Bill & Melinda Gates Vakfı’nın partnerleri arasında bulunduğu, “kâr amacı gütmeyen aktivist tasarım laboratuvarı” olarak tanımlanan Amplifier [Yükseltici] adlı kuruluş, aşıların “güvenli ve zorunlu” olduğu mesajını yaymak üzere başlattığı #Vaccinated başlıklı kampanya kapsamında sanatçıları afiş tasarlamaya çağırıyor.[1] Kuruluş, kampanya çerçevesinde sanatçılara toplamda 100 bin dolar ödül dağıtılacağını duyuruyor.
Çeşitli toplumsal meselelerle ilgili sanat projeleri geliştiren Amplifier, kendi tabiriyle “sanatçıları aktiviste, izleyicileri katılımcılara çeviriyor”.[2] Yaptıkları işi ise şöyle tarif ediyorlar: “Gerek kâr amaçlı gerek kâr amacı gütmeyen sektörden toplumsal değişim odaklı partnerlerimizle birlikte, kültürün akışını değiştiren ve ulusal anlatıyı dönüştüren medya kampanyaları inşa ediyoruz.”
#Vaccinated afişleri milyonlarca insana dağıtılacak. Kampanya ortaklarından Facebook afişleri dijital ilan olarak kullanacak, ABD Reklam Kurulu reklam panolarında sergileyecek; afişler hastanelere, sağlık merkezlerine ve sağlık çalışanlarına dağıtılacak. Ayrıca hekimlerle COVID-19 aşısının güvenliği konusunda canlı Instagram sohbetleri gerçekleştirilecek – fakat hekimlere de bunun için bir ödeme yapılıp yapılmayacağı belirtilmiyor.[3]
Kampanya, Vaccine Confidence Project adlı oluşumun işbirliğiyle yürütülüyor. Dünya çapında aşılara duyulan inancı güçlendirmeyi hedefleyen bu oluşumun fon sağlayıcılarının çoğu da ilaç şirketleri.[4] Aşıların, onları tedarik edenlerin ve uygulanmalarını yöneten siyasi yapıların, “kamunun üstün yararına hizmet ettikleri inancını” yerleştirmeyi hedefliyorlar.[5] Yani sadece genel olarak aşılarla ilgili değil, onları üreten büyük şirketlerle ve uygulatan resmî kurumlarla ilgili olumsuz fikirleri temizlemeyi de hedefliyorlar.
Vaccine Confidence Project’in web sitesinde, araştırma, veri toplama, yorum veya yazım süreçlerinde fon sağlayanların hiçbir rolü olmadığı söyleniyor.[6] Ana sayfada ise Johnson & Johnson’ın ürettiği COVID-19 aşısının Moderna ve Pfizer aşılarına göre daha avantajlı olduğunu anlatan bir video ile bir yazıya yer verilmiş – Johnson & Johnson oluşumun doğrudan fon sağlayıcıları arasında, diğer iki şirket değil.[7]
Krizleri Fırsata Çevirmek
Vaccine Confidence Project’in fon sağlayıcılarından biri de Avrupa İlaç Sanayii Dernekleri Federasyonu EFPIA: Avrupa merkezli ilaç şirketleri ile derneklerini temsil eden bir lobi kuruluşu. COVID-19 bağlamında şöyle bir sicilleri var:
İlaç sanayii lobi kuruluşu EFPIA, yeni korona virüsünün yol açtığı COVID-19 gibi epidemilere hazırlıklı olunması anlamına gelen “biyolojik hazırlıklılık” çalışmalarına kaynak ayırmayı gündemine almadığı gibi, 2018’de Avrupa Komisyonu’nun bu yöndeki önerisine de itiraz etmiştir.
