Siyasi tarihimizin belki de en önemli, bazılarınca Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasında büyük etkisi olduğu söylenen “Yeter Söz Milletindir!” sloganı ve afişi Mimar Selçuk Milar’a aittir. Selçuk Milar, 1947’de mimarlık, resim, heykel, dekorasyon, musiki, tiyatro, sinema, sanat gibi konuları kapsamak üzere iki aylık ESER adlı dergiyi iki sayı çıkarmıştır. 1956’da çıkan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin ilk yayını, BÜLTEN’in birinci sayısının Yazı İşleri Müdürü’dür. 1957 yılında Ankara'nın ilk sanat galerisi Galeri Milar’ı kurmuştur. Burada plastik sanatlar dışında tasarlayıp, imal ettirdiği mobilyaları da sergilemiş, yeni bir mobilya anlayışına öncülük etmiştir. Varlık Dergisi, Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu Dergisi gibi çeşitli dergilerde yazıları çıkmıştır.
Pek çok mimari ve dekorasyon projesi hazırlamış ve bunları uygulatmıştır. Bunların içinde en bilinenleri Ankara’daki Cündoğlu Han (1948), Denizli Erkek Sanat Okulu (1945), Malatya Erkek Sanat Okulu (1946), İzmir Eşref Paşa Halkevi (1947). Ayrıca o dönemde çok sayıda nitelikli bayram takları hazırlamıştır. Şevki Vanlı[1], Ulus’taki Cündoğlu İşhanı’nın, milli mimari akımının sonuna rastlayan çok başarılı bir yorum, nefis bir inşaat örneği olduğunu söylemekte; Milar’ın binalarının modern mimarinin sadeliğini çok duyarlı bir titizlikle yansıttığını belirtmektedir.
Özgeçmişi[2]
Selçuk Milar 1917’de İstanbul’da bir vali oğlu olarak doğmuş, Robert College’dan sağlık nedenleri ile ayrılmak zorunda kaldıktan sonra 1937 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirmiştir. 1938’de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Mimarlık Fakültesi’ne girerek 1943’te mezun olmuş, bir dönem Ankara’da, Erkek Teknik Öğretim Müşavirliği Mimari Bürosu’nda Paul Bonatz’la çalışmıştır.
Çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan makaleleri; bilirkişilikleri; mimari proje yarışmalarında, Milli Kütüphane Daimi Resim ve Heykel Galerisi’nde ve Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde jüri üyelikleri; ayrıca reklam ve amblem alanında eserleri vardır. Milar, Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’nde mimari proje, iç mimari, ince yapı dersleri vermiştir.
1963 yılında, Aynur Alanson ile evlenen Milar’ın 1964 yılında Kerim Han, 1966 yılında Kemal Can adını verdiği iki oğlu olmuştur. Mimar Selçuk Milar’ı 21 Şubat 1991 günü kaybettik.
Afişleri
Selçuk Milar, günümüzde bile siyasi tarihimizin belki de en önemli afişi, Demokrat Parti’nin 1950 seçimlerine girerken yaptığı “Yeter Söz Milletindir” afişi ve sloganı ile hatırlanır. [3] Adnan Menderes’in bir akrabasının tavsiyesi üzerine görevlendirmesiyle hazırladığı afişin halk tarafından benimsenmesi, basında geniş yer bulması üzerine, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, o sırada Teknik Öğretim Müsteşarlığı’nda çalışan Selçuk Milar’ı işyerinde, biraz da sitemini belirtmek için ziyaret etmiştir. Bu olaydan yaklaşık 20 gün sonra Selçuk Milar’ın Urfa'da bir şantiyeye tayini çıkmış, bunun üzerine de görevinden istifa etmiştir.
Ancak Demokrat Parti seçimlerde büyük bir zafer kazanarak iktidar olmasının hemen sonrasında, böyle güçlü afişlerle karşılaşmamak için, seçim afişlerinde resmi yasaklayan özel bir kanun çıkarmıştır. Yıllarca yürürlükte kalan böyle bir kanunun, dünyanın başka hiçbir ülkesinde görülmediği de bizzat Milar tarafından belirtilmiştir.
