Perşembe Pazarı. Fotoğraf: Barış Tekcan
İstanbul’da değişmekte olan kentsel mekân, kentlilerin bu mekânı özgürce kullanıp, yaşamlarına zenginlik katabilecek etkileşimler kurmalarına engel olmaktadır. Bu süreçte kenti yeniden yaşamsal deneyimlerin bir parçası haline getirebilmek için, kenti daha üretici ilişkilerle yeniden keşfetmeye ihtiyaç vardır. Bu ilişkileri kurabilmek için düşünsel süreçleri zenginleştirebilecek; algı, bellek ve deneyim arasında yeni bağlar kurabilecek metaforlar bir aracı rolü üstlenebilirler.
Bu bağlamda tezin amacı; metaforlar aracılığıyla kentsel deneyimi yeniden keşfetmek ve böylece kenti bireylerin anlam arayışlarının bir parçası haline getirmektir. Bu kapsamda çalışmanın mekânsal ayağını oluşturan Karaköy, gerek mekânsal ve toplumsal çeşitliliği, gerekse mekânsal örgütlenmede geçmişten gelen izleriyle önemli bir potansiyel taşımaktadır.
Bu kapsamda Karaköy’ün kentsel deneyiminin keşfine aracılık edecek metaforların neler olabileceği araştırılırken, sadece akademik bir literatür taraması değil aynı zamanda Karaköy’ün kentsel hafızadaki izlerini keşfedebilmek için edebiyat, şiir, görsel sanatlar, müzik gibi gündelik hayatın yansımalarını bulabileceğimiz alanlar da araştırmanın bir parçası olmuştur. Ardından mekânda yapılan yürüyüşler, gözlemler ve görüşmelerle bu metaforların izleri görünür kılınmaya çalışılmıştır.
Çalışma kapsamında Karaköy; “Geçit”, “Eşik” ve “Sahne” metaforları üzerinden ele alınmıştır. Bu metaforik çerçeve içerisinde; Karaköy’ün modernleşme, seyir ve toplumsal olaylar ile ilişkisine değinilmiş, zengin bir kentsel mekân olarak Karaköy’ün zamansal, mekânsal ve toplumsal çeşitliliği ele alınmış ve bu çeşitliliğin yarattığı zengin karşılaşma olasılıklarına ifade edilmiştir.
Bu karşılaşmaların Karaköy’ün tarihsel geçmişinin izleri etrafında; geçici, kendiliğinden, ve var olan sınırları sorgulayıcı nitelikte olduğu vurgulanmıştır. Ardından Karaköy’ün toplumsal cinsiyet, iş gücü, emek ve alt kültürle olan ilişkisi ele alınmış ve tüm bunların geçmişten gelen izleriyle bugün halen kentsel mekânda var olduğu ifade edilmiştir. Bu izlerinin keşfi için ise; mekânı deneyimlerken yürümenin ve bedensel deneyiminin önemine vurgu yapılmıştır.
Sonuç olarak; metafor kavramı kentsel deneyimin keşfinde yaratıcı ilişkiler kurmak için önemli bir rol üstlenebilir ve bu sayede kentsel mekânları parçalanmış mekânlar ya da olgular olarak görmek yerine, bütüncül bir bakış açısıyla ele alınabilir. Bu kapsamda, yeni kentsel müdahalelerin yaratıcı ilişkilerin bir parçası ve insan yaşamını zenginleştirici nitelikte çevreler yaratması gerekir.
Yazar: Ezgi Aydoğan
Danışman: Doç. Dr. Funda Uz
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı Mimari Tasarım Programı
Türü: Yüksek Lisans
Yılı: 2018
Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı. Görsel, tezden alındı.