Aşağıdaki metin, Octavian Esanu’nun “What was Contemporary Art?” başlıklı metninin giriş kısmıdır. Metnin devam eden bölümleri, e-skop’ta izleyen günlerde dört bölüm halinde yayınlanacaktır.
Girizgâh
Son on yıldır, çok çeşitli disiplinlerden gelen eleştirmenler “çağdaş” kategorisine giderek artan bir ilgiyle yaklaşmaya başladı. Bu ilgi sanat dünyası içerisinde özellikle göze çarpıyor; çeşitli kurumlar, dergiler, eleştirmenler ve sanat tarihçileri, açıkça “Çağdaş sanat nedir?”[1] diye soruyor. Bu oldukça tuzaklı bir soru; çünkü bu soruyu ortaya atanlar salt günümüzde ne tür bir sanat icra edildiğini sormuyorlar. Aslına bakarsanız “çağdaş sanat” kavramı, birden çok anlam barındırmasıyla, hangi bağlamda kullanıldığına göre değişebilen, geniş kapsamlı ve pek çok farklı şeyi ifade edebilen bir terim haline geldi: Bu kavramla, belli bir tür sanat icrası, belirli bir estetik duyarlık, sanat tarihi içinde bir dönem, bir sergileme biçimi, sanat müzesi içinde belirli bir bölüm, hatta sanat dünyasının üst kademelerindeki bazı alışkanlıklar, zevkler ve fiyatlar ifade ediliyor olabilir. Sanat eleştirisi çevrelerinin çağdaşla ilgilenmeye başlaması, geçtiğimiz 20-30 yılda eleştirel tartışmalara damgasını vuran “postmodern” kategorisine olan ilginin azalmasıyla örtüşmüş gibi görünüyor. Postmodern kategorisinin gözden düşmesi, ve genelde dönemselleştirme görevi gören torba kavramların zamanla değişmesi, sanat eleştirisi aygıtlarının yeniden düzenlendiğini düşündürüyor.
Oysa şu anda çağdaş sanat etrafında dönen tartışmalar, hüküm sürdüğü dönem içinde mimarlık, edebiyat, kültür eleştirisi ve kuramı alanlarında derinlemesine incelenmiş olan postmodernite tartışmalarının aksine, hâlâ gelişim evresinde. Kimileri postmodernizme, modernizmin çöküşünün ardından büyük anlatıların da son bulduğunu ilan eden kültürel bir (“çağ” değil) “tarz” olarak baktı (Lyotard), kimileriyse, eleştirmenlerin geç kapitalist üretimin kültürel mantığını ifade etmek için kullandığı bir dönemselleştirme kavramı olarak (Jameson); tüm bunlarla kıyaslandığında, çağdaş hakkında çok az söz edildiği söylenebilir. Çağdaşlık yeni bir zamansallık biçimi, çağdaş da yeni bir dönemselleştirme kavramı mı? “Çağdaş sanat” sadece kronolojik bir kavram mı, yoksa aynı zamanda estetik bir kavram mı – yoksa ikisi birden mi? Kültür tarihi içindeki bir başka zamansal kesit mi, yoksa yeni bir paradigmayı veya sanatsal icra tarzını mı ifade ediyor? Postmodern ile çağdaş arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendirmeliyiz, ve bu ikisinin modern kategorisiyle ilişkisi ne?
Maurizio Nannucci, All Art Has Been Contemporary, 2005, Altes Müzesi, Berlin
Kanımca çağdaş ile postmodern arasındaki en dikkat çekici ayrım şu: Çağdaş, postmodernin asla sahip olmadığı bir elle tutulurluğa veya somutluğa sahip. Bununla demek istediğim şu: Postmodernist dönemin geç aşamalarında bile, adıyla sanıyla “postmodernist sanat” için açıldığını ilan eden kurumlar asla olmadı. Hiçbir sanat müzesi veya sanat merkezinin önünde büyük harflerle yazılmış “Postmodern Sanat Müzesi (veya Merkezi)” gibi sözcüklere rastlamadım. Ayrıca, “postmodern satışlar”a ayrılmış özel sanat pazarlama departmanları olduğuna da şahit olmadım. Postmodern terimini kendi disiplinleri bünyesindeki belli bir üslup karakteristiğini ifade etmek üzere kullanan mimarlar bir yana, edebiyat eleştirisi ve kültürel çalışmalar alanında bu terim savaş sonrası dönemin kültürel mantığını kavramak üzere hep soyut biçimde kullanıldı.
