir yem aygırı kravatını düzeltir mi bilmem.
Rusya tarihinde, Rus entelijansiyası bu yem aygırının rolünü oynamıştır.
Arada duran grupların kaderidir bu.
Ama öncesinde de, Rus edebiyatının tamamı, yem aygırlarının hayatlarını tasvir etmeye hasredilmiştir.
Yazarlar, karakterlerinin emellerine ulaşamayışını olanca teferruatıyla tasvir etmişlerdir.
Kravatlarını düzeltişlerini…
Heyhat, Tolstoy’un karakterleri bile –Kazaklar’daki, Savaş ve Barış’taki, Anna Karenina’daki en gözde kişiler– hep birer yem aygırıdır.
Bugün sürgündeki Rus cemiyeti, sınıf bilinci olmayan siyasi yem aygırlarının örgütlerinden oluşuyor.
Bana gelince, yorgunum.
Üstelik kravat takmaya alışık da değilim.
Bu vesileyle, Rus entelijansiyası mensubiyeti makamımdan ve görevimden resmen istifa ediyorum.
Kimseye karşı sorumluluğum yok ve sanatımla ilgili birkaç meslek sırrı dışında bir şey bilmiyorum. Kimseye hizmet etmiyorum, sadece çalışan insanlardan olmak istiyorum. Yazar olmanız, insanların düşüncelerini yönlendirmeye bir kunduracıdan daha çok hakkınız olduğu anlamına gelmez. Kahrolsun yem aygırları.
“Teaser Stallions” (1924), Viktor Shklovsky: A Reader içinde, ed. ve çev. Alexandra Berlina (New York ve Londra: Bloomsbury) s. 159-160.