Yeni korona virüsünün yakın akrabası olan SARS’ın 2003’te ortaya çıkmasından beri araştırmacılar bu virüs tipiyle mücadele etmeye yönelik tıbbi teknolojilerin geliştirilmesine hız verilmesi konusunda uyarıda bulunuyordu. Ancak şimdi, dünyayı saran bir pandemiyle birlikte acil kamu kaynaklarının bu yönde seferber edilmesinden sonra, ilaç sanayii aşı ve tedavilerin geliştirilmesine el vermeye tenezzül etti. Tıpkı Ebola salgınında olduğu gibi. İlaç sanayii bu konuda yıllarca kulağının üstüne yatmıştı; ne zamanki 2014’te Ebola epidemiye dönüştü, İnovatif İlaçlar İnisiyatifi (IMI) o zaman bununla ilgili araştırma projelerine kaynak ayırmaya başladı. Ebola örneği, bir epidemi çoktan seyretmeye başladıktan sonra yapılan gecikmiş müdahalelerin, ilaç şirketlerinin karşı çıktığı biyolojik hazırlıklılık çalışmalarına kıyasla çok daha yararsız olduğunu gösteriyor.[8]
EFPIA’nın temsil ettiği ilaç sanayii, 2008-2020 yılları arasında AB kamu araştırma bütçesinden 2,6 milyar avro kullanmıştır. Ancak bugüne kadar, kamu finansmanına acilen ihtiyaç duyulan araştırma alanlarına kayda değer bir yatırım yapmaya yanaşmamıştır. Bu alanlar arasında, (korona virüslerinin yol açtıkları da dahil) epidemilere karşı uzun vadeli hazırlık; HIV/AIDS; yoksulluğa bağlı hastalıklar; ve ihmal edilen tropikal hastalıklar bulunmaktadır. EFPIA bunlar yerine, kamu bütçelerini, ilaç sanayiine en çok kâr getirecek alanlardaki projelere tahsis etmiştir.[9]
Bu durum sadece Avrupa’daki ilaç şirketleri için geçerli değil elbette. Sağlık endüstrisi genel olarak kaynaklarını hastalıkları önlemeye yönelik projelerden ziyade “kriz” durumlarında iş görecek pahalı çareler üretmeye ayırıyor; çünkü ikincisi şirketler için çok daha kârlı. 2008’de kurulduktan sonra hızla büyüyen biyoteknoloji şirketi BioNTech bunun en son kanıtı.[10]-[11]
Ebola, tedavilere yönelik araştırma sahalarının nasıl belirlendiğini gösteren en önemli örneklerden biri. Ağırlıklı olarak Afrika ülkelerini etkileyen ve ölüm oranları %88’e varan, tarihteki en ölümcül salgın. 1976’da ilk kez tespit edilmesinin ardından Afrika ülkelerinde 20’den fazla Ebola salgını yaşanıyor, ama ilk kez 2014’te Ebola’dan Avrupa ve ABD vatandaşları da etkileniyor. İşte ancak bundan sonra virüsle ilgili klinik araştırmalar artıyor.[12]
#Vaccinated İkna Kampanyasının Hedefi: “Aşı Karşıtları”
Kriz durumları “kriz yönetimi”ni gerektirir, kriz yönetiminin ilk şartı da agresif propagandadır. #Vaccinated türü yüzlerce açık ve örtük kampanya burada devreye giriyor – toplumsal bilinci geliştirmek için değil, bilincin yönünü değiştirmek için.[13]
Kabaca ‘aşı karşıtlığı’ olarak atıfta bulunulan güvensizlik ABD söz konusu olduğunda genelde Trump taraftarı ‘cahil’ kitlelere atfedilse de, COVID-19 pandemisinden çok daha gerilere giden ve aşıyla da sınırlı olmayan bu şüphecilik öteden beri aslen siyahlar ve azınlıklar arasında yaygın.[14] Bunun sebebini tahmin etmek de zor değil: Yoksul siyahlar, azınlıklar ve dezavantajlı gruplar üzerinde yapılan tıbbi deneyler konusunda ABD’nin hayli uzun ve karanlık bir sicili var; bu kesimlerin sağlık hizmetlerinde maruz kaldıkları kötü muamele ve ayrımcılık da cabası.[15]
Nitekim afişlerin tasarımında uyulması istenen ‘talimatnamede’ de bu söyleniyor: “Sağlık hizmetlerindeki adaletsizlikler nedeniyle topluluklarımızın birçoğunda aşılamaya karşı anlaşılır bir güvensizlik oluşmuştur… Bu gruplar arasında aşılara güveni fark edilir biçimde göstermek önemlidir.”[16] Talimatname çerçevesinde yollanan örnek afişlere baktığınızda da hedeflenen profil belli oluyor.
