e-flux’ın[1] Aralık 2009 ve Ocak 2010 sayıları “Çağdaş sanat nedir?” sorusunun yanıtlanmasına ayrılmıştı. Bu çerçevede sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni, sanatçı, küratör ve galeri yöneticisi gibi sanat dünyasının farklı kesimlerinden insanların verdikleri yanıtlar, izleyen dönemde, What Is Contemporary Art?[2] adlı bir kitaba dönüştürüldü.
Julieta Aranda, Brian Kuan Wood ve Anton Vidokle editörlüğünde hazırlanan What is Contemporary Art? başlıklı kitap, Zdenka Badovinac, Hu Fang, Hal Foster, Boris Groys, Jörg Heiser, Carol Yinghua Lu, Cuauhtémoc Medina, Hans Ulrich Obrist, Raqs Media Kolektifi, Dieter Roelstraete, Martha Rosler ve Jan Verwoert’in metinlerinden oluşuyor. Bu yazıda, söz konusu metinlerde “Çağdaş sanat nedir?” sorusuna verilen yanıtlar incelenecek.
“Çağdaş sanat” ifadesiyle son yirmi yılda ortaya koyulan sanat işlerini kasteden Julieta Aranda, Brian Kuan Wood ve Anton Vidokle, bu sanat işlerini herhangi bir akım, mecra (medium) ya da coğrafi bölge kategorisi altında toplamayı olanaklı kılacak nesnel bir kıstasın olmadığını belirtiyorlar. Gerek son yirmi yıllık dönemde kayda değer bir akımın ortaya çıkmamış olması, gerek sanatçıların herhangi bir akım dahilinde anılmaya yönelik özel bir çaba göstermemesi, gerekse de sanatçıların çalıştığı malzemelerin çeşitliliği ve melez (hybrid) karakteri nesnel bir kıstas belirlemenin neden güç olduğuna ilişkin gerekçeler olarak sunuluyor. Bunlarla birlikte,“çağdaş sanat”la kastedilen sanat işlerinin müzelerde, akademide ve müzayedelerde yer almasına rağmen, halen gelişmekte olan bir nitelik taşıdığına yönelik varsayım, Aranda ve arkadaşları tarafından, yukarıda sözü edilen güçlüğün asıl nedeni olarak gösteriliyor. Bu nedenle Aranda, Wood ve Vidokle, “Çağdaş sanat nedir?” sorusundan önce, her ne kadar bir tarihselleştirme çabasına direniyor olsalar da, sanatın mevcut durumuna kaynaklık eden sanatsal pratiklerin artık yeterli olgunluğa ulaştığının kabul edilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Bu anlamda çağdaşlığa (contemporaneity) ilişkin ortaya koyulan, biri artık kurumlaşmış, diğeri de halen bir tanımlama girişiminden sakınan iki farklı yaklaşım What Is Contemporary Art?’ın temel eksenini oluşturuyor.[3]
Aranda, Wood ve Vidokle, giriş yazısında[4] öncelikle “Çağdaş sanat nedir?” sorusunun neden sorulmadığını soruyorlar. Onlara göre, sınırlarını görünmez bir biçimde çizen “çağdaş”(contemporary), olmaktan ne gurur ne de utanç duyulan bir durum. Kavramsal düzeyde değerlendirildiğindeyse,“çağdaş”ın, günün sanatını betimlemek için kullanılan “modern”in yerini aldığı belirtiyorlar. Bu değişimle birlikte modernizmin büyük anlatıları ve ülküleri yerlerini şimdinin deneyciliğine ve mevcut (present) olanın içkinliğine ilişkin bir görüş birliğine bırakıyor.[5] Böylece çağdaş, bizi görünmezliğiyle mühürleyen görünmez bir bariyer, camdan bir tavan olarak kendini gösteriyor.[6]
