İhtiyaçtan, İki Tıklama Karşılığı Bir Sanat Hamiliği Satılık...

5/1/2013 / skopbülten

Avrupa’nın yaşadığı ciddi mali kriz, sanatı ve kültürü finansallaştırma projelerinin ekmeğine yağ sürdü. Varoluşunu bu tür bir sistem üzerine kurmuş olan Amerika zaten nicedir, devlet desteği geleneğinin devam ettiği Avrupa kültürünün izlerini silmeyi istiyordu. Kriz, bu süreci önemli ölçüde meşrulaştırdı ve hızlandırdı. O kadar ki, Fransız Devrimi’nin temeli olan kamusal müze ve devlet desteği geleneğini savunan Fransa bile rotasını değiştirmeye başladı... Yoksa Louvre Müzesi’nin İtalyan moda şirketi Ferragamo defilesi için kiralanması daha önceleri olsa Maya Kıyameti’nin alameti olarak algılanırdı. Bu yılın Mayıs ayında Ferragamo “La Sainte Anne: Leonardo da Vinci’nin Son Başyapıtı” adlı sergiye sponsorluk yapması karşılığında 2013 koleksiyonu defilesini Louvre’un ‘kutsal’ mekânında yapabildi.[1] Daha önce burnundan kıl aldırmayan Uffizi Müzesi de Stefano Ricci’nin koleksiyonunu sergilemesi için ünlü Ponente Koridoru’nu kiralamaktan imtina etmedi. Hatta o kadar ki  “Her sene bir ayını Afrika’da geçiren kravat kralı Ricci, kıtaya duyduğu tutkuyu, defile için özel olarak getirttiği Tanzanyalı sekiz Masai savaşçısıyla göstermeyi uygun buldu. Defilenin başlangıcından önce Laocoön’un önünde mızrakları ve kalkanlarıyla dans eden Masailer, defile buyunca da heykellerle beraber sergilendi”ler.[2]

Bugünlerde Fransa’da iş daha da sarpa sarmış olacak ki, yeni bir kaynak bulma yöntemi keşfedilmiş. Aslında bu işe en uygun kelime “dilenmek” ama Fransızlar bunun için havalı bir terim bulmuşlar: “Katılımcı finansman” (participatory financing). Bir avro karşılığında Paris’teki Panthéon’un kubbesinin onarımına katkıda bulunabiliyor ve “kaynak geliştirme kardeşliği (fraternité)”ne üye olabiliyorsunuz. Eğer birkaç yüzlük daha çıkarabilirseniz Cumhuriyet’in sembolik tapınağı olan Ulusal Anıtlar Merkezi’nde düzenlenecek partiye bir davetiye kazanabilirsiniz. Panthéon davasına yeteri kadar para yatırırsanız,  dışarıdaki kioskun üzerine güzel bir fotoğrafınız da yerleşecek. Ölümsüzlük bu kadar kolay...

 

 

 

Lütfen, ne olur... Louvre’un 13. yüzyıldan iki heykelciğini ya da Lyon’daki Güzel Sanatlar Müzesi’nin uzun zamandır peşinde olduğu Ingres tablosunu almasına biraz yardımcı olabilir misiniz? Web siteleri, iki tıklamayla sanat hamisi olmaya çağırıyor sizi, ihtiyaçtan...