Hatırını kıramayacağı bazı dostlarının büyük ısrarla bir afiş daha istemeleri üzerine, iktidar partisinin bazı uygulamalarını onaylamamasına rağmen, halkın bir kısmının yapılan icraattan şikâyetçi olduğu düşüncesiyle, onların memnun olanını da olmayanını da aldatmamak, halka inanmadığı bir şey söylememek için, kanun uyarınca resimsiz, sadece 3 kelime bir afiş hazırlamıştır. “Yaptıklarımız Yapacaklarımızın Teminatıdır.”. Tarih ve Toplum Dergisi’nde afişin hikâyesini anlattığı yazısını Milar şu şekilde bitirmektedir: “Maalesef artık Demokrat Parti yok. Ama demokrasinin tarifi olarak afişi yaşamağa devam edecektir. Çünkü demokrasilerde daima söz milletindir. İktidardaki partilerin ise neler yapacaklarını anlamak için, daima neler yaptıklarına bakmak gerekecektir.”
Demokrat Parti çevresinde büyük saygınlık kazanmış olmasına rağmen hiçbir zaman bundan faydalanma yoluna gitmemiş, partiyle bütünleşmemiştir. Celal Bayar’ın kendisini “bizim partidendir” şeklinde takdim etmesi üzerine; “Hayır Sn. Bayar, ben bir demokratım, ama Demokrat Partili değilim” diyerek itiraz etmiştir.[4]
Uzun yıllar Ziraat Bankası reklam afişlerini hazırlamıştır. Şevki Vanlı[5], Ziraat Bankası’nın başak benzeri ambleminin Milar’a ait olduğunu söyler.
CICA (Confederation Intenational des Credits Agricols) amblemi, bugüne kadar uluslararası olmuş ilk Türk eseridir.
ESER
Başlığında “mimarlık, resim, heykel, dekorasyon, musiki, tiyatro, sinema” yı kapsayan iki aylık sanat dergisi olduğu belirtilmiştir. “Sahibi ve yayın müdürü, sayfaya koyan, kapak kompozisyonu, başlıklar ve büyük harfleri çizen: Selçuk Milar” dır. “İzmit Kağıt Fabrikası’nın yaptığı hususi bir kağıda basılmıştır. Yurt içinde ve yurt dışında, çoğu mimar dostları olmak üzere temsilcileri vardır. Türkiye’de basılmıştır ibaresi, ayrıca İngilizce ve Fransızca da yazılmış olması, uluslararası olma hayallerinin göstergesidir.
Milar’ın 1947’de Eşref Paşa Halkevi projesinden eline geçen proje ücreti ile yayınlamaya başladığı ESER Dergisi, Temmuz-Ağustos 1947 ve Nisan 1948 olmak üzere iki sayı çıkmıştır. Milar, ikinci sayıda okuyucuya seslenerek nasıl titizlikle ve fedakârlıklarla çalıştıklarını anlatmış, buna rağmen çıkan sonuçtan memnun kalmadığı için dergileri tek tek seçerek piyasaya verdiğini belirtmiştir. İkinci sayının gecikmesini de, yeni kurulan, yeni modern makineler ithal eden bir matbaa ile anlaşması ve onun çalışmaya başlamasını beklemesi ile açıklamıştır. Ancak öğrencilerin de alabilmesini gerekçe göstererek fiyatı yarısına indirmesi, beklenen satışları yapamadığının göstergesi olarak yorumlanabilir. Yazısında, maliyetin satış fiyatının üç katı olduğunu da belirtmektedir. Burada Selçuk Milar’ın hep mükemmeli arayan kişiliği görülmekte. Milar, sözlerini şu şekilde bitirmektedir: “Bu sayıda yine istediğimiz neticeyi elde edebilmiş değiliz. Fakat herhalde okuyucularımız ne yapmak istediğimizi anlamakta güçlük çekmeyeceklerdir.”
