Katar’daki az sayıda bağımsız sanat kurumundan birisi olan ve yerel sanatçılara alan açma amacını taşıyan Katara Sanat Merkezi (KAC) 30 Haziran 2014’te kapandı. Nedeni, inanması güç de olsa, parasal kaynakların yetersizliği. İnanması güç çünkü Katar Emirliği, yönetimdeki şeyh ailesinin sanata harcadığı milyar dolarlarla, bir sanat eserine tarihteki en büyük meblağı ödemesiyle, pahalı sergileri finanse etmesiyle, küresel sanat pazarının en parıltılı yıldızlarına projeler yaptırmasıyla biliniyor. Bir yorumcuya göre, “para ve sanat Doha’da iyi geçiniyor gibi görünüyor.”[1] KAC’ın üç yıl içinde kapanmak zorunda kalması, Katar’ın kendi sanatçılarının bu debdebenin ne kadar dışında kaldığının yeni bir göstergesi; Katar’da yerli sanatçıların sesinin duyulduğu, canlı ve özgür bir sanat ortamı olmadığının bir başka belirtisi.[2]
Bu eksikliği gidermek için bir adım olarak 2011’de reklamcı ve koleksiyoner Tariq Al Jaidah tarafından kurulan KAC, “piyasa eğilimlerine özgü kalıpların dışında kalan yerel bir sanat ortamı” oluşturmayı hedefliyordu.[3] Katar’ın çağdaş ve tarihsel bağlamına ve buradaki toplumsal olaylara duyarlı, sanatın yanı sıra, farklı disiplinlerde ve mecralarda işler üreten yaratıcı gençler desteklenecekti.[4] KAC ekibi iki yıldan biraz fazla süre boyunca 60 yerel ve bölgesel sanatçıyla sergiler, atölyeler, konferanslar düzenledi, projeler geliştirdi. Çocuklar ve yetişkinler için atölye çalışmaları hazırladı.[5] Katar’ın en iyi kitapçısı bu çatı altındaydı. Körfez ülkelerindeki genç tasarımcılar ürünlerini buradaki mağazada sergiliyordu.[6] Tam da artık olgunlaştı diye düşündükleri noktada KAC’ın kapanacağı haberi, çalışanlar için de beklenmedik bir gelişme oldu.
Katara Sanat Merkezi’nin içi
Katar’lı sanatçıların ilk heykel sergisi, KAC (Mart 2012)
Girişim %75 oranında anonim yatırımcılar tarafından finanse ediliyordu. Burası kâr getirmeyince ve onlar desteklerini başka alanlara –eğitim, sağlık, spor– kaydırmaya karar verince, KAC’ın geleceği tartışılmaya, başka kaynaklar aranmaya başladı. Ancak KAC’ın Doha’nın doğu kıyısındaki devasa Katara Kültür Köyü’ndeki mekânı da elinden alınınca, burayı kapatmaktan başka çare kalmadı.