“Çağdaş sanat nedir?” sorusuna sanat eleştirmeni Cuauhtémoc Medina, öne sürdüğü on bir tezle yanıt veriyor.[7] İlk tezinde, “çağdaş” kavramının boş ve beyhude bir kavram olarak görünebileceğini belirten Medina, aslında bu kavramın “modern”in ölümünü işaret eden bir kavram olduğunu ileri sürüyor. Öyle ki “modern”in eleştirisinin onu tarihin çöp kutusuna sürgün etmesiyle birlikte, estetik dolaşımın belirsiz bir kavramı olan “çağdaş” kavramı çoğunlukça kullanılır hale gelmiştir.[8] Medina’nın çağdaş sanat tanımıysa üçüncü tezinde yer alıyor. Çağdaş sanatı bir tür aristokratik popülizm olarak tanımlayan Medina, aşırı kurnazlığın ve azami basitliğin birbiriyle çarpıştığı bu diyalojik yapıda; sınıfsal, etnik ve ideolojik farklılıklara sahip –aksi takdirde birbirlerinden ayrı tutulacak– bireylerin sanatsal yapılar içinde birbirlerine katlanmaya mecbur edildiğini belirtiyor.[9] Medina’ya göre çağdaş sanat, haklarından mahrum edilmiş zengin bireylerin estetik “hayırseverlik” (aesthetic philanthrophy) üzerinden bir kimlik aradıkları küresel ve toplumsal bağlam tarafından tanımlanıyor. Söz konusu zenginler bu sayede, simgesel sermayenin de içinde yer aldığı yeni toplumsal ekonomiyle etkileşim içine girebiliyorlar. Bu bağlamda Medina, diyalojik bir toplumsal yapı kimliğinde olan çağdaş sanatın, jet sosyete ile jet proletarya arasındaki diyalektikle tanımlanmış olduğunu belirtiyor.[10]
Estetik ve sanat tarihi profesörü Boris Groys ise, “Zamanın Yoldaşları” adlı makalesinde,[11] çağdaş sanatın adını, çağdaşlığını açıkça ortaya koyduğu ölçüde hak ettiğini vurguluyor. Ancak meselenin, söz konusu sanatın yakın geçmişte ya da son günlerde yapılmasından hareketle, basit bir zamansallık meselesi olmadığını da belirten Groys, “Çağdaş sanat nedir?” sorusunun “Çağdaş nedir?” sorusunu da imlediğini belirtiyor. Çağdaş olmanın, “şimdi veburada” olmak üzerinden, doğrudan mevcut olmak anlamında değerlendirilebileceğini söyleyen Groys, otantik olması durumunda sanatın çağdaş olabileceğini ileri sürüyor. Diğer bir ifadeyle, eğer sanat, mevcut olanın bulunuşunu, geçmişe ait gelenekler veya geleceğe ilişkin amaçlarca lekelenmemiş olarak ifade edebilirse otantik; otantik olması anlamında da, çağdaş olacaktır.[12] Groys da, Medina gibi, çağdaş sanatı “modern”le kıyaslayarak okuyor ve çağdaş sanatın modern projelerin bir tür yeniden gözden geçirilmesi olduğunu belirtiyor.[13] Yine de Groys, çağdaşın zorunlu olarak “şimdi veburadalık” anlamı taşımadığını, “zaman içinde” (in time) olmaktan çok; “zamanla” (with time) olmak gibi bir anlamı da barındırdığını ekliyor. “Çağdaş” kavramının Almanca karşılığı olan zeitgenössischkavramından hareket eden Groys, genosse sözcüğünün “yoldaş” anlamına geldiğini de ifade ederek, çağdaş (zeitgenössisch) kavramının “zamanın yoldaşı” şeklinde de okunabileceğini iddia ediyor. Başka bir ifadeyle, zamanın yoldaşlığı anlamında çağdaşlık, güçlüklerle karşılaşması durumunda zamanla işbirliği yapmak, ona yardımcı olmak anlamına geliyor.[14]
