Londra Tate Modern Müzesi’nin 24 Şubat’ta açtığı “Sınırlar Ötesinde Sürrealizm” sergisi, bu harekete ilk kez Avrupa-merkezli değil de, ulusaşırı bir hareket olarak yaklaşıyor. Sergi son derece iddialı; öyle ki Müze, 29 Ağustos’a kadar sürecek serginin “bu devrimci sanat hareketinin tarihini yeniden yazacağını” öne sürüyor. Tate Modern’in yaklaşımını ifade eden aşağıdaki pasajlar ve örnek eserler Müze’nin sergiyi duyuran yayınlarından derlendi.
Sürrealizm hayatı devrimcileştirmeyi amaçlıyor. Hayatın rasyonel vizyonuna karşı bilinçaltının ve düşlerin gücünü savunuyor. Sürrealist sanatçılar, beklenmedik ve tekinsiz olanda, aykırı ve yabana atılmış hadiselerde garip bir güzellik ve büyüsellik keşfediyorlar. Eserlerinin temelinde, dayatılmış olan değerlere ve normlara meydan okumak ve özgürlük arayışı yer alıyor.
“Realitenin ötesinde” anlamını uyandıran sürrealizm kelimesini, ilk kez, avangard şair Guillaume Apollinaire 1917’de sahneye konan bir oyununun sunuşunda ortaya atıyor. Ancak sürrealizmi asıl, şair ve sanatçıların oluşturduğu yeni bir grubun lideri olan André Brteton 1924 yılında yazdığı Sürrealist Manifesto’da tanımlamıştır: “…birinin, sözlü veya yazılı olarak veya başka bir biçimde düşüncenin gerçek işleyişini ifade etmeye giriştiği saf psişik otomatizm”.
Birçok sürrealist sanatçı, fikirleri ve imgeleri bilinçaltlarından sökmek için otomatik çizim ve yazıyla uğraştı. Kimileri de, düş dünyalarını veya gizli kalmış psikolojik gerilimlerini ifade etmek istediler. Sürrealistler alternatif gerçekler hayal edebilmek için, mistisizmden, antik kültürlerden ve yerli sanatından da esinlendiler.
Hareketin sanatsal ifadenin özgürleşmesi kadar zihnin de özgürleşmesi yolundaki mücadelesi, politik özgürlük arayışını da içeriyordu. Zaten birçok olayda bu sanatçılar bizzat politik başkaldırılara katıldılar. Sonunda, sürrealizmin teşvik ettiği düşünceler, hareketin bir “hayat tarzı” olarak görülmesine yol açtı.
Başından beri, sürrealizmle ilgili sanat ve düşünceler, uluslararası platformlar aracılığıyla yayıldı, paylaşıldı ve yeniden yaratıldı. Sürrealizmin temel görüşleri ve temaları değişik coğrafi, tarihî ve kültürel bağlamlara uyarlandı ve böylece çokseslilik kazandı.
Daha önceki sürrealizm öyküleri 1920’lerin Paris’ine odaklanıyordu. Gayet kapsamlı bir araştırmaya dayanan bu sergi 50 yıla yayılıyor ve Buenos Aires’ten Kahire’ye, Meksika’ya, Prag’a, İstanbul ve Tokyo’ya kadar birçok merkezi kapsıyor. [AA]
Mayo (Antoine Malliarakis), Coups de bâtons, 1937
Abdul Kader El Janabi, Visa sans planète (Visa without a Planet), 1983-1990
Hector Hyppolite, Ogou Feray also known as Ogoun Ferraille, 1945
Helen Lundeberg, Plant and Animal Analogies, 1933-1934
Wilhelm Freddie, Min kone ser pa benzinmotoren hunden ser paa mig (My Wife Looks at the Petrol Engine, the Dog Looks at Me), 1940.
Kaveh Golestan, Untitled, From Az div o dad series.
Ramses Younan Untitled, 1939
Toshiko Okanoue, The Call, 1953
Surrealism Beyond Borders