Marilyn'i Taciz Sanatı

4/12/2011 / skopbülten

Chicago’ya yerleştirilen 8 metrelik Mariyln Monroe heykeli sayesinde, artık Marilyn’in bacaklarının arasında dolaşmak, hatta fotoğrafını çekmek mümkün. “Forever Marilyn” adını taşıyan dev heykel, Billy Wilder’ın 1955 tarihli “Yaz Bekârı” filmindeki meşhur sahneyi canlandırıyor – ama filmdeki sahnenin tersine, hayal gücüne hiçbir iş bırakmadan, ima edileni doğrudan göstererek, bir erotizm ikonunu pornografiye peşkeş çekerek…

 

       

 

Heykel ilk anda Niki de Saint Phalle'in "Katedral"ini hatırlatıyor. Bir kadın bedenini dişilik organından girerek ziyaret edebileceğiniz dev heykeli. Ama Niki de Saint Phalle'in “tapınağı” tarih öncesinde ve antikitede olduğu gibi dişiliği ve onun sembolünü kutsallaştırırken, “Forever Marilyn” onu dünyevileştiriyor; dikize dayalı bir sensüalitenin anıtına dönüştürüyor. Cinselliği de tüketme hırsına kapılanların tatminsizliğine adanmış bir anıt. Marilyn’in değil, ona sahip olmanın, onun gizini bozmanın anıtı.

 

 

‘Kamusal’ heykeli sayesinde artık Marilyn, sadece hayatını alt üst etmiş, efsanevi ABD başkanı John F. Kennedy gibi erkeklerin malı değil, herkesin malı; umuma açık. Zaten heykeli, mastürbasyon için icat edilmiş şişme kadınları andırıyor. Erotizmin gizemi, kamusal bir müstehcenliğe çevrilmiş. Artık kimse, o film sahnesinin uyandırdığı, Marilyn’in bacak arasını dikizleme hırsına kapılmıyor. Heykel onu boylu boyunca gösteriyor; istediğiniz kadar görüyor, fotoğraflıyor, hatta bir yere kadar elliyorsunuz. Onun sürekli hayallere dalan ‘akılsızlığından’, büyülü doğasını parçalayan yamyamlıklardan, sinema endüstrisi ile medyanın saldırganlıklarından, yegâne aşkı Arthur Miller ve dostluk yapabildiği diğer komünistlerle görüşmesi nedeniyle uğradığı McCarthyciliğin tecavüzlerinden; kısacası, bütün o dramasından, çağdaş sanatın bize aktardığı işte böyle bir spektakl. Bir toplu nekrofilya fetişi… [AA]

 

 

erotizm