Ressam Behçet Safa 1934'te İstanbul'da doğuyor ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitiriyor. Arkasından Paris'e göçüyor ve bir yandan sanatını yapıyor diğer yandan litografi ustalığıyla geçiniyor. Réalités Nouvelles ve Mai salonlarının yanı sıra, 1963 Paris Bienali'nin Fransız seksiyonuna katılıyor. 1966'da Roma'ya taşınıyor, 1968'de Elbe Adası’nda Capoliveri'ye yerleşiyor. Paris, Roma, Cenevre, Milano, Brüksel, Stockholm ve Bochum'da sergiler açıyor. Türkiye'deki ilk sergisini 1959'da İstanbul'da Şehir Galerisi'nde açıyor. Sonraki sergileri ise ancak 1989'da Galeri Nev'de açılıyor. Aynı yıl İstanbul Bienali'nde, Sultanahmet Meydanı'nda uçurtmalardan eserlerini uçuruyor. Daha sonra 1992'de İstanbul Gazhane'de düzenlen Seratonin segisine, 1994'te Ankara'daki 1950-2000 Merkez Bankası Çağdaş Türk Sanatı Koleksiyonu Sergisi'ne katılıyor. Bu arada Elbe'de karaya vuran ziftlerden muraller yapıp duruyor. Gene atıklardan başka sanat eserleri yaratıyor. Piyasaya meydan okuyor. Büyük ölçüde Ada'lı dostlarının destekleriyle ayakta kalıyor. Bir yandan dünyaya karşı beslediği şiddetli öfkenin, öte yandan sürekli dalga geçmenin, ayrıca şarabın ve esrarın verdiği enerjiyle, asıl sanatı olan hayatını 84 yaşına kadar sürdürüyor.
Behçet Safa’nın Capoliveri'deki atölyesi. Duvarda, İstanbul Bienali’nde uçuracağı, üzerinde kendi portresi olan uçurtma. Önde, uçurtmaların kuyruklarını yapmakla görevli Ali Artun.
Behçet Safa, “Sayfiyeden İnsan Manzaraları”, branda üzerine akrilik, 217x155 cm, 1988.
Behçet Safa, litografilerinden biri üzerinde çalışırken.
Behçet Safa, “Direttore herr contaminatore”, 76x56 cm, orijinal litografi, 1989.