Kitsch sözcüğünün kökeninin hangi dile ait olduğu ya da hangi kelimeden türediği tam olarak bilinmemektedir. Literatürde kitsch sözcüğünün kökenine ve anlamlarına dair yapılan açıklamaların çeşitlilik gösterdiği söylenebilir. İngilizce-Türkçe sözlükte kitsch’in tanımı, “Uyduruk sanat eseri; ucuz edebiyat; sanat eseri gibi ortaya sürülen, fakat saçma, gülünç veya değersiz olarak kabul edilen süslü eşyalar, edebiyat yazıları, vb.” olarak yapılıyor.[1] Almanca-Türkçe sözlük ise kitsch’i “İlkel araçlarla ve yollardan duyguları harekete geçirmek isteyen sözde sanat eseri; sanat değeri olmayan değersiz eser, bayağı şey, zevksizlik” olarak tanımlıyor.[2]
Ludwig Giesz Phänemenologie des Kitsches adlı eserinde kitsch terimi için birkaç köken öneriyor. İlki, İngilizce sketch (taslak, eskiz) kelimesi. Bu terim, 19. yüzyılın ikinci yarısında Münih’i gezen ve ucuz resimler almak isteyen Amerikalı turistlerin “Sketch (taslak resim) var mı?” diye sordukları zamana kadar uzanır. Bunun sonucu olarak, Almanca kitsch terimi, bir “estetik deneyden” geçmek isteyen kimselerce satın alınmış olan her türlü ıvır zıvıra uygulanmaya başlanmıştır.[3] Kitsch’in İngilizce sketch kelimesinden türediğine Lukacs’ın ifadelerinde de rastlanır. Ona göre de kitsch kelimesi sketch kelimesinden bozularak türemiş ve piyasaya sürülen ucuz resimleri ve genel beğeniye uydurulmuş nesneleri ifade eder.[4] Giesz’in kitsch için önerdiği diğer bir köken ise kitschen fiilidir. “Yol boyunca çamur toplamak” anlamına gelen bu fiil, Mecklenburg lehçesinde zaten mevcuttur ve aynı zamanda “seçkin görünüş kazandırmak için mobilyayı elden geçirmek” anlamına gelmektedir. Aynı kelimeden türemiş verkitschen fiili de “ucuza satmak” demektir ve Giesz’e göre kitsch terimi buradan da türemiş olabilir.[5]
Thomas Kulka, kitsch’in Türkçede “şık, zarif” anlamlarına gelen Fransızca chic kelimesinden türediği yönündeki iddialara dikkat çeker.[6] Chic kelimesi Baudelaire’in eleştirilerinde de karşımıza çıkmaktadır.[7]
Baudelaire'in "chic" olarak tarif ettiği ressamlardan Horace Vernet'nin "Çölde Beyaz At ve Binici" resmi
Kitsch kavramının kökenine dair tartışmalardan görüldüğü üzere kelimenin nereden türediğine dair kesin bir bilgi bulunmasa da, kavramın genel olarak zevksizliği, ıvır zıvır eşyaları, değersiz, çirkin, taklit ve ucuz şeyleri çağrıştıran bir kavram olduğu anlaşılmaktadır. Calinescu, çeşitli dillerde sanatsal kötü zevki belirten sayısız terim içinde yalnızca kitsch’in uluslararası bir konuma sahip olduğunu ve Almanların bunda katkısının büyük olduğunu belirtir.[8] Yazarların kitsch’in evrensel bir olgu olmasının yanında hemfikir oldukları diğer bir konu ise, kitsch’in genel olarak ucuz ve taklit nesneleri genellemek ya da küçümsemek için kullanılan bir kavram olmasıdır. Calinescu, “Bir şeyi kitsch olarak adlandırmak birçok durumda onu zevksiz, itici, hatta iğrenç olarak reddetmenin bir yoludur,” diye yazar.[9] Oysa insanların kitsch’e karşı gösterdikleri bu küçümseyici tavrın nedenleri sorulduğunda sıklıkla herhangi bir yanıtları olmadığı görülür.