Kaynak: https://community.amplifier.org/campaign/vaccinated/
Yani siyahların aşılarla ilgili güvensizliği, ‘cehalet’ten veya ‘bilim karşıtlığı’ndan filan değil, tarih bilgisi ve sınıf bilincinden kaynaklanıyor. Bu konuda, Kara Panterler’in 1970’lerde yoksul siyah gettolarında başlattığı orak hücre anemisi kampanyasını hatırlamamak mümkün değil. Erken (çoğu zaman çocuk) yaşta ölümle sonuçlanan ve acı dolu nöbetlere sebep olan orak hücre anemisi, tıp literatürüne ilk kez 1910’da geçiyor ve ağırlıklı olarak Afrika’da, ABD içinde ise siyahlarda görülüyor. Hastalığın tarihi de sağlık alanındaki ayrımcı ve kâr odaklı politikaları yansıtıyor: “Son 50 yılda orak hücre anemisinin anlaşılmasında çok büyük adımlar atılmışsa da, tedavi geliştirme çalışmaları son derece nadirdir ve olağanüstü yavaş ilerlemiştir”.[17] Kara Panterler’in 1970’lerde ücretsiz klinikler kurup gönüllü hekimleri seferber ederek sağladığı tarama ve tedavi hizmeti, halk sağlığı çalışmalarında bugün de örnek olarak gösterilmeye devam ediyor – özellikle de halk sağlığının sadece tıbbi bir mesele olmayıp, gıdadan barınmaya ve eğitime birçok unsuru kapsadığını göstermesi bakımından.[18] Bu tür bir kampanyanın “propaganda” araçları da, “güven” tesis etme yöntemleri de, haliyle, #Vaccinated gibi şirket projelerinden çok daha farklı olmuştu.
Kara Panterler’in “Hayatta Kalma Programı”
Kara Panterler’in orak hücre anemisi tarama çalışmaları
Sol: Black Panther gazetesi, 27 Mayıs 1971: “Halkın orak hücre anemisiyle mücadelesi başlıyor”. Orta: Çocuklara ücretsiz kahvaltı. Sol: Halkın Ücretsiz Gıda Programı.
Sağlık, Sanat, Servet
Aktivist tasarım laboratuvarı Amplifier, sanatçıları ve hekimleri seferber ederek aşılara güven propagandası örgütleyedursun, ABD’nin kamu müzeleri, pandemi gerekçesiyle geçici olarak esnetilen eser satış düzenlemelerinden faydalanarak halka ait eserleri özel koleksiyonculara peşkeş çekiyor.[19]
- Brooklyn Müzesi, koleksiyonundaki 10’dan fazla eseri Christie’s müzayede evinde sattı.[20]
- Palm Springs Sanat Müzesi 28 Ekim’de kalıcı koleksiyonundaki bir eseri 3,9 milyon dolara elden çıkardı.[21]
- Baltimore Sanat Müzesi, Ekim ayında Sotheby’s müzayede evinde satmayı planladığı bir grup eseri, satışa saatler kala, protestolar üzerine müzayededen çekti.[22]
- Metropolitan Müzesi’nin eser satışına gideceği haberleri üzerine, mütevelli heyetinde yer alan milyarderleri ‘göreve çağıran’ bir protesto kampanyası başlatıldı.[23]
Kamu müzelerinin büyük ölçüde kamu kaynaklarıyla finanse edilen koleksiyon eserlerini satışa çıkarmaları şu anlama geliyor: Halka ait bu eserler artık zengin bir koleksiyonerin duvarında ya da kasasında saklı kalacak; sergilenip sergilenmeyecekleri veya vakti geldiğinde daha kârlı bir satışla elden çıkarılıp çıkarılmayacakları onların tasarrufuna kalmış.
Sanatla Aklanan Zehir
İlaç şirketleri-hastalıklar-sanat kurumları denince de, son yılların en büyük sponsorluk skandallarından birini yaratan, Purdue Pharma isimli ilaç şirketinin sahibi Sackler ailesini unutmak olmaz. ABD’den İngiltere ve Fransa’ya kadar birçok kalburüstü müze ve üniversite, Sackler ailesinden ciddi bağışlar alıyordu.[24]
Sackler ailesinin sahibi olduğu Purdue Pharma şirketinin piyasaya sürdüğü OxyContin adlı ağrı kesici ilacın, ABD’de 200.000 kişinin ölümüne neden olduğu ve 2,5 milyon kişiyi uyuşturucu bağımlısı haline getirdiği anlaşılmıştı.[25] 1995’ten beri piyasada olan ilacın etkileri konusunda sonuçlanmış pek çok dava olmasına rağmen, tazminat ödenerek üstü kapanan vakalar; doktorlara ödenen paralar; akademisyenlere verilen burslar; tıp dergilerine verilen milyonluk reklamlar derken, ilacın satış rakamları düşmek şöyle dursun, yükselmeye devam etmişti.
