100 Başsız Kadın, Max Ernst’in ilk kolaj romanı (1929). Sanatçının, Victoria dönemi gravürlerinden yaptığı esrarengiz ve tekinsiz kolajları kapsıyor. Başlıkları da bir o kadar muamma dolu. Ernst’in Fransızca başlığı La Femme 100 têtes, okunuşuna göre iki farklı anlama geliyor: "yüz başlı kadın" ve "başsız kadın". Kolajlarında Ernst, aynı zamanda, en gözde alter-egosu Loplop’u takdim ediyor: “Üstün Kuş”.
Ernst’in “resim kitabına” yazdığı önsözde André Breton, onun “formla ilgili kaygıları şiddetle reddeden yegâne sanatçı” olduğunu yazıyor: “Max Ernst, modern bakış açımızı genişletecek, gelecekte ve geçmişte görmek için sayısız yanılsamayı kışkırtacak hiçbir şeyden geri durmaz.” Kitabı İngilizceye çeviren Dorothea Tanning’e göre “Max Ernst, insan hallerinin kaleydoskobunu uyandırır; şiddetli veya dokunaklı, akıl dışı veya ironik, […] ve böylece bize inanılmaz maceralar sunar… Yüz Başsız Kadın, sınır, yasa, yerçekimi tanımaz. Onu orada, mekânların hengâmesi ve suskunluğun dolambaçları içinde, senle ve diğer kuyruklu yıldızlarla birlikte, evrenle dostça gökyüzünü kat ederken görüyorum. Heyhat! Ne yazık ki sana katılamıyoruz. Ama güzergâhını kestirebiliriz.” [AA]
Alıntılar: Max Ernst, The Hundred Headless Woman, çev. Dorothea Tanning (New York: Dover Publications, 2017 [ilk baskı, 1929], Paris) s. 10, 12.
…ve üçüncüdür kaçıyor.
Kardeşim Germinal, yüz başsız kadın. (Arkada, kafeste, Ebedi Peder.)
Yüz başsız kadın muhteşem yenini açıyor.
Adamım, aç bavulunu.
İşte, çoğu sıvı düşlerde yaşayan ve gayet mükemmel uyuyan yapraklara benzeyen yedi kız kardeşim hepsi birarada.
Gözsüz Göz, 100 Başsız Kadın ve Loplop, yabana dönüp sadık kuşlarının gözlerini taze yapraklarla örtüyor.
Kız kardeşim Endişe, yüz başsız kadın, bütün güzelliğiyle ve düşlerini giyinmiş olarak, yalnız başına, hayalî küresi üzerinde yaşarken.
Gözsüz göz, yüz başsız kadın sırrını koruyor.