Monica Narula, Jeebesh Bagchi ve Shuddhabrata Sengupta’dan oluşan Raqs Media Kolektifi’yse, Boris Groys’tan farklı olarak, çağdaşlığın “zamanda” olması durumuna vurgu yapıyorlar.[15] Raqs Media Kolektifi’ne göre çağdaşlık, bir zamanda birarada bulunmanın heyecanı, bir hissin antik bir gizemi anlamına geliyor. Bu çerçevede unutmak, çağdaşlığın hakiki boşunalığı olarak değerlendiriliyor.[16]
İsviçreli küratör ve sanat eleştirmeni Hans Ulrich Obrist ise “Çağdaş sanat nedir?” sorusuna verdiği yanıta,[17] Giorgio Agamben’in Çağdaş Nedir? adlı çalışmasında sorduğu temel soruyla başlıyor: “Kimin ve neyin çağdaşlarıyız? Çağdaş olmak ne anlama geliyor?”[18] Hemen ardından Obrist, sanatta “çağdaş” olanın tanımlanmasının sorunsuz olmadığını ekliyor. Örneğin, şimdiki zamanda üretilen her şeyin çağdaş olacağını belirten Obrist, üretildiği veya ilk alımlandığı zamanda tüm sanatın zorunlu olarak çağdaş olduğunun altını çiziyor. Obrist’e göre, kamu bilincinde “modern sanat” ifadesinin yerini “çağdaş sanat” ifadesinin almasında, ikincinin birinciye göre daha basit ve aşikâr olmasının önemli bir rolü bulunuyor. Obrist “çağdaş”ın, eleştirel ve ideolojik önkabullerden arındırılmış bir “şimdi”ye işaret eden zamansal bir kavram olmasının yanı sıra, zaman temelli bir ilişkisellik de sunuyor olmasının önemli olduğunu belirtiyor.[19]
Sanat ve arkeoloji profesörü Hal Foster ise, “Çağdaş sanat nedir?” sorusuna çağdaş sanata ilişkin olarak yapmış olduğu anketten parçalarla yanıt veriyor.[20] Bu çerçevede, bir çağdaş sanat tarihçisi olan Grant Kester’e göre “çağdaş” meselesi kökenini, Batı sanat tarihinin bir disiplin olarak yerleşmesi sonucunda ortaya çıkan gerilimde buluyor. Sanat tarihi kuramcısı James Elkins ise “dünya sanat tarihi”nin bakış açısıyla yaklaşıldığında “çağdaş”ın –sanat tarihlerinin dışında konumlanmasından dolayı– sanat tarihi disiplininin ya dışında tutulduğu ya da –yeni keşfedilmiş evrenselliğinden dolayı– disiplinin örnek niteliğinde bir alanı olarak sunulduğunu öne sürüyor. Çağdaş sanat eleştirmeni ve tarihçi Miwon Kwon’a göreyse, çağdaş sanat tarihi, hem zamansal bir paranteze hem de mekânsal bir kapsayıcılığa işaret ediyor. Farklı bilgi ve gelenek oluşumlarının karşı karşıya geldiği bir alan olarak çağdaş sanat tarihi, böylelikle, genel sanat tarihi için de meydan okuyucu bir baskı noktası oluşturuyor. Savaşsonrası dönem sanat uzmanı Pamela Lee, yenilik ile eleştirellik arasında mekik dokuyarak sürekli bir oluş durumunda olan çağdaş sanat tarihinin prematüre olduğunu öne sürüyor.[21]