New York Times’da 2012’de yayınlanan bir yazı, Katar’ın sanat ortamı için “dışı parıldayan ama içi boş bir altın kabuk” benzetmesi yapıyordu: “Katar 2022’deki Dünya Kupası için sahnesini kurarken, şeyh ailesi başkent Doha’yı dünyanın her tarafından ünlü sanatçılar için uluslararası bir sanat merkezi haline getiriyor fakat bu süreçte yerel sanatçılar ayrık otları gibi ayıklanıyor.”[7]
*
Katar dünyada çağdaş sanatın bir numaralı yatırımcısı. Yılda bu işe ayırdığı bütçe bir milyar dolar. Ayrıca, 2011’de bir sanat eseri için tüm zamanların en yüksek bedelini, 250 milyon dolar, ödeyerek Cézanne’ın “Kart Oynayanlar”ına sahip oldu. Hemen öncesinde Francis Bacon’ın “Üç Lucien Freud Çalışması”nı 142 milyon dolara satın almıştı. Adı üstünde, Arap Modern Sanat Müzesi, Mathaf yerel sanatçıların bir-iki toplu sergisinin ardından onları bir kenara bırakıp, küresel piyasanın en ünlülerine yöneldi. 2011’de burada New York’da yaşayan Çinli sanatçı Cai Guo-Qiang’ın “Serap” başlıklı sergisi açıldı. Sanatçıya ısmarlanan 16 yeni eser, İslam mimarlığından ve bezemesinden esinlenmişti. Serginin öncesinde “Siyah Seremoni” ismi verilen görkemli törende gündüz atılan fişekler serginin asıl atraksiyonu idi: Cai Guo-Qiang müzenin yakınındaki çölde gökyüzüne İslam ikonografisini hatırlatan ‘manzaralar’ nakşetti.[8] Arkasından 2012’de Japon sanatçı Takashi Murakami’nin şimdiye kadarki en büyük sergisi “Murakami-Ego” geldi (Murakami’nin Versailles Sarayı’nda 2010’da gerçekleşen sergisine Katar’ın desteğinin iki buçuk milyon euro mertebesinde olduğu tahmin ediliyor). Doha’daki sergi I. M. Pei’in tasarladığı İslam Sanatı Müzesi’nde düzenlenecekken, Murakami’nin Katar için Doha’da yapacağı 100 metrelik duvar resminin oraya sığmayacağı anlaşılınca, El Revak diye adlandırılan ve önce geçici olması düşünülen ama sonra kalıcı olan yapı inşa edildi. Katar söz konusu ise, her şey en büyük, en yüksek, en uzun ve en pahalı.
Doha’da açılacak kadın ve çocuk sağlığı merkezi inşaatının önünde 2013 sonbaharında beliren 14 dev gizemli balon haftalar boyunca öyle durdu. Nihayet bir akşamüstü, şeyh ailesinin de katıldığı bir törende, kalp atışı sesi eşliğinde, mor ışıkla aydınlatılmış balonlar teker teker çiçek gibi açıldı ve içlerinden Damien Hirst’ün Miraculous Journey (Mucizevi Yolculuk) ismini verdiği 14 anıtsal bronz heykel çıktı. Ana rahminde oluşan ceninin farklı safhalardaki hallerinden oluşan dizi, spermin yumurtayı döllemesiyle başlıyor, yeni doğmuş bir erkek bebeğin 14 metrelik heykeli ile tamamlanıyordu. Hele ki Doha için yapılmış kamusal bir sanat eseri olduğu düşünüldüğünde çok cesur ve kışkırtıcı bulunan heykeller için hanedan ailesinin sanattan sorumlu üyesi, Katar Müzeleri Yönetimi’nin başkanı Şeyha El Mayassa bin Hamid bin Halife Es-Sani farklı düşünüyordu: “Böyle bir şey çıplaklık sergilemek kadar cesaret istemiyor. Kuran’da doğum mucizesine dair bir ayet var. Ne kültürümüze karşı ne de dinimize aykırı.”[9] O, heykelleri “tüm dünyadan çağdaş sanatçılar için bir platform yaratma, gökdelenler ve kumsallar kentini bir sanat ve kültür merkezine çevirme misyonunun bir parçası” olarak görüyor: “halk ister sevsin, ister sevmesin, önemli olan diyaloğu sürdürmek.”[10]
Heykellerin 20 milyon dolara malolduğu söyleniyor. Bu törenden bir kaç gün sonra, Hirst’ün “Rölikler” başlıklı şimdiye kadarki en büyük retrospektif sergisi yine Doha’da açıldı (Hirst’ün bir önceki yıl Londra’da Tate Modern’daki sergisine de Katar iki milyon pound katkıda bulunmuştu).