Halbuki bu kriz ortamında bile Fransa hükümeti, Avrupa ülkeleri içinde kültüre en çok yatırım yapanlardan biri. Almanya’nın iki katı kadar destek veriyor. Ama kültüre ayrılan bütçe ilk defa yüzde 4’ten fazla bir kesintiye uğramış. Yeni sanat eseri almak için ayrılan para, 2009’da 26 milyon iken 11 milyona düşmüş. Bunun üzerine, Anıtlar Kurulu’nun başkanı Phillipe Bélaval, sanat ortamının yarattığı yeni tür aracı bir şirket olan My Major Company ile çalışmaya başlamış. 2007’de kurulan bu şirket aslında önceleri müzik projelerine fon bulmak üzere yola çıkmış. Ama sonrasında, kurucularından Amerikalı Michael Goldman “kriz ortamı için en doğru çözüm” olarak nitelediği bu fon şirketini kültür alanına kaydırmış... İşte bunun üzerine My Major Company, Panthéon ve Mont St.-Michel’in de aralarında olduğu dört anıt yapının restorasyonu için bu “katılımcı finansman” fikriyle ortaya çıkmış. Kitle fonlaması (crowdfunding) Amerika’da zaten uygulanıyor. Ancak kurumlar değil, sanatçılar bireysel destek aramak için kullanıyorlar. Bunu kamusal anıtların korunması için devlet eliyle uygulamaya sokan Phillipe Bélaval ise “Kitle fonlamasıyla bu yarışta bir adım önde gidiyoruz,” diyor – neyle ve kimle yarıştığı meçhul olarak...

 

 

My Major Company’nin bağış yapanlara vermeyi vaat ettiği “mesen sertifikası”.

 

Şu ana kadar, bu “dilenme” politikası oldukça işe yaradı. 2500 katılımcıyla Louvre heykelcikleri için gereken 3,4 milyon doların 654.000 dolarını topladı. Daha önce 2010’da yaptığı ve yine online olarak yürüttüğü bağış kampanyasında da 7000’den fazla bağışçıdan 1,6 milyon dolar toplayarak Lucas Cranach’ın 16. yüzyıl dönemi resmini koleksiyonuna katmıştı. Lyon Müzesi de, 1 milyon dolar değer biçilen Ingres için şimdilik 91.000 doları yeni filantropistlerden almış durumda. Bu kampanyalar elbette milli dayanışma söylemleriyle bezeli... Paris’in dışında yaşayan, 36 yaşındaki polis Cyril Guerineaus, Panthéon’a yardım ederken “Benim tutkum tarih... Bu anıt da, Fransız tarihini temsil edenlerin ve ulusumuzun en önemli sembolü. O yüzden 300 euro verdim,” diyor. Partiye gidecek misiniz sorusu karşısında da, bu etkinlikle elbette ilgilendiğini söylüyor. Bu başarı karşısında, My Major Company portföyünü 300’den fazla belediyeye yollayarak yerel ve kamusal projeleri için online fon toplama projelerine yönelmelerini öneriyor. Elbette, My Major Company’nin danışmanlığında...

Sadece Fransa değil, İngiltere, Hollanda ve Almanya’nın yavaş yavaş bu online sivil fonlama projelerine doğru meylettiği görülüyor. Almanya’da Göttingen Uluslararası Handel Festivali’nde bir konser için 20.000 dolar toplamaya çalışıyor. 33 dolarlık bir katkı, çeşitli hediyeler ve konser sırasında bira ile sosisli (bratwurst) olarak bağışçıya geri dönüyor. Ancak organizatörler gerekli parayı toplayamıyor ve konser gerçekleşmiyor. Sebebi ise, halkın hükümetin finanse etmesi gereken bir konsere para vermeyi reddetmesi… Festivalin yöneticisi Tobias Wolff bu deneyimden şu sonucu çıkarmış: “İnsanların bağış yapmasını istiyorsanız, bir baskı unsuru gerekiyor.” Ya da halihazırda Paris’ten sonra, Londra’da şubesini açmış My Major Company’ye başvurmak… Elbette, onun ücretini karşılamak için de bir online bağış kampanyası açmak gerekebilir. [AHK]

 

Doreen Carvajal’ın 23 Aralık 2012’de New York Times’da yayınlanan, “In Need, French Museums Turn to Masses, Chapeaux in Hand” başlıklı yazısından derlenmiştir. http://www.nytimes.com/2012/12/24/arts/design/french-arts-institutions-turn-to-crowdfunding.html?ref=design

 



[2] Zeynep Baransel, “Sahibinden Satılık Müze”, http://www.e-skop.com/skopbulten/sanatin-guncelligi-sahibinden-kiralik-muze/816

 

sanatın güncelliği, müze