Mimarlık; çevresel etkenler, toplumsal unsurlar, kültürel birikim, düşünsel ürünler ve bilimsel bilgi gibi birçok bileşenin farklı oranlardaki katkı ve şekillendirmeleri doğrultusunda somut ürünler ve düşünsel yaklaşımlar ortaya koyan çok girdili bir disiplindir. Dolayısıyla mimarlık üzerine fikir yürütülürken sadece mimarlığa dair teori ya da uygulama temelli bir tartışma konusu tayin edebilmek ve bu konu üzerinden düşünsel sonuçlara ulaşmak mümkün değildir. Bu noktada insan bilinci ile mimarlık ürünü arasındaki ilişkiyi şekillendiren unsurlar olarak duyular, zamanın değişenlerinden bağımsız bir araştırma konusu olarak belirmektedirler. Duyusal bilginin oluşturulma ve ele alınış yöntemleri, bu yaklaşımların arkalarındaki düşünceler, farklı zamanların farklı mimarlıkları üzerinden mimarlığın değişen ve değişmeyen bileşenlerinin fark edilebilmesini sağlayan önemli bir çalışma konusudur. Çalışma dahilinde iki önemli bilimsel eşik noktası ve bu iki eşik noktası arasındaki süreç, duyusal mimarlık bilgisine dair oluşturulan farklı bilgi ve yaklaşımlar üzerinden irdelenecektir.
Aydınlanma devrinde yeniden şekillenen bilgisel sınıflandırmalar ve sanayileşmenin sağladığı teknik olanaklar doğrultusunda oluşan modern mimarlık hareketi, belirtilen değişikliklerin toplumların yaşantıları üzerindeki güçlü etkilerine dair yeni ve akılcı çözümler sunma iddiasında olmuştur. Bu hareketin çıkış noktası olan akılcılık ilkesiyle bir çelişki teşkil edecek şekilde kuramsallaştırılan duyu bilgileri ise mimarlığın ikili bilgi yapısını ve kişisel irade boyutunu gözler önüne sermektedir.
2. Dünya Savaşı’nın ardından büyüyen kentleşme ve yeniden yapılanma sorunları; yönetim odaklarının, bilimsel ve ampirik fiziksel çevre çalışmalarını kişiselleştirilmiş mimarlık bilgilerine tercih etmesiyle çözümlenmeye çalışılmıştır. Kentsel yaşama koşullarında iyileştirme ve sıfırdan inşa edilen çevreleri tarafsız bilgilerle oluşturma çabaları, 20. Yüzyıl kentlerinin çehrelerini şekillendiren en büyük unsur olmuştur. Bu devir, kamu yapılarındaki cephe açıklıklarını tayin eden gerekli ışık değerlerinden, yolların güzergah ve yoğunluklarını etkileyecek işitsel konfor bilgilerine kadar pek çok noktada farklı mimarlık bilgilerinin üretilmesine sahne olmuştur. Bu bilginin üretilme şeklindeki akılcı tavır modern mimarlığın araçsalcılığından farklıdır ve kendi çelişkilerini barındırır. Laboratuarların sınırlarını reddeden bilim insanları, insanların düşünce, plan ve duygularını dışlayan duyusal konfor arayışlarıyla bir anlamda laboratuarları kentlere taşımışlardır.
Kuantum anlayışının baskın bilimsel görüş olarak kabul görmesiyle birlikte davranış ve fiziksel çevre üzerinden ilerleyen duyusal bilgi çalışmaları daha öğesel, bütüncül ve çok disiplinli bir çalışma alanına dönüşmüştür. İnsanın bütüncül duyu örgüsünün ayırdındaki bilimsel bilgi, çok duyulu etkileşimleri gündelik hayata taşımakta ve mimarlığı, görsel etkiyi aşan, bütün duyusal verileri önemseyen çok disiplinli bir üretim eylemi olmaya doğru götürmektedir.[1]
Tezin yazarı: Altay Altunkozaoğlu
Danışman: Prof. Dr. Arzu Erdem
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi - Fen Bilimleri Enstitüsü - Mimarlık Anabilim Dalı
Türü: Yüksek Lisans
Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 88
[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden alınmıştır.