Sanat ve piyasası her geçen gün vergi kaçakçılığı ve mali suiistimal söylentileriyle lekeleniyor. Birçok ülkede hükümetler, devlet için kazanç kaybı anlamına gelen bu kitlesel para aklama işlemlerine son verme niyetinde.
Sanat eserlerine düzenli olarak ve anlaşılmaz biçimde atfedilen fiyat artışlarına, bu piyasayı denetlemeye dönük dünya çapında geniş bir ağın ortaya çıkışı eşlik ediyor. ABD’de bu konuda kimi girişimler söz konusu. Kısa zaman önce Mali Hizmetler Komitesi, bu suçlarla mücadele etmek için, yasa tasarısı şeklinde üç proje önerdi. Komitenin fikri, banka sırrına ilişkin yasanın yanı sıra, para aklama ve terör finansmanına ilişkin kimi metinleri değiştirmeyi kapsıyor.
Sanat aracılığıyla kara para aklanması öncelikle en zengin kesimlere dahil olanları ilgilendiriyor. Hiçbir endişe duymadan yasalara meydan okuyan, yasa koyucuyu üzerinde etki kuran ve bir kısmı kamuya dönmesi gereken servetleri gizleyenler bu şahıslar. Zenginlerin değerler sisteminin durumunu açıkça ortaya koyan, Jean Michel Basquiat’nın 1981 tarihli Hannibal resminin tuhaf macerası bu açıdan semptomatik nitelik taşıyor. Bu tuval ABD’ye Brezilyalı bankacı Edemar Cid Ferreira aracılığıyla Hollanda ve Brezilya üzerinden girdi. Fakat 8 milyon dolar fiyat biçilen Hannibal’e sınırdan geçerken 100 dolarlık bir fatura eşlik ediyordu. Bu hikâye kötü niyetli insanların inanılmaz meblağları gizlemek için sanat eserlerini nasıl kullanabildiğini harikulade biçimde resmediyor.
Jean Michel Basquiat, “Hannibal”, 1981
Dolayısıyla alım satım işlemlerinde şeffaflığın bulunmaması, nesneler, kişiler ve dönen para miktarları açısından haklı olarak şüphe doğuruyor. Kanada’da yayınlanan Globe and Mail gazetesine göre:
Bir kez satın alındı mı, sanat eseri yıllar hatta onyıllar boyunca ortadan kaybolabilir. Müzayedelerden satın alınan eserlerin büyük bir kısmı freeport’lara [serbest liman] gidiyor. Bunlar milyoner ve milyarderlerin, Picasso resimlerinden altına, Ferrari’lerden pahalı şaraplara kadar pek çok şeyi kapsayan koleksiyonları için yüksek güvenlik sağlayan ambarlar. İsviçre’de, Lüksemburg’da ve Singapur’da bulunan bu freeport’lar, depolanan malların teknik açıdan transitte sayılmasından kaynaklı olarak vergi açısından çok sayıda avantaj sağlıyor. The Economist dergisine göre sadece Cenevre havaalanının yakınlarında bulunan serbest limanda 100 milyar dolarlık sanat eseri bulunuyor.
Cenevre serbest limanında bir sanat galerisi
Yüksek miktarda para aklamak için kullanılan eski yöntemler artık fazlasıyla old school sayılıyor: göz önünde bulundurulması gereken fazlasıyla etken, yakalanma riskinin yüksekliği, aklanabilecek değerlerin fazla sınırlı oluşu… Fakat bu yeni sistemle, çok büyük meblağları kapsayan ticari işlemler, tümüyle gözden ırak ve potansiyel olarak son derece hızlı biçimde yapılıyor. Ne var ki bu türden faaliyetlerin gelişimine paralel olarak yasa koyucular da müdahale etme ve yasayı bu alanları da kapsayacak biçimde şekillendirme niyetinde. ABD’de Mali Suçlarla Mücadele Birimi (FinCEN), halihazırda kredisiz yapılan 300 bin doların üzerindeki gayri menkul alımları için geçerli olduğu gibi, sanat alanında da büyük meblağları kapsayan ticari işlemlerin arkasındaki şahısların tespit edilmesi zorunluluğunu getirmek istiyor.
Kaynak: L’art rendra leur argent plus blanc que blanc