Damien Hirst’ün Doha’daki “Mucizevi Yolculuk” adlı eserinin açılışı, 2013
“Mucizevi Yolculuk”
Damien Hirst’ün Doha’daki retrospektifinin düzenlendiği El Revak, 2013
2014 ise Doha’da Richard Serra’nın yılı. Zaten Serra Katar’a yabancı değil. Üç yıl önce İslam Sanatı Müzesi’nin önündeki parka yerleştirilen ve minarelerden ilham alan heykeli “7”, tam 24 metre yüksekliğinde ve yedi çelik levhanın birbirine çatılmasıyla ayakta duruyor. Serra, kendi ülkesi ABD’de bulamadığı özgürlük ortamını Katar’da bulduğunu söylerken, belli ki 1981’de New York’ta, Manhattan’da bir meydan için yaptığı Tilted Arc isimli heykelinin, o bölge sakinleri istemediği için, 1989’da kaldırılmasına atıf yapıyor.[11] Oysa buradaki ikinci kamusal eseri, Nisan’da açılan ve Doha yakınındaki çölde “yönsüz bir mekâna yön veren” heykellerini anlamsız, basit ya da lüzumsuz derecede pahalı bulan Doha’lıların seslerini yükseltme şansı yok. Ancak sosyal medyayı kullanarak görüşlerini birbirleriyle paylaşıyorlar; tumturaklı isimler verilen, kendilerince aslında pek sıradan eserlere bunca para harcanmasına içerliyorlar.[12] Serra’nın East-West/West-East (Doğu-Batı/Batı-Doğu) adlı anıtsal işi, ikisi 14, ikisi 16 metre yüksekliğinde dört çelik levhanın toplam bir kilometreyi bulan bir mesafeye aralıklarla yerleştirilmesinden oluşuyor. Topoğrafyaya uyan levhalar doğudaki ve batıdaki denizleri ‘birleştiriyor’. Serra, Katar’ın siyasal ve toplumsal koşullarıyla ilgilenmediğini, ona bu ölçekte işler üretme olanağını dünyada başka hiçbir ülkenin sağlayamadığını söylüyor[13] (100 metrelik murali için Murakami de aynı şeyi söylemişti: “hayatta bir kez karşıma çıkacak bir fırsat … dünyanın başka hiçbir yerinde artık sanata bu ölçekte yatırım yapılmıyor”[14]).
Richard Serra’nın Doha’daki etkinlikleri bu iki kamusal heykeliyle sınırlı değil. Tıpkı Hirst’ünki gibi, ona ısmarlanan eserin açılışını iki büyük sergi izliyor. Katara Kültür Köyü’nde KAC kapanırken, Katar Müze Yönetimi’nin buradaki galerisinde Serra’nın 50 yıllık sanat geçmişinden heykel ve çizim örnekleri sergileniyor. Şehir merkezindeki El Revak’ta ise bu mekân için yaptığı “Zamanın Geçişi” adlı yeni bir işi var: 4,1 metre yüksekliğinde, 66,5 metre uzunluğunda devasa iki çelik parçadan oluşan eser 6 Temmuz’a kadar burada görülebilecek.
Doha yakınlarındaki çölde Richard Serra’nın “Doğu-Batı/Batı-Doğu” adlı eseri, 2014
Richard Serra, “Doğu-Batı/Batı-Doğu”
Richard Serra’nın El Revak’taki “Zamanın Geçişi” adlı eseri, 2014
Para ve sanat Doha’da gerçekten iyi geçiniyor gibi görünüyor. Ve KAC böyle bir ortamda parasızlıktan kapanmak zorunda kalıyor. KAC’ın sanat yönetmeni Mayssa Fattouh şöyle diyor: “Yapılan işlerin temeli yok. Küresel ölçekli, müthiş geniş bir vizyon var ama bu, burada olup biteni yansıtmıyor, buralı yetenekleri göz ardı ediyor. Onlar hiçe sayıldı. Biz hiçe sayıldık.”[15]
[6] Ashley Gardini, “Art Center’s Closure Bodes Ill for Qatar”
[15] http://dohanews.co/citing-loss-funding-katara-art-center-announces-closure/
(erişim tarihi 30 Haziran 2014).