Dergide Abidin Dino, Nurullah Berk, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Eren Eyüpoğlu, Adnan Saygun, Sedat Hakkı Eldem, Emin Onat, Fikret Adil, Adanan Ötüken, Eşref Üren gibi sanat toplumundan önemli kişilerin yazıları ve Le Corbusier’den de bir çeviri bulunmaktadır. Kendisi de Yeni Türk Sanatı ve Paul Bonatz başlıklı iki yazı yazmıştır. Ayrıca haberler, notlar ve aktüalite bölümleri de bulunmaktadır.
ESER’in ilk sayısında önsöz niteliğinde şöyle denilmektedir:
“ATATÜRK, bize şu parolayı verdi: 'Sanat ve sanatkârdan mahrum bir cemiyetin hayatiyeti olamaz'”
“Bir millet daima verdiği eserler kadar büyüktür. Bugün, sanatın her kolunda yeni bir nesil ilk eserlerini vermeğe başlamış bulunuyor. Yeninin gelişmesi, gerinin zararlı baskısından kurtulması lazım. ESER, genç sanatkârların seslerini içeriye ve dışarıya duyuracak bir buluşma merkezi. Sözle iş arasındaki farktan kurtulmak için, sözü bırakıp işe girişiyoruz.”
İkinci sayıda ise okuyucuya şöyle seslenir:
“Fikir ve sanat sözden ibaret değil. Memleketimizde ne kadar dergi varsa hepsi de sözle yetiniyor. Biz, bu çerçevenin dışına çıkarak, çok büyük bir ihtiyacı karşılamağa, bomboş bir yeri gücümüzün yettiği kadar doldurmağa çalışıyoruz.”
Galeri Milar
Selçuk Milar, 1957 yılında Ankara’nın en eski sanat galerilerinden, “Galeri Milar”ı kurdu. Galeri Milar, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, Avni Arbaş, Füreyya, Orhan Peker, Gencay Kasapçı, Cevdet Altuğ gibi birçok ünlü sanatçının sergilerini açtı. Şevki Vanlı[6] galeriyi modern mobilyanın ve resimlerin sergilendiği bir galeri olarak tarif eder ve gerçek resmi, heykeli, mobilyayı Ankara’ya Milar’ın tanıttığını belirtir. Galeride Celil Bayar’ı, Halk Partisi’nin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i gördüğünü hatırladığını ilave eder.
Milar Galeri sadece ressamların eserlerini değil, Ülker Okçuoglu’nun batikleri, Lerzan Bengisu’nun dekoratif ahşap işleri, Ferruh Başağa’nın mozaikleri gibi plastik sanatların diğer kollarını da sergilemiştir. Bu galeri, plastik sanatların sergilenmesinin ötesinde, ülke ölçeğinde sanatsal ortamın buluştuğu bir sosyal iletişim ortamı olma özelliğini de yükümlenmiştir. [7] Milar, birçok sanat jürisinde de bulunmuştur.
Vedat Dalokay, Milar’ın yarattığı Cündoğlu Han’ın duvarlarında Abidin Dino’nun resimlerine yer vererek, onun sanat dünyasına tanıtılmasına katkı sağlamaya çabaladığını anlatır.[8]
Galeride plastik sanat eserleri yanı sıra Milar’ın tasarladığı ve imal ettirdiği mobilyalar da sergilenmiş, yeni bir mobilya anlayışına öncülük edilmiştir. Bu özgün tasarımların yanı sıra, yıllar öncesinin İtalyan ve Danimarka tasarımlarını niteliklerinde hiçbir eksilme olmadan Türkiye’de ilk kez Milar üretmiş; detaylarda, malzeme seçimlerinde ve imalattaki titizlik neticesinde yıllarca bu mobilyalar Ankara’nın birçok evinde en seçkin ve en sağlam eşyalar olarak kalmıştır. [9]
BÜLTEN
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından, üçüncü çalışma döneminde çıkarılmaya başlayan BÜLTEN’in ilk sayısının yayın müdürü Selçuk Milar’dır. Ayda iki defa çıkarılan derginin 1 Şubat 1956 tarihli ilk sayısının kapak sayfasında “neşriyatı Selçuk Milar idare etmiştir” notu özellikle belirtilmiştir.