İlacın kurbanlarından Nan Goldin başta olmak üzere sanatçılar kültür-sanat kurumlarının Sackler ailesiyle sponsorluk ilişkilerine son vermeleri için yoğun bir mücadele yürüttüler. Bu uzun mücadelenin sonucunda Sackler ailesinin ve ilaç şirketinin suçları medyada ilgi gördü ve isimleri nihayet kültür-sanat kurumlarından silindi.[26] Mart 2021 itibariyle Purdue firması da iflasını ve Sackler ailesiyle bağlarını kopardığını duyurdu.[27]
Ragnar Kjartansson, Figures in Landscape (Friday), videodan kare. Dünya Sağlık Örgütü’nün “Healing Arts 2021” kampanyası kapsamında, 25 Mart’ta Christie's müzayedesinde satışa sunulacak eserlerden biri.
Sonuç: ‘Sağaltıcı’ Sanat
Bir yılı deviren COVID-19 pandemisi, yıllar süren özelleştirmeler ve kesintilerle sağlık sistemlerini çökerten hükümetlerin ve resmî kurumların “kriz yönetme” tarzını gözler önüne serdi. Yaratılan krizi fırsata çevirmeyi bilenler servetlerine servet katarken, en ağır faturayı yoksullar, işçiler ve krizin sonuçlarıyla doğrudan savaşmak zorunda kalan sağlık çalışanları ödedi. Eve hapsedilerek en temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılan çocuklar, şimdi bir de hastalanma risklerinin çok düşük olduğu bir virüse karşı, şirketlerin aşılarının deneği haline getiriliyorlar.[28]
Ne işe yaradıkları hâlâ meçhul olan ev hapsi tedbirleri doğrultusunda evde kalma ve uzaktan çalışma şansına sahip olan orta sınıflara ise, dört duvar arasında çıldırmasınlar diye çeşitli yöntemler pazarlanıyor. Konferanslar, söyleşiler, konserler, tiyatrolar vs. tanımı gereği yüz yüze buluşmayı gerektiren ne varsa, ekranlara taşındı. Taşınmakla da kalmadı, bu sözümona zorunlu durumdan “keyif alınması” telkin edildi. Birçok kavramın tanımı değiştirildi: Hasta komşunuzu yalnızlığa terk etmenin veya parkta hava alanları ihbar etmenin adı “dayanışma” oldu.
Yine de sağlık krizleri bitmiyor. Şimdi Dünya Sağlık Örgütü, “COVID-19 pandemisinin sebep olduğu yalnızlık, kaygı ve kayıp duygusunun yol açtığı ruh sağlığı krizine çare üretmek için sanatı seferber etmek üzere” sanat dünyasıyla el ele veriyor: Healing Arts 2021 – Sağaltıcı Sanatlar 2021.[29] Yine bir küresel kampanya: Suudi sermayesinden Batı’nın dev müzayede evleri ile sanat kurumlarına, medya holdinglerinden sinema şöhretlerine uzanan “partnerler”, çevrimiçi etkinlikler üzerinden sanatla “şifa dağıtıyor”lar. Tecrit koşullarında yaratıcılığın nasıl besleneceğini öğretiyorlar. Yalnızlığın ne demek olduğunu yeni baştan yazıyorlar: “Yalnızlık, etrafınızda insan olmaması değildir; yalnızlık, sizin için en çok anlam taşıyan şeyi ifade edememektir. Ve sanat, tüm formları altında, tam da bunu yapabilmek için gelişmiştir.”[30]
İnsanın aklına, Die Wand (Duvar, 2012) adlı distopik filmdeki kadın geliyor: Tüm insanları öldürdüğü anlaşılan meçhul bir felaket sonucu, dünyada dost edindiği birkaç hayvan haricinde yapayalnız kalan kadın, sonunda her gün düzenli olarak yazmaya karar veriyor – dilini, yani onu dostlarından ayıran yegâne özelliğini de kaybetmemek için.[31]
Distopik fantezilerin en bildik unsurlarından biri olan tecrit ve yalnızlık, şimdi bize bir ütopya gibi pazarlanıyor.
[1] Partner listesi için bkz. https://amplifier.org/about/ Erişim tarihi: Mart 2021.
[2] We flip artists into activists, and observers into participants. https://amplifier.org/about/ Erişim tarihi: Mart 2021.
[3] An Activist Design Lab Is Commissioning Artists to Make Vibrant Posters Encouraging Everyone to Get Vaccinated Erişim tarihi: Mart 2021.
