İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in 26 Aralık 2011’de Afyonkarahisar’da yaptığı konuşmada “terörü besleyen arka bahçe” olarak tarif ettiği farklı kesimler 30 Aralık 2011 Cuma günü 19.30’da Taksim tramvay durağında buluşarak Galatasaray Lisesi’ne yürüdü. Şahin’in hedefinde öncelikle “resim yaparak”, “şiir veya günlük makale, fıkra yazarak” terör propagandası yaptığını ileri sürdüğü sanatçılar vardı. Sanatçılardan, kültür kurumlarından ve sivil toplum kuruluşlarından müteşekkil görünen bu arka bahçeyi Bakan, “Domuz etinden Zerdüştlüğe kadar, bilmem hangi ulustan, kardeşlikten, çok özür dilerim eşcinselliğe kadar, her türlü namussuzluğun, ahlaksızlığın, gayriinsani durumun olduğu bir ortam” olarak betimlemişti. Lambdaistanbul’un çağrıcı olduğu yürüyüşe derneğe yakın kesimler kadar sanatçılar, sanat eleştirmenleri ve akademisyenler de katıldı.
Lambdaistanbul’un çağrı metninde, “Türkiye’de barıştan, kardeşlikten, özgürlükten, demokrasiden ve yaşamdan söz eden tüm muhalif kesimlere karşı tehdit içeren” bu konuşmanın “aynı zamanda, çeşitli inançlara, kimliklere ve varoluş şekillerine karşı da nefret söylemi niteliği taşı[dığı]” vurgulanmış; “akıl almaz bir hızla devam eden haksız tutuklamalara, gözaltılara, baskı ve yıldırma politikalarına karşı bir diyeceği olan herkes” Bakan’ın ifadesiyle “arka bahçenin tüm maydanoz, tere ve ayrık otları” yürüyüşe davet edilmişti.[1]
Aşağıda Şahin’in gerçekten de kabul edilemez sözlerinden bir kısmını aktarıyoruz:
“[...] Bir tarafta hukuksuzluk, bir tarafta hukuk çerçevesinde yapılan bir mücadele var ancak terör örgütünün yürüttüğü çalışma sadece dağda, bayırda, şehirde, sokakta, gece arka sokaklarda haince pusu kurarak yaptığı saldırılardan ibaret değil, sadece silahlı terör değil. Bunun bir başka ayağı daha var. Psikolojik terör var, bilimsel terör var. Terörü besleyen arka bahçe var. Bir başka ifadeyle propaganda var, terör propagandası var. [...]
"Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansıtıyor. Şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor. Hızını alamıyor terörle mücadelede görev almış askeri, polisi doğrudan çalışmasına, sanatına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyor. Terörle mücadele edenle bir şekilde mücadele ediliyor, uğraşılıyor. Terörün arkadan dolanarak arka bahçede yürüttüğü faaliyetler ki arka bahçe İstanbul'dur, İzmir'dir, Bursa'dır, Viyana'dır, Almanya'dır, Londra'dır, her neyse, üniversitede kürsüdür, dernektir, sivil toplum kuruluşudur. Çağın gereği ne kadar sivil toplum kuruluşumuz varsa o kadar demokratik bir ülkeyiz oma oraya da sızmak lazım terör açısından, sızılır, sızarsınız, sızmışlardır. Masum dernektir, bakarsınız kültür derneği, bakarsınız eğitim derneği. Şimdi dağdaki ile belki kırsaldakiyle mücadeleniz kolay bana göre, ama bu arka bahçede ayrık otu ile tereler birbirine karışıyor. Hepsi yeşil renkte görünüyor. Birbirine karışıyor, kimisi zehirli, kimisi faydalı. Hangisinin faydalı, hangisinin zehirli olduğunu ancak yeyince anlıyorsunuz. [...]
"O kadar hınç var ki devlete karşı, kendi paçavra ara sözleşmelerinde, devlet olmayan bir organizasyon. Yani Türk devletine düşmanlar, bunu anladık da kendilerinin kurmak istedikleri organizasyonda bile devleti kullanmayacak kadar devlet düşmanlığı var. Ne o zaman peki, devlet nedir, ne yapar? Devlet düzendir, devlet hukuktur, devlet hiyerarşidir, devlet mülkiyettir, devlet namustur, devlet özgürlüktür, eğitimdir, sağlıktır, devlet hayatın ta kendisidir. O halde devlet olmayan organizasyon, kim güçlü ise o anda, onun devleti. Gücü yeten yetene, kim egemense onun devleti. Birbirini yiyen insanların topluluğu. İnsan insanın kurdudur. Kim kimi yiyebilirse, kimin ağzı, dişleri kuvvetliyse, devlet o. Ve bunun peşine takılan sempatizanlar. Bir gün o gerçeği yaşasalar, bir gün değil bir saat, 10 dakika yaşasalar biliyorum ne yapacaklar ama kurtuluşu yok, şakası yok çünkü gidenlerden kurtulanların ifadeleri her şeyi ortaya koyuyor. Ben söylüyordum, şimdi itirafçılar söylüyor. Domuz etinden Zerdüştlüğe kadar, bilmem hangi ulustan, kardeşlikten, çok özür dilerim eşcinselliğe kadar, her türlü namussuzluğun, ahlaksızlığın, gayriinsani durumun olduğu bir ortam. Girişi var, çıkışı yok. Girişi korku, çıkışı ölüm.”[2] [SY]
[1] Çağrı metninin tümüne Lambdaistanbul’un web sitesinden ulaşılabilir: http://www.lambdaistanbul.org/s/etkinlik/arka-bahcenin-tum-otlarina-cagrimizdir/
[2] “İçişleri Bakanı’ndan yeni terör tarifleri”, Radikal, 26 Aralık 2011. http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1073629&Date=26.12.2011&CategoryID=78