TMMOB Yönetim Kurulu, BÜLTEN’in yalnızca mesleki konuları içermeyip, ülke çıkarları açısından topluma sunulacak bir yayın organı olarak yayınlanmasını kararlaştırmıştır. 1956 yılı sonu itibariyle TMMOB’nin üye sayısı 224’ü kadın olmak üzere 8821’dir. Dergi tüm üyelere ödemeli gönderilmiş, bunun 3500’ü abone olmuştur.[10] İkinci sayıdan itibaren Selçuk Milar’ın adına dergide rastlamamaktayız. Anlaşılan Milar’ın titiz kişiliği ve TMMOB yönetiminin önerdiği bütçeyi ayırmaması birlikte çalışmalarına olanak sağlamamıştır.[11]
Mimarların Örgütlenmelerine Katkıları
Sergiye ev sahipliği yapan ve Selçuk Milar afişlerini arşivinde saklayan Mimarlar Derneği 1927, Cumhuriyetin ilanından sadece dört yıl sonra kurulan, mimarların ilk ve TMMOB Kanunu yasalaşıp Mimarlar Odası kurulana kadar tek örgütü, Türk Yüksek Mimarlar Birliği’nin devamıdır. Selçuk Milar Türk Yüksek Mimarlar Birliği’nde 1949’da Yönetim Kurulu Yedek Üyesi, 1950’de Yedek Üye, daha sonra Genel Sekreter ayrıldığı için 1952’de Genel Sekreter, Başkan ayrılınca da Başkan olarak görev yapmıştır.
1954 yılında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği kanunu yasalaşıp bu kanunun hayata geçirilmesi aşamasında, Mimarlar Odası’nın Kurucu Genel Kurulu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından 15 Aralık 1954 tarihinde İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde toplantıya davet edilmiştir. Bu toplantıda yapılan seçimlerde ilk Merkez Yönetim Kurulu’na Selçuk Milar Haysiyet Divanı (Onur Kurulu) Üyesi olmuştur. Burada dikkat çeken, Yönetim Kurulu üyelerinin Ankaralı Milar dışında tümünün İstanbullu olmasıdır. Bu ilişki, daha sonra da sürmüştür. Milar, o dönem İstanbul’da bulunan Oda Merkez Yönetimi tarafından Ankara Şubesi Kurucu Yönetim Kurulu’na 24 Kasım 1955’te atanan beş kişiden birisidir. Dernek defteri yazışmalarından anlaşıldığı kadarıyla da, bu grup adına hareket eden ve o dönem İstanbul’da bulunan Mimarlar Odası ile ilişkileri de kuran en aktif üyesi Selçuk Milar’dır.
25 Aralık 1955’te yapılan seçimle oluşan Mimarlar Odası Ankara Şubesi ilk Yönetim Kurulu Genel Sekreteri’dir. İlk yılların kuruluş dönemi yokluk ortamında Selçuk Milar’ın Ankara, Posta Caddesi’nde projesini yaptığı Cündoğlu Han’daki ofisi Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin resmi merkezi olarak gösterilmiş ve bu amaçla kullanılmıştır.
Mimarlar, ilk örgütleri Türk Yüksek Mimarlar Birliği’ni dernek statüsünde kurmalarının hemen sonrasında, 1930’lu yıllardan itibaren Oda olarak örgütlenmeyi istemişler ve bunun için çaba göstermişlerdir. Daha sonra mühendislerle birlikte çeşitli taslaklar geliştirmiş, bunları parlamentoya ve diğer ilgililere iletmişlerdir. Bu taslakların hazırlanmasında da katkıları olanların en önemlilerinden birisi Selçuk Milar’dır.
