26 Nisan günü Londra’da Sotheby’s Müzayede Şirketi’nde düzenlenen Çağdaş Türk Sanatı müzayedesine katılan 90 işten sadece 35’i satıldı. Satılanlar arasında ise sadece 12’si tahmini fiyat aralığını geçti. O da, ancak 100-500 pound civarında. Tek istisna Nejat Devrim. 1.531.175 pound tutarındaki müzayede cirosunun neredeyse yarısını Devrim’in eserinin ulaştığı tutar oluşturuyor (Sotheby’s web sitesi). Müzayede gene yabancı koleksiyonerlerden ilgi görmemiş; alımları yapanlar hep İstanbullu koleksiyonerler veya tüccarlar. Dolayısıyla, zaten son derecede şaibeli gösteriler olan müzayedelerin pek çoğunda rastlandığı gibi, son Türk Mezatı’ında da satılan kimi eserlerin, yatırım yaptıkları sanatçıların fiyatlarının düşmesini engellemeye çalışan sanat spekülatörleri tarafından alınmış olmaları muhtemel.
Sotheby’s’in Türk Mezatları (Turkish Sales) kapsamında başlattığı Çağdaş Sanat müzayedeleri, İstanbul’da bir temsilcilik açtığı 2009 yılında başladı. Bu tarihten sonra özel uçak seferleriyle Londra’ya taşınan İstanbul ‘sanat elitleri’, burunlarının dibindeki eserleri, hem de fiyatlarını kat be kat arttırarak Sothebys’den satın almaya başladılar. Hesapça, bu yolla Türk sanatı spekülatif sanat piyasasına girerek, giderek küreselleşecek ve onların da fiyatlarını şişire şişire aldıkları eserler daha da değer kazanacaktı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve Hint, Çin, Rus, hatta İran sanatı küresel bir ilgi uyandırırken, yabancı sanat piyasası Türk sanatına itibar etmedi. Sonuçta sanatın müzayedeleştirilmesi, yani spekülasyon yoluyla yapay bir piyasa oluşturarak, çağdaş Türk sanatını dünya sanat pazarına sokma ve böylece bir yandan da İstanbul’u markalandırma ümitleri tutmadı. Türk icadı ‘güncel sanat’ bir türlü çağdaşlaşamadı. Son fiyaskodan sonra Sotheby’s’in Türk mezatlarına son verebileceği konuşuluyor. [AA/ZB]