Erginoğlu & Çalışlar, Turkcell Teknoloji Ar-Ge Binası, 2007-2009
Bu çalışmada mimariye ve özellikle ‘günümüz Türk mimarisi’ne 20. yüzyılda etkili olan dört filozofun kavramlarıyla -felsefeyle- bakılarak, mimarlığın bir tür felsefi eleştirisi yapılmakta; Zeitgeist ile mimarlık arasındaki ilişkinin mimari yapılarda nasıl nesnelleştiğinin yanıtı aranmaktadır.
Çalışma, dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümü, çalışmanın amacını, kapsamını ve yöntemini içermektedir. Mimarlık ve Modernite başlıklı birinci bölümde, Mimarlık ya da Mekânın Evrimi, Moderniteden Postmoderniteye Mimarlık, Türk Modernleşme Projesi Olarak Mimarlık alt başlıkları işlenmektedir. İkinci bölümde ise teze konu olan mimarlık objelerinin aynı zamanda birer sanat objesi (de) olabilmesi açısından, N. Hartmann ve ‘yeni ontoloji’, Mimarlık ve Eleştiri, Mimariye Felsefeyle Bakmak, Mimarinin Felsefi Eleştirisi, Felsefe ve Sanat konu başlıklarıyla anlatılmaktadır. Tezin kavramsal çerçevesini oluşturan ‘ideoloji’, ‘kültür endüstrisi’ ve ‘iktidar’ kavramları üçüncü bölümde ele alınmakta; bu bölüm, Yirminci Yüzyıla Dair Birkaç Değini; Altusser'in ‘İdeoloji’ Kavramı ve İdeoloji Açısından Mimarlık; Adorno'nun ‘Kültür Endüstrisi’ Kavramı ve Kültür Endüstrisi Açısından Mimarlık ve Foucault'nun ‘İktidar’ Kavramı ve İktidar Açısından Mimarlık alt başlıklarından oluşmaktadır. Mimariye Felsefeyle Bakmak adlı dördüncü ve son bölümde, ikinci bölümde serimlenen N. Hartmann’ın ‘yeni ontoloji’si temele alınarak, kavramsal çerçeve ile çalışmaya konu olan mimari yapıların eleştirilerinde ulaşılan sonuçlara kısaca değinilmektedir. Sonuç bölümünde, çalışmanın sonucunda ulaşılan mimarlık - felsefe ilişkisi ve günümüz mimarisine ve Türk mimarisine felsefe ile bakılınca görülenler serimlenmektedir. Sonuç, iki açıdan ele alınmaktadır: birincisi, mimari yapılar, tezimize temel kavramsal çerçeve sunan filozofların kavramları ile ‘nasıl’ görünmektedirler; bize neler anlatmaktadırlar? İkincisi, ele alınan yapılar, üretildikleri kentler ve toplumsallıkla felsefi anlamda bir ilişki kurmuş mudur? Konu edinilen yapılarda kırıntılar şeklinde de olsa bulunduğu ‘yer’e ait herhangi bir unsur var mıdır? Varsa bu nasıl işlenmiştir? Bulunduğu ‘yer’ ile ilişki kurmayan ya da kuramayan bir mimarlık objesinin bir ‘mimari’ye sahip olduğu söylenebilir mi?..[1]
Tezin yazarı: Metin Bayrak
Danışman: Prof. Dr. Harun Tepe, Prof. Dr. M. Zeki Sönmez
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe Anabilim Dalı
Türü: Yüksek Lisans
Yılı: 2010
Sayfa sayısı: 230
[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden alınmıştır.