Filistin’in Kültür Varlıkları Mahkeme Kararıyla Gasp Ediliyor

4/9/2016 / skopbülten

 

Rockefeller Arkeoloji Müzesi

 

Geçtiğimiz ay onanan bir mahkeme kararına göre, 1930 yılında Filistin’de kurulan Rockefeller Arkeoloji Müzesi’nin envanterindeki bazı yapıtlar, en başta da müzenin arkeoloji kütüphanesinde bulunan nadir kitaplar, önümüzdeki yıl içerisinde Doğu Kudüs’teki müze binasından alınarak Batı Kudüs’e taşınacak. İngiliz mandası döneminde Amerikalı petrol devi John D. Rockefeller’ın bağışlarıyla kurulan müzenin koleksiyonunun büyük bir bölümünü, 20. yüzyıl başında İngiliz arkeologların tarihî Filistin’de yaptığı kazılardan çıkan yapıtlar oluşturuyor.

Şimdilerde Rockefeller Arkeoloji Müzesi adını taşısa da, ziyaretçileri girişte karşılayan kat planında müzenin özgün adını bulmak mümkün: Filistin Arkeoloji Müzesi.

Arkeologlar ve eylemciler, mahkeme kararının emsal oluşturacağından ve başka eserlerin de uluslararası hukuka aykırı bir şekilde işgal altındaki topraklardan İsrail’e kaçırılacağından endişeli.

İsrail 1967’de yasadışı olarak Doğu Kudüs’ü işgal edip müzenin yönetimine el koyduğundan bu yana koleksiyon genişlemiş durumda. İşgalin ardından İsrail Müzesi’nin bünyesine dahil edilen Rockefeller Arkeoloji Müzesi, İsrail Eski Eserler Yönetimi (IAA) tarafından idare ediliyor. Halihazırda Rockefeller Müzesi’nde bulunan IAA merkezi, önümüzdeki yıl inşaatı tamamlanması beklenen İsrail Arkeolojisi Schottenstein Ulusal Kampüs’üne taşınacak. 35.000 metrekarelik bir alana yayılan kampüs Orta Doğu’nun en büyük arkeoloji kütüphanesine ev sahipliği yapacak. IAA, ilk etapta, Rockefeller Müzesi’nde bulunan ve aralarında16. ve 17. yüzyıla ait nadir kitapların da bulunduğu binlerce cildi buraya taşımayı planlıyor. 

Arkeolojinin İsrail-Filistin çatışması bağlamında politikleştirilmesine karşı mücadele veren bir grup arkeolog ve yerel eylemciden oluşan bir STK olan Emek Shaveh, geçtiğimiz Mayıs ayında, işgal altındaki topraklarda bulunan kültür varlıklarının başka bölgelere taşınmasının uluslararası hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle karara itiraz etti. Fakat, İsrail Yüksek Mahkemesi itiraz dilekçesini reddederek, müzede depolanan yapıt ve kitaplardan IAA’nın sorumlu olduğunu, dolayısıyla onları dilediği yere taşıyabileceğini belirtti.  

İsrail Doğu Kudüs’ü tek taraflı olarak ilhak ettiğinde kendi hukukunu işgal ettiği topraklara da dayattı. Bu hamle uluslararası toplum tarafından hiçbir zaman tanınmamış olsa da mahkeme fiilen İsrail hukukunun uluslararası hukuktan üstün olduğuna hükmetmiş oldu.

Emek Shaveh’in yöneticisi Yonathan Mizrachi, bu kararla beraber İsrail’in müze üzerindeki hakkının tasdiklendiğini ve başka eserlerin de müzeden taşınmasının önünün açıldığını söyledi. Al Jazeree’nin sorularına cevap vermeyi reddeden IAA ise, daha önce yaptığı bir açıklamada, yeni müzedeki saklama koşullarının daha elverişli olduğunu ve kitaplar dışında hiçbir eseri taşımaya niyetlerinin olmadığını ifade etmişti.

 

 

Silvan’da arkeolojik kazı alanı açmak için yıkılan Filistinli evleri

 

İsrail devletinin, Yahudilerin toprakla olan binlerce yıllık aidiyet bağını ispat etmek amacıyla arkeolojiyi araçsallaştırması daha önce de eleştirilere yol açmıştı. Kudüs’teki yegâne Filistin üniversitesi olan Al Quds Üniversitesi’ne bağlı Kudüs arkeolojik araştırmalar biriminin başında bulunan Hani Nureddin, erişim engelinden dolayı arkeolojik kazı yapamadıklarını; bunun da onları İsrail yayınlarına bağımlı hale getirdiğini söyledi. Nureddin, “verilere güvensek de, verilerin yorumlanma biçimine güvenemiyoruz çünkü yorum her zaman politiktir” diye konuştu. Bu durumun, İsrail’in karşısına alternatif bir anlatıyla çıkmalarına mani olduğunu ifade etti.

Emek Shaveh’in yöneticisi Mizrachi, müze envanterindeki nesnelerin taşınmasının daha geniş bir bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Emek Shaveh, İsrail’in, Silvan’da (Doğu Kudüs) bulunan Davud’un Şehri gibi arkeolojik parkları politik amaçlarına ulaşmak ve Filistinlilerin evlerine el koymak amacıyla kullanmasını kınadı. Mizrachi, “arkeolojik sit alanlarının takdim edilme biçimleri; millî parkın politik bir araç olarak kullanılması .... bütün bunlar, bu toprakların yalnızca tek bir kültürün ya da milletin malı kabul edilmesinin ne kadar sakıncalı olduğunu gösteren büyük resmin bir parçası” diye konuştu. [AB]    

 

Kaynak:

Al Jazeera, “Israeli Museum Transfer Sets ‘Dangerous Precedent’”, 23 Ağustos 2016