Mısırlı rahip Aziz Antonius'u şeytan önce parayla, servetle, lüksle, şöhretle, ihtişamla baştan çıkarmaya çalışır. Olmayınca kadın kılığına girer. Ve birden ortalığı canavarlar basar... Bu efsane Batı sanat ve edebiyatının gözde temalarından biri olmuştur. Flaubert Ermiş Antonius ve Şeytan kitabıyla neredeyse bütün hayatı boyunca uğraşmış, 1849, 1856 ve 1872'de üç versiyonunu yazmış, nihayet 1874 yılında yayınlamıştır:
Revağın ortasında, çırılçıplak bir kadın, parlak güneş ışığında, sütuna bağlanmış duruyor. İki asker kadını kayışlarıyla dövüyorlar ve her vuruşta kadın kıvranıyor [...] vücudu çok güzel, harika... Ben de seninle yüz yüze sütuna bağlanmış olabilirdim. Gözlerinin içine baka baka, inlemelerine göğüs geçirebilirdim. Acılarımız ve ruhlarımız birleşirdi. [..] Ama o ne! Titreme nöbetine kapıldım. Ne azap! Ne haz! Öpüşüyor gibi. Kemiklerim eriyor! Ölüyorum...
[AA]
(resimleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız)
Michelangelo, 1487
Hieronymus Bosch, detay, 1501-16
Matthias Grünewald, 1512-16
Pieter Bruegel’in öğrencilerinden, ismi bilmeyen bir sanatçı, detay, 1550-75.
Salvator Rosa, 1645
Paul Cézanne, 1887
Félicien Rops, 1878
Salvador Dalí, 1946
Leonora Carrington, 1946