[4] Avrupa İlaç Sanayii Dernekleri Federasyonu (EFPIA); İnovatif İlaçlar İnisiyatifi (IMI); GlaxoSmithKline; Merck; Johnson & Johnson. https://www.vaccineconfidence.org/partners-funders Erişim tarihi: Mart 2021.
[5] Vaccine confidence concerns the belief that vaccination – and by extension the providers and range of private sector and political entities behind it – serves the best health interests of the public and its constituents: https://www.vaccineconfidence.org/vcp-mission Erişim tarihi: Mart 2021.
[6] https://www.vaccineconfidence.org/partners-funders Erişim tarihi: Mart 2021.
[7] https://www.vaccineconfidence.org/. Erişim tarihi: Mart 2021. Video: “Why you can’t compare Covid-19 vaccines”. Metin: “Why comparing Covid-19 vaccine efficacy numbers can be misleading”. Başlıklar nesnel gibi görünse de, içeriklerinde Johnson & Johnson aşısı öne çıkarılıyor. Erişim tarihi: Mart 2021.
[8] Şirketlerin AB politikaları üzerindeki etkisini ortaya çıkarmayı hedefleyen Avrupa Şirketleri Gözlemevi’nin (Corporate Europe Observatory) Mayıs 2020’de yayınlanan raporu: In the Name of Innovation Erişim tarihi: Mart 2021.
[9] In the Name of Innovation. Dünya çapında yapılan araştırmalara baktığımızda da raporda aktarılana benzer bir tablo görüyoruz. SARS salgınının ortaya çıktığı 2003 yılından 2018 yılına kadar korona virüsüyle ilgili dünya çapında 22 klinik araştırma yapılmış: 15 yıl içinde 22 araştırma.
COVID-19 salgınının patlak vermesinden sonra, 2020-2021’de ise, sadece yeni tip korona virüsü üzerine 4882 araştırma yapılmış: 1 sene içinde 4882 araştırma.
Kaynak: ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi. 22 Studies found for: Corona Virus Infection | Start date from 01/01/2003 to 01/01/2018 = 4882 Studies found for: Covid19 | Start date from 01/01/2020 to 03/21/2021=
[10] Aslen kanser araştırmaları yürüten BioNTech, 2018’de mRNA tabanlı grip aşısı geliştirmek üzere Pfizer’le anlaşma yapıyor. Anlaşma kapsamında Pfizer BioNTech’e 425 milyon dolar yatırım yapıyor. Eylül 2019’da Bill & Melinda Gates Vakfı da BioNtech’e 100 milyon dolarlık yatırım yapıyor. BioNTech dışında, Moderna ve AstraZeneca gibi şirketler de son bir-iki yıl içinde bugün COVID-19 aşılarında kullandıkları mRNA teknolojisine devasa yatırımlar yapıyorlar.
Pfizer hits the gas pedal in the mRNA flu vaccine development race Erişim tarihi: Mart 2021.
BioNTech Announces New Collaboration to Develop HIV and Tuberculosis Programs Erişim tarihi: Mart 2021.
[11] Hastalıkların önlenmesi konusunda, UNICEF’in raporundan aktaralım: “Dünyada yaklaşık 3 milyar insan, ev içinde su ve sabun gibi temel el yıkama imkânlarından mahrum. Her gün 5 yaş altı ortalama 700 çocuk, su, sıhhi tesisat ve hijyen yokluğuna bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.”Across virtually every key measure of childhood, progress has gone backward Erişim tarihi: Mart 2021.
[12] Kayıtlara geçen ilk Ebola salgını 1976’da Kongo’da yaşanıyor. Bu tarihte hastalığın tespit edildiği 318 kişiden 280’i hayatını kaybediyor: %88 vaka ölüm oranıyla tarihte görülmüş en ölümcül salgın bu (Bugün yaşanan salgınla kıyaslamalı fikir vermesi için: COVID-19’un tüm dünyada ortalama vaka ölüm oranı %3 olarak kaydediliyor). 2014 yılına kadar Afrika ülkelerinde 20’den fazla Ebola salgını yaşanıyor, ama salgın başka yerlere sıçramıyor (ABD, Filipinler, İtalya gibi ülkelerde bu zaman diliminde tek tük rastlanan Reston virüsü, maymunlarda görülen ve insanlarda hastalığa yol açmayan bir Ebola virüsü). Bugüne kadar yaşanan en büyük Ebola salgını olan 2014-2106 salgınında ise ilk kez Avrupa ülkeleri ile ABD vatandaşları da etkileniyor: 28 bini aşkın vakanın 27’si bu ülkelerin vatandaşları; 11 binden fazla ölümün 5’i bu ikinci gruptan.