Öte yandan çağdaş vakasına gelirsek, çağdaş adı altında müzeler, sanat merkezleri, dergiler, akademik dersler, dokümantasyon programları, iş pozisyonları, piyasa nişleri vb. “gerçekten var olan” uygulama ve kurumlara rastlamak mümkün. Eleştirmenlerce akademinin dört duvarı arasında geliştirilip kuramsallaştırılan ve belli belirsiz bir tarz veya soyut bir mantık gibi görünen postmodernin aksine, çağdaş sanat fenomeninin kapsamı giderek genişliyor ve sanat dünyasının, akademinin, kültür endüstrisinin, finans, hizmet sektörü ve iş hayatının farklı alanlarında aynı anda bilfiil var oluyor. Bu somutluk, iki terimin –“postmodern” ve “çağdaş”– bizzat çıkış noktaları hakkında da fikir veriyor; zira postmodernizm ağırlıklı olarak edebiyat ve kültür eleştirmenleri, sanatçılar ve mimarlar arasında yayılmışken, bugün kullandığımız şekliyle “çağdaş sanat”, yeni tür sanat kurumlarını, müze departmanlarını adlandırmak veya belli başlı müzayede evlerinde yeni bir satış bölümünü tarif etmek için sanat yöneticilerinin 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren üstüne basa basa kullandığı bir sıfat haline gelmiştir. Öyle ki insan bazen “çağdaş sanat” teriminin, sanat eleştirisi ve sanat tarihi söylemine, sanat alım satımıyla –hatta sanat spekülasyonuyla–uğraşan belli kurumların arka kapısından girdiğinden bile kuşkulanıyor.[2]
Bugün “küresel sanat”[3] adı altında sunulan yeni bir “paradigma değişimi” kokusu var havada ve bu da dönemsel nitelemeler arasındaki farkların ortaya konmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ancak benim buradaki amacım, daha ziyade çağdaş kavramını derinlemesine analiz etmek, çünkü çağdaş da, postmodern gibi, hayli kötü bir hafızaya sahip. Tarih bilincinin veya tarihselliğin kaybı, Fredric Jameson’a göre postmodernin en ayırt edici özelliklerinden biridir[4] ve görünen o ki çağdaş için de aynı sorun mevcut. Bugün çağdaş sanatın ne olduğunu inceleyen özel sayılar ve kitaplar, çözümlemeye çalıştıkları o tarihdışı mantığa bizzat kendileri yakalanmışçasına, her daim şimdiye ait olan bir çağdaşlığın görünen yüzüne bakma eğilimindedirler. Ben, “çağdaş sanat” teriminin en ani ve beklenmedik biçimde belirdiği bir bölgede bu kavramla ne kastedildiğini daha tarihsel bir bakışla sunmaya çalışacağım. Bu kavrama yüklenen bir dizi anlama daha yakından bakarak ve çağdaş ile çağdaş-öncesi veya çağdaş olmayan sanatsal tutumları karşılaştırarak, (bu iki kelimenin bugün kullanılan biçimiyle) çağdaş sanatın kimi yerlerde neoliberalizm, neo-muhafazakârlık, korporatizm, serbest piyasa ideolojisi veya laisses-faire ekonomisi olarak adlandırılan küresel kapitalizmin en son evresinde serpilen belli sanatsal üretim koşullarını ifade ettiğini göstereceğim. Küresel bir sanat kurumu ağı tarafından desteklenen ve başka, yani “demokratik olmayan” biçimler karşısında sürekli hegemonyasını kuran bir sanatsal üretim kesiti anlamında çağdaş sanat, 20. yüzyılın ikinci yarısında refah devletinin ve sosyalist yönetimlerin gerilediği bir ortamda güçlenmiş, araştırmamız gereken birtakım izler ve karanlıkta kalan alanlar bırakmıştır.
Bir sonraki bölüm: "Soros Çağdaş Sanat Merkezleri"
Octavian Esanu, “What was Contemporary Art?” Art Margins, Şubat 2012, cilt 1, sayı 1, s. 5-28.
[1] Burada hem Terry Smith’in What is Contemporary Art? (Chicago: University of Chicago Press, 2009) kitabına, hem de e-flux dergisinin http://www.e-flux.com/journal adresinden ulaşabileceğiniz ve yine aynı soruya ayrılmış iki özel sayısına işaret ediyorum (11. ve 12. ciltler).
[2] Dönemselleştiren bir etiket olarak “çağdaş sanat” tabirinin kökleri, kimi metinlerde ilk kez 20. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’nin en büyük iki müzayede evinin uyguladığı yeni pazarlama stratejilerine dayandırılır. Örneğin Elisabeth Couturier’in L’art contemporain, mode d’emploi kitabında (Paris: Filipacchi, 2004), s.22.
[3] Bkz. Hans Belting ve Andrea Buddensieg, The Global Art World: Audiences, Markets, and Museums (Ostfildern, Almanya: Hatje/Cantz, 2009).
[4] Fredric Jameson, Postmodernism, or the Cultural Logic of Late Capitalism (Durham, NC: Duke University Press, 1991); Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı, çev. Abdulkadir Gölcü, (Ankara: Nirengi, 2011).