1991’de vefatının ardından Arkitekt Dergisi’nde dostları tarafından yazılanlardan birkaç kısa not ile kendisini analım.[12]
Şevki Vanlı: “Milar, mimarlık ve sanat dünyasında Ankara’ya simge olmuştur. Yurt dışından, İstanbul’dan gelen her sanatçı ona uğrardı.
Milar’ın en büyük kabahati geniş çevrelere uyum sağlamaması oldu. Çünkü en iyiyi yapmaktan kimse onu vazgeçiremedi ve çok az kişi onun kıymetini bildi.
Milar niteliğin savunucusu, niteliğin simgesi oldu ve nitelik için kendini feda etti. Nitelikli bir çalışma yapma olanağı bulamadığı için dünyaya darıldı, uzun yıllar izdirap içinde yaşadı. İçinde yaşadığımız koşullara gittikçe yabancılaştı ve biz hiçbir şey yapamadık.
Ama eksiksiz bir Avrupalıydı. Çok çalıştı, elli yıla yakın mimarlık hayatında, özellikle 1945–70 yıllan arasında önemli etkileri oldu.
Elli yıl mimarlığa ve topluma her şeyini verdi ve hiçbir şey istemedi. Çok ama çok farklı bir insandı.
Arkasında bir Cündoğlu Hanı ile birkaç mobilya, Türkiye’nin batılılaşmasına katkılarını bıraktı. Biraz taviz verseydi kim bilir neler yapabilirdi? Ama vermedi, veremedi. Çünkü nitelik onun kişiliğiydi.”
Abidin Dino: “... Bana gelince İstanbul’dan apar topar uzaklaştırılıp birkaç yıl sürgünde yaşadıktan sonra sonunda Ankara’da ikamet etmeme müsade edilmişti. Ankara’ya geldiğimi duyar duymaz fırladı, aradı, buldu beni Selçuk Milar. Bunda şaşılacak bir şey yok sanılabilir. Oysa sürgünden yeni dönen gözaltında bulunan bir kişi ile görüşmek o yıllarda herkesin göze aldığı bir ahbaplık değildi. Gerçi siyasal bakımdan herhangi bir yakınlık yoktu aramızda. Fakat Türk mimarisi ve sanatı üstüne düşündüklerimiz bağdaşıyordu…”
Mehmet Gürlek: “Eline büyük olanaklar geçmiş, örneğin Demokrat Parti’nin güçlü devrinde, Ziraat Bankası Gene Müdürü Mithat Dülge zamanında kendisine verilen sonsuz harcama yetkilerini şahsi çıkarları için kullanmamıştır.”
[1] Selçuk Milar, Arkitekt Yaşama Sanatı, (03/1991) s.46.
[2] Selçuk Milar, Arkitekt Yaşama Sanatı, (03/1991) s.46.
[3] Selçuk Milar, “Yeter Söz Milletindir Afişi Nasıl Doğdu”, Tarih ve Toplum Dergisi, (Haziran 1988, Cilt 9, Sayı:54).
[4] Emin Nedret İşli. “Eser Dergisi ve Selçuk Milar”, Sanat Dünyamız, (No: 74), p.243.
[5] Selçuk Milar, Arkitekt Yaşama Sanatı, (03/1991) s.46.
[6] Sözlü Tarih Çalışması, 1954 / Kuruluşa doğru
[7] Başak Önsal, Ankara’da Sanat Galericiliğinin Oluşumu: 1950’ lerin Öncü Üç Galerisi Üzerine Bir Çalışma, Yüksek Lisans Tezi, (Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Hasan Ünal Nalbantoğlu, 12/2006),
[8] Selçuk Milar, Arkitekt Yaşama Sanatı, (03/1991) s.46.
[9] Şevki Vanlı, Arkitekt Yaşama Sanatı (03/1991) Selçuk Milar s.46
[10] TMMOB 50. Yıl Andıcı, (TMMOB Yayını, 2004).
[11] Güzel Sanatlar Balo Gazetesi, (11.02.1956).
[12] Selçuk Milar, Arkitekt Yaşama Sanatı, (03/1991) s.46.