Baudrillard, kitsch’in sosyolojik analiz gerektiren kültürel bir kategori olduğunu ifade eder. Kavramdan kitsch olarak değil “kitsch-nesne” olarak bahseden Baudrillard, “kitsch-nesne”nin söylemdeki “klişe” olduğuna ve kesinlikle gerçek nesnelerle karıştırılmaması gerektiğine dikkat çeker. Kitsch-nesneleri “yalancı mermerlerden yapılmış, tüm ‘taklit’ nesneler, aksesuarlar, folklorik biblolar, ‘anı eşyaları’, abajurlar ya da siyahların ürettiği maskeler yığını, her yerde özellikle tatil ve eğlence yerlerinde hızla çoğalan tüm tecim malları müzesi” olarak özetler. ‘Evrensel bibloculuk’ diye sınırladığı kitsch nesneler silsilesinin ilk olarak Louis-Philippe döneminde ve Almanya’da ilk endüstriyel büyüme döneminde (1870/1890) başladığını söyleyen Baudrillard, 19. yüzyılda bu nesnelerin bütün Batı toplumlarına yayıldığını belirtir.[10]
Kitsch’in modern bir fenomen olarak görülmesini en net şekilde ortaya koyan yazarlardan biri Thomas Kulka’dır. Ona göre kitsch’in modern bir olgu olmasının en önemli kanıtlarından biri, terimin 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar herhangi bir yerde karşımıza çıkmamasıdır.[11] Ancak, modern bir kavram olarak saptanan kitsch’in zevksizlik ve ucuzlukla ilişkilendirilmesi ve kitlelerle olan yakın ilişkisi, halk sanatlarıyla özdeşleştirilmesi yanılgısına sebep olur.
Halk Zevki ve Kitsch
Clement Greenberg’e göre kitsch, Batı Avrupa ve Amerika’da şehirleşmeyi sağlayıp okur-yazarlığı yaygınlaştıran Sanayi Devrimi’nin bir ürünüdür. Avangardı “öncü birlik” olarak niteleyen Greenberg, kitsch’i de “artçı birlik”e benzetmektedir. Çünkü ona göre öncü birliğin olduğu yerde mutlaka bir de artçı birlik bulunmaktadır. Kitsch, avangard hareketin artçı birliğidir ve ona eşzamanlı olarak Batı’da ikinci bir kültürel olgu olarak ortaya çıkmıştır. Renkli baskılar, ucuz romanlar, dergi kapakları, ticari sanat ve edebiyat bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Greenberg, Sanayi Devrimi’nden önce yüksek kültür ile halk kültürünü ayıran en önemli kültür faaliyetlerinden birinin okuma-yazma olduğunu belirtir. Oysa yazılı kaynakların artması ve kaynaklara ulaşmanın kolaylaşmasına paralel olarak okuma-yazma artık yaygın bir kültür faaliyeti olmaya başlamıştır. Ancak, işçi sınıfı olarak şehirlere yerleşen köylüler ve küçük burjuvalar her ne kadar okuma-yazma öğrenerek yüksek kültüre mensup zenginlerle aralarındaki farkı kapatacaklarını düşünseler de, şehrin geleneksel kültüründen tat almalarını sağlayacak maddi imkânlara ve zamana asla sahip olamamışlardır. Doğal olarak kendilerini artık şehirli sayan bu kitleler zamanla arka planı taşra olan kültür zevklerini yitirerek çalışmaktan kalan kısıtlı zamanlarında kendilerini büyük bir can sıkıntısı içinde bulmuşlardır. Gerçek sanatı tecrübe etmeleri mümkün olmayan bu kitleler, sahip oldukları kısıtlı zamanı ve kazandıkları az miktarda ücreti değerlendirebilecekleri bir arayış içine girerler. Böylelikle Greenberg’e göre özgün kültürün değerleri konusunda bilgisiz, eğlenceye aç kesimlere hitap eden ve “hayatta ne kadar sahte şey varsa hepsinin bir simgesi” olan kitsch ortaya çıkmıştır.[12]
