Occupy Hareketi Nerede Hata Yaptı?

 

Liman işçilerinin grevine destek veren Occupy Oakland göstericileri

 

Dostlarımıza (Görünmez Komite, La Fabrique 2014) kitabının üçüncü bölümünün başlığı, diğer tüm bölüm başlıkları gibi, bütün dünyaya yayılmış bir grafitiden geliyor. Meksika sokaklarından ödünç alınan bu başlık şöyle der: “Bizi yönetime geçmeye zorluyorlar; bu oyuna gelmeyeceğiz” ve bu haliyle de bölümün ana temasını özetler mahiyettedir. Görünmez Komite’ye göre, Occupy hareketinin genel seçimlerin hukuka uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığını denetlesinler diye 20 üyesini 29.000 dolarlık bir bütçe ayırarak Mısır’a göndermesi paradigmatik bir hatadır. Oysa, Tahrir’deki devrimcilerin peşinde oldukları şey milletvekillerini seçmek değildi; ve bunun böyle olmuş olabileceğini düşünmek, temsilî demokrasiye duyulan Batılı inancın bir belirtisidir. Fakat, Görünmez Komite’nin derdi bununla sınırlı değildir. Komite, temsilî demokrasinin karşısına bizim Zuccoti Park’ta hayata geçirmeye çalıştığımız türden bir doğrudan demokrasi modeli koymaz; onun derdi bir sistem olarak topyekûn demokrasiyledir. Görünmez Komite, Öfkeliler (Indignados) ya da Occupy gibi hareketler tarafından karar alma maksadıyla her gün toplanan genel meclislere ilişkin aşağıdaki sarih paragrafı kaleme alır:

 

Meclis, tıpkı televizyon karşısında olduğu gibi, cevap verme hakkımız olmadan bin bir türlü saçmalığı dinlemeye mecbur edildiğimiz yer olmanın yanı sıra içtenlik, keder ya da coşku taklidi yapıldığı için daha da riyakâr bir hâl alan yorucu, bıktırıcı bir dramatizasyonun da mekânıdır. Komisyonların aşırı derecede bürokratikleşmesi en dayanıklı üyeleri bile pes ettirdi ve bir komisyonun sözümona “neye inandığımızı” özetleyen iki sayfalık tahammülfersa ve vahim bir metin ortaya koyması iki hafta aldı.[1]

 

Meclis, tartışma mekânını cisimleştirebilir (“bir meclisin üretebileceği yegâne şey ortak bir dildir; o da ancak uğraşırsa”) ama karar almaya kalkıştığı anda başarısız olmaya mahkûmdur. Aynı paragrafın devamında Görünmez Komite, bu tuzağa düşmemeyi başaran hareketlere örnek olarak Oakland’ı (ve Komününü) ve Chapel Hill’i (Kuzey Carolina) verir: 

 

Oakland’de, tıpkı Chapel Hill’de olduğu gibi, meclisin, şu ya da bu grubun ne yapabileceğini ya da yapmak istediğini onaylamak gibi bir yetkisi olmadığı; kararların alındığı bir yerden ziyade fikir alışverişinde bulunulan bir mekân olduğu kanaatine vardık. Mecliste ortaya atılan bir fikir hayata geçiriliyorsa eğer, bu, yeteri kadar insanın o fikri değerli bulup da gerçekleştirmek için harekete geçmesi sayesinde oluyordu; yoksa çoğunluk tarafından onaylandığı için falan değil. Karar almak diye bir şey yoktu; bir fikir eyleme geçirilir ya da geçirilmezdi. O kadar.

2011 Haziranı’nda Syntagma Meydanı’nda (Atina) birkaç bin kişinin yer aldığı bir Genel Meclis’te gerçekleşen oylama sonucunda metroda eylem yapma kararı alındı. Eylem günü gelip çattığında ise topu topu yirmi kişi boy gösterdi. Böylece, dünyanın tüm kafayı sıyırmış demokratlarının saplantısı haline gelen “karar alma” probleminin sahte bir problem olduğu ortaya çıktı.[2]

 

Léopold Lambert’in To Our Friends Episode 2: What Did We Do Wrong When We Occupied Wall Street? başlıklı yazısından kısaltılarak çevrildi.



[1] Görünmez Komite, A nos amis (Paris: La Fabrique, 2014), 60.

[2] Görünmez Komite, A nos amis (Paris: La Fabrique, 2014), 60.

 

 

Görünmez Komite