1993 yılından bu yana Ljubljana Modern Sanat Müzesi’nin yöneticiliğini yapan Zdenka Badovinac, “Bağlantı Noktaları Olarak Çağdaşlık” adlı makalesinde,[22] çağdaşlık konusuna kendi deneyimlerinden yola çıkarak yanıt veriyor. Çağdaşlığı anlayabilmek için çeşitli yaklaşımların tikelliğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Badovinac de, çağdaşlık konusuna modernlik kıyasıyla yaklaşıyor. Badovinac, “çağdaşlık” kavramını, herhangi bir zaman dönemiyle ilişkilendirmediği “modernlik” kavramına bir alternatif olarak öne sürüyor. Modernliği tarihsel bir dönem değil, ilerleme, uygarlık ve mutluluk sözü veren söylemsel bir retorik olarak ele alan Badovinac, çağdaşlık söz konusu olduğunda da gerek küresel gerekse yerel ölçeklerdeki katılımcılığın (participation) mutlaka dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.[23] Çalışmasının sonunda modern ve çağdaş sanat müzelerinin bir karşılaştırmasını yapan Badovinac, modern sanat müzelerinin çeşitli evrensel paradigmalara ve büyük Batılı kurumların egemen hedeflerine hizmet ettiklerini öne sürerken; çağdaş sanat müzelerinin yerel mekânların gereksinimlerine hizmet etmesi gerektiğini, böylelikle yerel mekânların da diğer mekânlarla iletişim kurma olanaklarının artacağını belirtiyor. Sonuçta çağdaş sanat müzesinin yalnızca bir sanat müzesi olarak kalmayacağı; aynı zamanda farklı anlatıların ve sunumlarının çeşitliliği yansıtan bir “tarih müzesine” de dönüşeceği, Zdenka Badovinac tarafından öne sürülen önemli noktalar arasında yer alıyor.[24]
Bağımsız küratör ve yazar Carol Yinghua Lu, “Çağdaş sanat nedir?” sorusuna yerel bir perspektiften bakarak, Çin’deki özel durumu değerlendiriyor.[25] Çin’in, modernizmin kronolojik ilerlemesinin dışında kalmış olmasına rağmen, Batılı ve yerel deneyimlerin başarılı bir birleşiminin sunulduğunu belirten Yinghua Lu, günümüzün Çinli sanatçılarının hem uluslararası bilgi ve sermayeden hem de yerel ilgi, yatırım ve hayal gücünden beslendiklerini ifade ediyor.Yinghua Lu ayrıca, ideolojik ve sosyolojik esinlerinden dolayı Çin çağdaş sanatının, uluslararası sanat piyasası için hiçbir zaman sıcak bir konu olmadığına da sözlerine ekliyor.[26]
Antwerp Çağdaş Sanat Müzesi küratörü Dieter Roelstraete, “Çağdaş sanat nedir?” sorusuna yanıt aramaya, bu soruyu, “Sanat nedir?” sorusundan ayırarak başlıyor.[27] Roelstraete böylece, “Çağdaş sanat nedir?” diye sorulduğunda amaçlananın, çağdaş sanatı sanat kılanın ne olduğundan çok, onu çağdaş kılanın ne olduğunun sorgulanması olduğuna işaret ediyor. Çağdaş olsun ya da olmasın sanata ilişkin olarak sanatsal olanın belirlenmesinin zorluğunu vurgulayan Roelstraete’e göre, çağdaş sanatın kendisi, “Sanatta sanatsal olan nedir?” ya da “Sanat nedir?” sorularının sorulmasını güçleştirmiştir. İlerleyen bölümlerde sanatın ne olduğunu değil de ne olmadığını belirterek, sanata değilleme yoluyla (via negativa) yaklaşan Roelstraete, insanlığın en büyük düşüncesi olarak sanatın, bir umudun ve ileride yatan henüz yerine getirilmemiş bir şeyin adı olduğunu, geçmişe ait olmadığını belirtiyor. Bu noktada çağdaş sanatı çağdaş kılan özelliğin, kendi geleceğine, sınırlarına ve “aidiyet” hissine yönelik bir kafa karışıklığı durumu olduğunu öne süren Roelstraete, bu duruma karşı çıkılması gerektiğini vurguluyor. Ancak Roelstraete, çağdaş sanatın “çağdaş” olmaktaki ısrarının, onun olumlayıcı gücünün tanımlanmasında ve belirlenmesinde önemli bir rol sahibi olduğunu da belirtiyor. Roelstraete’e göre, “her şeyin sanat olabileceği” düşüncesinden “çağdaş sanatın her şey olabileceği” düşüncesine geçiş, çağdaş sanatın ne olduğu sorusunun da, neyin çağdaş sanat olmadığı sorusuna dönüşmesine neden olmuştur.[28]