Clement Greenberg, 1909-1994
Kitsch’in teknolojik açıdan modernliğin en tipik ürünlerinden biri olduğunu düşünen Calinescu’ya göre, modern bir toplumda kitsch teknolojik açıdan mümkün ve ekonomik açıdan kârlı olur olmaz her şeyin zevksiz, ucuz ve taklit olarak çoğalması oldukça sıradan bir durumdur. Ne ki bu durum yalnızca piyasayla sınırlıdır. Bu piyasanın değeri de özgün olarak estetik anlamları eşsiz ve bu yüzden de taklit edilemez olmaktan kaynaklanan nesnelerin aldatıcı taklitlerine olan taleple ölçülmektedir. Özet olarak, daha önce Michelangelo’nun Musa heykelinin orijinalini görmemiş bir tüketici artık onun alçı, plastik ya da mermerden yapılmış ucuz bir kopyasını satın alarak evinin bir köşesine yerleştirebilecek ve her akşam onun keyfini çıkarabilecektir.[13]
Umberto Eco, kitsch’in temellerini birçok yazarın aksine seçkinlerin kültürel düzeyinde bir yükselişin sonucu olarak görmeyerek, daha geriye götürmektedir. Çünkü Eco’ya göre kitle tüketimine göre ayarlanmış bir kültür sanayii, baskı makinasının bulunmasından bile daha önce doğmuştur. Eco’ya göre daha 18. yüzyılda gazeteciliğin doğuşuyla halk okuma-yazmayı çoktan sökmüş ve popüler romanlar yaygınlaşmıştır. Bu durum şairlerin ve sanatçıların kitlelere bir refleks olarak yeni stiller geliştirmelerine yol açmıştır.[14]
Umberto Eco, dolaysız ve kolay etki uyandırmayı amaçlayan kitsch’in bu özelliğinin, kitle kültürü kavramıyla anılmasına sebep olduğunu düşünür.[15] Her ne kadar sanat jargonunda “popüler kültür” terimi kitsch terimini yerleştiren aynı tartışmalar bağlamında anlam kazansa da[16] ne tarihsel ne de kavramsal olarak kitsch’in yerini tutmadığı için bunları ayrıştırmak gerekmektedir.
Ersin Berk’in “Kitsch Kavramı Bağlamında Martin Parr Fotoğraflarının Analizi” başlığıyla yayınlanacak Yüksek Lisans tezinin üçüncü bölümünden genişleterek yazdığı “Halk Zevki ve Zevksizlik Arasında: Bir Kitsch Sosyolojisine Doğru” başlıklı metnin özetidir. Metnin tamamını okumak için: Kitsch.pdf
[1] LONGMAN Metro, İngilizce-Türkçe Sözlük, 1993.
[2] TDK, Almanca Sözlük I, 1993.
[3] Eco, Açık Yapıt, çev. Yakup Şahan (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, I. Baskı, 1992) s. 272.
[4] Lukacs, Estetik III, çev. Ahmet Cemal (İstanbul: Payel Yayınevi, 1988) s. 204.
[5] Eco, Açık Yapıt, a.g.e., s. 272.
[6] Kulka, Kitsch ve Sanat, çev. Gonca Gülbey (İstanbul: 6:45 Yayınları I. Baskı, 2014) s. 33.
[7] Baudelaire, Modern Hayatın Ressamı, çev. Ali Berktay (İstanbul: İletişim Yayınları, 5. Baskı, 2009) s. 161.
[8] Calinescu, Modernliğin Beş Yüzü, Çev. Sabri Gürses (İstanbul: Küre Yayınları, 3. Baskı, 2010) s. 259.
[10] Baudrillard, Tüketim Toplumu. İstanbul: AyrıntıYayınları, VIII. Baskı, 2016. Çevirmen: Ferda Keskin, Hazal Deliceçaylı s. 137
[11] Kulka, Kitsch ve Sanat, s. 26.
[12] Greenberg, Avantgarde and Kitsch, 1939.
[13] Calinescu, Modernliğin Beş Yüzü, s. 252.
[14] Eco, Açık Yapıt, s. 239.