Kitsch / Bok / Ödül

16/6/2012 / skopbülten / Deniz Önder

Milan Kundera kitsch'i şöyle tanımlar: “İlahiyatın kutsallığa yakıştıramadığı ve insanlar için bir utanç kaynağı olarak yorumladığı dışkının varlığını gizler; iğrenç olanı meşrulaştırır. Böylece hayat iğrençliğin yükünden kurtulur ve varoluş 'dayanılmaz' biçimde 'hafifler’.”[1]

Dışkının varlığını birtakım avangard sanatçılar göz önüne koyar. Örneğin, dışkısını konserveleyen Manzoni ve bir konferansta sahneye çıkıp dışkılayarak, dışkısını masadaki suyun içine koyan Alexander Brener. Dışkının gizlenmesi ile teşhir edilmesi arasındaki ikilik, Kundera ve Žižek'in gösterilmeyen/gösterilen ikiliğini yansıtır. Kundera asıl tabunun kıç deliği olduğunu söyler. Mahrem olarak kabul edilen 'asıl' yerin göz ardı edilerek “tabulaştırıldığına”[2] değinir. Žižek ise, bu tabunun mimaride “mekânsallaştırılmadığını” öne sürer.[3] Ona göre insanın bulunduğu her yerde bir ara mekânın varlığından söz edilebilir. Herkes tarafından bilinen ama gerçek anlamıyla kabul edilmeyen bu mekânın temel içeriği çoğunlukla dışkıdır. Örneğin, kanalizasyon insanı günlük hayattan yalıtır.

 

 

Piero Manzoni'nin 1961 yılında 90 adet ürettiği konservelerden

Serpentine Gallery’de sergilenen 04 numaralı konserve.

Romantizm-modernizm geleneği ve avangard felsefesi kitsch’le uzlaşmaz. Kitsch ancak orta sınıf beğenisini temsil ettiği günümüzde kendisini tükettirir ve “etkili bir sanat” haline gelir.[4] Belki de bu durumda bir arınma güdüsü vardır. Ne de olsa kitsch, Adorno’ya göre “katarsisin [arınmanın] bir parodisidir.”

Günümüzde avangardın tasfiyesi ve kitsch’in parlamasıyla birlikte yükselen sanat piyasasının temel dinamiklerinden biri olan 'sanat ödülleri', sağladıkları maddi-manevi katkılar sayesinde sanatçılar için oldukça cazip hale getirilmiştir. Hâlbuki modernizmin öncüsü Baudelaire'e göre, sanat ödüllerinin reddedilmesi, “insanlığı ve insanlık onurunu korumak” kadar önem arz ediyordu.[5] Baudelaire'in ödül konusunu bu derecede ciddiye almasının sebebi, sanat ödülünü sanatçının ve sanatın otonomisini yok edebilecek bir tehdit olarak görmüş olmasıdır. Oysa kitsch’i sanatsallaştıran Jeff Koons'un sanat hayatı, 2001 yılında Jacques Chirac tarafından kendisine takdim edilen Légion d'honneur nişanı dahil olmak üzere birçok 'sanat ödülü'yle doludur.[6] Baudelaire'in sanat ödüllerine yönelik geliştirdiği eleştirel tavrına çağdaş sanatçılar arasında rastlamak pek mümkün değildir. Zaten Baudrillard'ın deyimiyle günümüz sanat çevresinde eleştiri bir yanılsama halini almış ve Pop Art'ın çehresindeki “cool gülüş”, ticari suç ortaklığından farksız bir yüz buruşturmasına dönüşmüştür.[7]

 

 



[1] Ali Artun, “Çağdaş Görme Rejiiminde Güzel”, Çağdaş Sanatın Örgütlenmesi Estetik Modernizmin Tasfiyesi, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2011) s. 45

[2] Milan Kundera, Yavaşlık (İstanbul: Can Yayınları,1996) s. 90

[3] Slavoj Žižek, Mimari Paralaks (İstanbul: Encore Yayınları, 2011) s. 56, 57.

[4] Matei Calinescu, “Bad Taste, Ideology, and Hedonism”, Five Faces of Modernity: Modernism, Avant-garde, Decadence, Kitsch, Postmodernism, Duke University Press Books, 1987, s. 247

[5] Boseon Shim, “Honours Double Honours: an Analysis of Contemporary Art Prizes”, Art & Capital: Spiritual Odyssey, 2007, s. 108

[6] “Biography”, http://www.jeffkoons.com/site/index.html (Erişim Tarihi: Nisan 2012)

[7] Jean Baudrillard, Sanat Komplosu (İstanbul: İletişim Yayınları, 2011) s. 11

Jeff Koons, kitsch