Ebola Virüs Hastalığı Salgın Kronolojisi
Avrupa ve ABD vatandaşlarının tedavileri
2000-2014 arası dünya çapında Ebola üzerine yapılan klinik araştırma sayısı 9
2014-2015’te bir yıllık zaman diliminde dünya çapında Ebola üzerine yapılan klinik araştırma sayısı 22
Afrika’daki yüksek ölüm oranlarını, IMF’nin dayattığı yapısal uyum programları sonucu sağlık sisteminde yapılan kesintilere bağlayan tartışmalar
[13] Amplifier’ın bir projesinde dendiği gibi: “toplumun tamamında bilincin yönünü değiştirmek için nüfusun %3,5’luk kesimine ulaşmanız gerektiği kanıtlanmıştır.” amplifier.org Erişim tarihi: Mart 2021.
[14] COVID-19 vaccine trials
[15] Tod L. Savitt, “The Use of Blacks for Medical Experimentation and Demonstration in the Old South”, The Journal of Southern History, cilt 48, sayı 3 (Ağustos 1982), s. 331-348.
The Tuskegee Timeline Erişim tarihi: Mart 2021.
Guatemala syphilis experiment Erişim tarihi: Mart 2021.
The prisoner as model organism: malaria research at Stateville Penitentiary Erişim tarihi: Mart 2021.
1952–1964: Chester M. Southam, MD, injected live cancer cells into 14 patients and healthy convicts Erişim tarihi: Mart 2021.
History Of Medical Testing Has Left Many African Americans Hesitant About The New COVID-19 Vaccine Erişim tarihi: Mart 2021.
[16] #Vaccinated | Creative Brief for Artists Around the World Erişim tarihi: Mart 2021.
[17] Recent Advances in the Treatment of Sickle Cell Disease Erişim tarihi: Mart 2021.
[18] Beyond Berets: The Black Panthers as Health Activists Erişim tarihi: Mart 2021.
Black Panther Party's Free Medical Clinics 1969-1975 Erişim tarihi: Mart 2021.
Working With the Panthers to Transform Health Care for Poor Black Communities Erişim tarihi: Mart 2021.
[19] Haberin kaynağı, Jacob Levich: https://twitter.com/cordeliers/status/1306542318061846528 Erişim tarihi: Mart 2021.
[20] Deaccessioned Brooklyn Museum Works Sell for $6.6 M. at Christie’s Erişim tarihi: Mart 2021.
[21] Palm Springs Art Museum director resigns just as it's preparing to reopen Erişim tarihi: Mart 2021.
[22] Amid a Growing Outcry, the Baltimore Museum of Art Withdrew Its Controversial Sale of Three Works Through Sotheby’s at the Eleventh Hour Erişim tarihi: Mart 2021.
[23] In Controversial Move, Met Museum May Sell Artwork In Order to Make Up COVID Losses
The Metropolitan Museum of Art should not sell off the art it holds in public trust
[24] Metropolitan Müzesi, Smithsonian Enstitüsü, Guggenheim Müzesi; Harvard, Yale ve Cornell gibi üniversiteler; İngiltere’de Royal Academy, Serpentine Gallery, National Gallery, Victoria & Albert Müzesi, Kraliyet Operası, Oxford Üniversitesi; Fransa’da Louvre Müzesi… Sanatla Aklanan Zehir
[25] Sanatla Aklanan Zehir
[26] Sackler Ailesi Louvre'dan da Kovuldu
[27] Purdue Pharma proposed a bankruptcy plan that would require the Sacklers to pay $4.3 billion to victims, but opponents say that’s not enough. Erişim tarihi: Mart 2021.
[28] Moderna begins testing Covid-19 vaccine on babies and young children
Geçtiğimiz Haziran’da, anne-babası olmayan ve bir grup evinde, devletin gözetiminde kalan engelli bir çocuk üzerinde deneysel bir COVID-19 ilacının test edilmesi tartışılmıştı: pediatrics.aappublications.org
[29] World Health Organization joins art world to launch global campaign confronting mental health toll of pandemic
[30] https://www.youtube.com/watch?v=btNsLp1CQ-8&t=9s
[31] Filmin uyarlandığı roman Türkçeye de çevrildi: canyayinlari.com/kitapdetay