British Museum’da 3 Ekim’de Shunga: Sex and Pleasure in Japanese Art başlıklı yeni bir sergi açıldı. 5 Ocak’a dek açık kalacak sergide, 1600 ile 1900 yılları arasında üretilmiş 140 adet baskı, resim ve desen yer alıyor. British Museum’da önceki yıllarda usta sanatçı Utamaro imzalı olanlar da dahil, birtakım shunga baskıları sergilenmişti. Ancak bu seferki, yalnızca shunga üzerine yoğunlaşması; özel ve kamusal koleksiyonları içermesi ve müzenin zengin koleksiyonunun da eklenmiş olması bakımından hem bir ilk, hem de Japonya dışında görülebileceklerin en iyisi (1865 yılında British Museum’a oldukça kıymetli ve zengin bir koleksiyon bağışlanır. Bu koleksiyon uzun yıllar “Secretum” denen bir kategori altında saklı tutulur ve gözlerden uzak kalır.).
Shunga, Japon erotik sanatını tarif eden bir terimdir ve büyük bir kısmı ukiyo-e stilinde yapılmıştır. Tam karşılığı "bahar resmi"dir. Kimilerine göre shunga ile birlikte, gündelik yaşama paralel, fakat çok daha erotik, ideal ve fantastik bir "pornotopya" yaratılmıştır. Shunga, Japonya’da 1722’de resmi olarak yasaklanmış ancak varlığını bugüne dek sürdürmeyi başarmıştır. Bunun başlıca nedeni de, özel sipariş üzerine gözlerden uzak yerlerde üretilen muhteşem ve görece ucuz denebilecek ahşap baskıların ortalıkta dolaşmasına dönemin otoritelerinin göz yumması olur. Tüm engellere rağmen shunga, Japonya’da çok büyük bir endüstriye dönüşür ve on binlerce baskı üretilir. Bunlar arasında dönemin Hokusai, Utamaro ve Moronobu gibi önemli ustalarının baskıları da vardır. Fakat ne ilginçtir ki, shunga’nın tamamen ve etkili bir biçimde yasaklandığı dönem 20. yüzyıl olur – Rus-Japon Savaşı’ndan 1989’a dek: Batı’nın, Japonları cinselliği serbestçe yaşayan bir toplum olarak görmesi istenmez.
Yine bu dönemde tüm toplumsal sınıfların eğitiminde, görev bilinci ile nefis hâkimiyetine vurgu yapan Konfüçyüs etiği öne çıkarılır ve zinayı önlemeye yönelik katı kanunlar uygulanır. Ayrıca son derece yoğun bir cinsiyet ve sınıf eşitsizliği ile birlikte sömürüye dayalı bir seks endüstrisi de peyda olur (“zevk ve sefa bölgeleri” [yūkaku]). Oysa shunga’da öne çıkan değerler her iki bireyin de cinsel doyumunu gözetir cinstendir: Örneğin Katsukawa Shuncho’nun Erotic Illustrations for the Twelve Months serisinden hafızalarda yer eden bir renkli baskısında bir karı-koca, bir guguk kuşunun şakımaları eşliğinde tutkuyla sevişirlerken görülür. Kadınların cinselliği asla yadsınmaz ve erkekler arası cinsel ilişki de belirli toplumsal koşullar içinde normal karşılanır. Öte yandan, bu baskıların yaratıcısı da, izleyicisi de çoğunlukla erkeklerden oluşsa da, kadınların da önemli birer izleyici oldukları açıktır. Kadınlara çeyizleri için shunga hediye edilmesi olağandır ve bazıları, daha ziyade kadınlara yönelik yapılmış gibidir. Ayrıca, “...bu erotik resimlere bakarken o dönemde cinselliğin birtakım sosyal, kültürel ve ahlaki baskıların altında ezilerek değil, keyifle yaşandığını, anlaşıldığını ve kabul gördüğünü hatırlamakta fayda var. Bu resimler yergi amacıyla yapılmıyor, bir nevi alt sınıf pornografisi ya da cinsel hayat rehberi de değiller; kadın-erkek, yaşlı-genç herkese hitap ediyorlar, yayınlanmaları yasal olmasa da her kesimden kişilerce biriktiriliyorlar.”[1]
İlginç olan bir diğer hadise de, shunga’nın Japonya’da yasaklanarak bir tabu haline gelmesiyle, Batı’nın shunga’yı keşfetmesi ve Lautrec, Beardsley, Sargent ve Picasso gibi Avrupalı ve Amerikalı sanatçıların bunları büyük bir hevesle toplamaya başlamasının aynı döneme denk gelmesi. Dolayısıyla sergide küçük bir yer kaplasa da, başta Picasso olmak üzere bu sanatçılardan bazılarının shunga’dan etkilenerek ürettikleri yapıtlar da yer alıyor.
Geçtiğimiz günlerde Orsay Müzesi’nde açılan Masculine / Masculine sergisini[2] de düşünürsek, Avrupa müzelerinde bir erotizm rüzgârı esmeye başladığını söylemek mümkün. [NÖ]
Kaynaklar:
http://www.theartsdesk.com/visual-arts/shunga-sex-and-pleasure-japanese-art-british-museum?page=0,0
http://www.britishmuseum.org/about_us/news_and_press/press_releases/2013/shunga_sex_and_pleasure.aspx