Fahrelnissa Zeid Londra'daki atölyesinde, 1953. Necmi Sönmez arşivi
13 Haziran günü Tate Modern’de Fahrelnissa Zeid’in retrospektif sergisi açıldı. Müzenin basına verdiği demeçlerden anlaşıldığı üzere sergi, kadın ve Avrupalı olmayan sanatçılara karşı süregelen genel ilgisizliğe karşı Tate Modern’in direktörü Frances Morris’in “özellikle kadın” sanatçıları vurgulama hedefinin bir parçası.[1]
Sergi açılışı sonrasında biri Guardian’da,[2] diğeri Art Newspaper’da[3] dikkat çekici iki makale yayınlandı. Bu makalelerin anlattığına göre Fahrelnissa Zeid “neredeyse tamamen unutulmuş” bir sanatçıydı ve “Tate Modern bu öncü Türk sanatçıyı karanlıktan kurtarıp, tarih tarafından unutulan başka bir kadın sanatçı olmasının önüne geçmeyi” umuyordu.
Peki Fahrelnissa gerçekten de “tarihin unuttuğu bir kadın” sanatçı mı?
İstanbul Modern’in açıldığı 2004 tarihinden itibaren, çok yakın bir zamana kadar ziyaretçilerin Müze’ye girdikten sonra ilk karşılaştıkları eser Fahrelnissa’nın belki de en ünlü tablosu olan Cehennemim’di. Bunun yanı sıra, 2006 yılında yine İstanbul Modern’de Zeid ve oğlu Nejad Melih Devrim üzerine Gökkuşağında İki Kuşak isimli sergi açıldı. Tate Modern’de açılan sergiyle bağlantılı olarak İstanbul Modern 30 Mayıs 2017’de bu sefer sadece Fahrelnissa üzerine bir sergi daha açtı. Aradan sadece 10 sene geçtikten sonra açılan ikinci sergi gerekli miydi sorusu tartışılabilir, fakat Guardian ve Art Newspaper’daki makalelerin iddia ettiğinin aksine, Fahrelnissa’nın tarihten silinmiş olmadığı gerçeği tartışılamaz.
Fahrelnissa Zeid, “Cehennemim”, 1951
Fahrelnissa’nın en azından son 20 yıldır Türk sanat piyasasında bulunduğu konumu, belki de en iyi, müzayede meraklıları ve koleksiyonerler bilir. Fahrelnissa’nın büyük boy yağlıboya tabloları, son yıllarda yapılan müzayelerde hayli yüksek fiyata satılıyor. Örnek vermek gerekirse, Londra serisinden bir tablosu Antik A.Ş.’nin 258. müzayedesinde 1.325.000 liraya satıldı.[4]
Guardian’daki makaleyi yazan Hannah Ellis-Petersen, Zeid’in hem kadın hem de Avrupa dışında yaşayan Müslüman bir sanatçı olması sebebiyle unutulmuş olduğunu öne sürüyor. Art Newspaper’dan Emily Sharpe’ın aktardığına göre ise, Tate’in uluslararası sanat küratörü olan ve Fahrelnissa sergisinin de eşküratörlüğünü üstlenen Kerryn Greenberg, Zeid’in “sanat tarihinden tamamen silindiğini” söylemiş.[5] Peki Türkiye’de bunun tam zıddı bir durum yaşanırken, Fahrelnissa Zeid en çok değer verilen sanatçılardan biriyken, Tate gibi bir kurum nasıl böyle demeçler verebiliyor?
Guardian ve Tate gibi kendi alanlarında dünyanın en iyileri arasında sayılan kurumlarda çalışan gazeteci ve küratörler, yeterince araştırma yapmadıkları için Avrupamerkezci bir söylemin tuzağına düşmüşler. Batı Avrupa sanat tarihinde Fahrelnissa’nın isminin geçmiyor olmasından yola çıkarak, sanatçının tümden unutulmuş olduğuna hükmetmişler. Tate Modern, Türkiye’nin en ünlü sanatçılarından birini yeni keşfetmiş olduğunu teslim etmek yerine,[6] “Müslüman bir kadın sanatçıyı tarihin karanlık sayfalarından çekip alan” kurtarıcı rolüne soyunmuş. Bu yaklaşımın vahametini görmek için şöyle bir durum hayal edebiliriz: Sabancı Müzesi’nde Miró sergisi açılır. Türkiye’de sanat tarihçileri Miró üzerine hiç yazmamıştır ve serginin küratörleriyle gazeteciler de Miró’yu tarihin unutulmuş sayfalarından Sabancı’nın kurtardığını iddia eder.
Aslında durum gayet açık: Fahrelnissa sanat dünyası tarafından unutulmadı, sanat tarihinden tamamen silinmedi, Tate Modern de onu “karanlıktan kurtarıp, tarih tarafından unutulan başka bir kadın sanatçı olmasının önüne geçecek” bir kurum değil.
[2] Ellis-Petersen, Guardian
[5] Sharpe, The Art Newspaper