/ Seul / Seul’ün İşkence Merkezi Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi Oluyor

1/10/2011 / skopbülten / Silent Lotus

Kimusa binası, 1928’de, Güney Kore’nin başkenti Seul’de,  İmparatorluk Ordu Hastanesi olarak Japonlar tarafından inşa edilmişti. 1970’lerde ise Güney Kore ordusu binayı ele geçirmiş ve bir işkence merkezine dönüştürmüştü. Dolayısıyla Kimusa, hem acı dolu bir kolonyal geçmişin, hem de işkenceler döneminin yadigarı. Şimdiki Güney Kore yönetiminin Kimusa binasının taşıdığı bu zor hafıza ile "barışma" yöntemi ise, binayı yerle bir etmek değil; onu Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi’nin bir parçası haline getirmek oldu. Sayısız insanın uykusuzlukla, dayakla, elektrik şoklarıyla işkence edildiği bu bina artık bir sanat müzesi olacak.

Kimusa binasının akibetinin ne olacağı konusundaki tartışmalar yıllarca sürmüş; pek çok kişi ısrarla tek çarenin Kimusa binasının yıkılması olduğunu savunmuştu. Fakat, her şeye rağmen, 2008 yılında Kimusa binası bir "milli kültürel varlık" olarak tanımlandı ve  binanın 2012 sonuna kadar müzeye dönüştürmesi kararlaştırıldı. Bu kararla birlikte, Kimusa binasının vahşet dolu geçmişi unutulmuş gibiydi. Konuşulanlar daha çok binanın "dünya standartlarında bir müze", bir "Seul abidesi" (landmark) olması ve "geçirdiği spiritüel dönüşüm"le ilgiliydi. Örneğin, Moon Kyung-won, "bir sanatçı ve hemşehri olarak, bu alanın bir kültür ve iletişim mekanı olarak yeniden doğuşunu" görmekten dolayı duyduğu mutluluğu dile getiriyordu. New York Modern Sanat Müzesi’nin şef küratörü olan Barry Bergdoll ise "diktatörlük dönemine ilişkin hafıza ve politik deneyimler ile lekelenmiş bir binanın çağdaş sanat müzesi olarak kullanılmasının" ne kadar cesur bir karar olduğunu ifade ediyordu. Yeni müzenin şefliğine atanan Bae Soon-hoon için de sonuç harikaydı: "Burası felaket bir trajediye şahit olmuş bir yer. Fakat, bu acıyı dönüştürmek ve insanların gelip keyif alabilecekleri bir yere çevirmek – bu harika bir şey."

 

Eski mahallelerin, çok katlı binalar inşa etmek uğruna seri halde yerle bir edildiği, şiddetli dönüşüm süreçlerine tabi olan Seul’de, arda kalan 'tarihsel ceplerin' muhafaza edilmesine yönelik talepler giderek artıyor. Bu talepler çerçevesinde,  Japonlar‘ın  1928’de inşa ettiği, ancak sonradan Güney Koreliler tarafından Yargıtay binası olarak kullanılan bir bina da sanat müzesine dönüştürülmüştü. Gene bir Japon yapısı olan eski Seul İstasyonu da, istasyonların müzeye dönüştürüldüğü Paris ve Berlin’deki uygulamalar örnek alınarak, bir çağdaş sanat merkezi olarak yenilenmişti.[1]  [AA/RO]

 



[1] Kaynak: http://www.huffingtonpost.com 

 

müze, kentsel dönüşüm, çağdaş sanat