Son olarak sanat eleştirmeni Jan Verwoert, “çağdaş” kavramına ilişkin görüşlerini poetik bir tarzda sunuyor.[29] Verwoert’e göre insanlar çağdaş bir cehennemde yaşıyorlar. Çağdaşlar olarak, çağdaşla yüz yüze gelmenin insanları ondan ayırdığını iddia eden Verwoert, ayrışmanın mesafeyle ilgili olmadığını; çünkü çağdaş olana herhangi bir mesafe olamayacağını ekliyor. İlerleyen sayfalarda Verwoert, tüm dünyanın da çağdaş olduğunu iddia ediyor. Öyle ki dünya, zorlu modernizasyon sürecinin birbiri üzerine binen dalgalarında kendini sürekli olarak çağdaş kılıyor. Bu anlamda çağdaşın altında yatanın modernizasyon olduğunu öne sürerken, modernizasyon için de bir sınır olduğunu ekliyor. Çağdaş olmayan çağdaşlar (uncontemporary contemporaries) olarak üzgün olduğumuzu, çünkü tarihin hiçbir zaman sona ermeyeceği olgusunu deneyimlediğimizi belirten Verwoert, çağdaş deneyimimizi sözcüklere döktüğümüz anda “çağdaş olmayan” olmaktan başka çıkar yolumuz olmadığını öne sürüyor.[30]
[1]http://www.e-flux.com/journals/
[2] http://www.e-flux.com/announcements/what-is-contemporary-art-out-now-on-sternberg-press/
[3] http://www.e-flux.com/journal/what-is-contemporary-art-issue-one/
[4] Julieta Aranda, Brian Kuan Wood ve Anton Vidokle, “What Is Contemporary Art? An Introduction”, What Is Contemporary Art? içinde (Sternberg Press, 2010) 5-9.
[7] Cuauhtémoc Medina, "Contemp(t)orary: Eleven Theses", What Is Contemporary Art? içinde (Sternberg Press, 2010) 10-21.
[11] Boris Groys, "Comrades of Time", What Is Contemporary Art? içinde (Sternberg Press, 2010) 22-39.
[15] Raqs Media Kolektifi, "Now and Elsewhere", What Is Contemporary Art? içinde (Sternberg Press, 2010) 40-57.
[17]Hans Ulrich Obrist, "Manifestos for the Future", What Is Contemporary Art?içinde (Sternberg Press, 2010) 58-69.
[18] Giorgio Agamben, “What is the Contemporary?”, What is the Apparatus? and Other Essays, çev. David Kishik ve stefan Pedatella (Stanford, CA: Stanford University Press, 2009) 53.
[19]A.g.e., s. 59, s. 65.
[20]Hal Foster, "Contemporary Extracts", What Is Contemporary Art?içinde (Sternberg Press, 2010) 141-151.
[21]A.g.e., s. 143, 144, 146.
[22]Zdenka Badovinac, "Contemporaneity as Points of Connection", What Is Contemporary Art?içinde (Sternberg Press, 2010) 152-155.
[25] Carol Yinghua Lu, "Back to Contemporary: One Contemporary Ambition, Many Worlds", What Is Contemporary Art?içinde (Sternberg Press, 2010) 166-183.
[26]A.g.e., s. 169-170, 173.
[28]A.g.e., s. 185, 190-191, 193.
[29]Jan Verwoert, "Standing on the Gates of Hell, My Services Are Found Wanting", What Is Contemporary Art?içinde (Sternberg Press, 2010) 196-216.
[30]A.g.e., s. 197, 199, 200, 204.