Aimé Césaire ve Sürrealizm

Siyasal olmaktan ziyade öncelikle şiirsel bir akım olan Négritude’ün, dostu Léopold Sédar Senghor’la birlikte kurucularından olan Aimé Césaire, André Breton’la 1941 yılında tanışır. Fransa’da Vichy rejimi tarafından “tehlikeli anarşist” olarak damgalanan Breton, aralarında Claude Lévi-Strauss, Victor Serge, Anna Seghers ve Wifredo Lam gibi bilim insanlarının, devrimcilerin, yazar ve sanatçıların bulunduğu yüzlerce mülteciyle yüklü bir gemiyle New York’a doğru yol alır. Martinik Adası’nın –Césaire’in daha sonra 56 yıl belediye başkanlığını yapacağı– Fort-de-France şehrindeki molada Breton gözaltına alınıp birkaç gün sonra kefaletle serbest bırakılır. Sürrealizmin kurucusu burada üç aylık bir dergi olan ve Fransız sömürgeciliğinin kültürel hâkimiyetine karşı bir tepki olarak 1941 ile 1945 arasında Césaire ve dostları tarafından yayınlanan Tropiques dergisinin ilk sayısına rastlar. Dergiyle ilk karşılaşmasını şöyle anlatır:

Gözlerime inanamadım: burada söylenenler, söylenmesi gerekendi, üstelik yalnızca bunları en iyi biçimde değil, olabilecek en yüce biçimde ifade ediyordu! […] Bizler, diyordu Césaire, gölgeye hayır diyenlerdeniz. […] Onun gösterdiği ve dostlarının tanımaya yardımcı olduğu topraklar, aynı zamanda benim topraklarımdı.

Breton, hemen ertesi gün Aimé Césaire’le yüz yüze tanışır. Césaire’e göre Breton, kendisinin ve dostlarının tereddütlerini aşmalarını sağlayan cüretkârlığı katmıştır onlara. Césaire kısa zaman sonra sürrealistlerle yakın bağlar kursa da hareketin üyesi olmaz: “Martinikli olduğumu asla unutmadım […] Bir Fransız sürrealisti olmak istemedim. Sürrealizmi kendi benliğimin ve davamın hizmetine koşmak istedim,” der bir söyleşisinde.

Kimi araştırmacılara göre, Aimé Césaire’in Breton’dan etkilendiği kadar Breton da Césaire’in etkisi altında kalmıştır. Özellikle Breton’un “konulu şiire” ve şiirde biçimselliğe yönelişinde Césaire’in belirleyici olduğu ileri sürülür.[1] New York’a geçtikten sonra 1943’te “Büyük Bir Siyah Şair” başlıklı denemesini yazacaktır Breton. Bu metinden aşağıda aktarılan parçada da görülebileceği gibi André Breton’un Césaire’in Siyahlığı üzerinde ısrarla duruşu dikkat çekmeyecek gibi değil. Nitekim bu durum Frantz Fanon’un da dikkatini çekmiş. Siyah Deri Beyaz Maskeler kitabında Breton’un Césaire’in Fransızcasını övmesi için (“Fransız diliyle hiçbir beyazın beceremeyeceği gibi oynayabilen bir Siyah”) bir neden bulunmadığını belirterek şöyle der: “Duygusal bir aşırı tepki vermekle suçlamasın kimse bizi. […] Sayın Breton haklı olsa bile buradaki paradoksun, özellikle altı çizilmesi gereken şeyin ne olduğunu anlamıyorum. Nihayetinde Sayın Aimé Césaire Martinikli ve üniversite mezunu.”

Aşağıda Aimé Césaire’in sürrealist şair Benjamin Péret ve André Breton’la farklı vesilelerle birbirlerine yaptıkları göndermeler aktarılıyor. Kaynak: Benjamin Peret’nin Dostları Derneği sitesi: www.benjamin-peret.org [UA]

 

Pierre Matisse’in evinde sürrealist grup üyeleri, New York, 1945: André Breton, Esteban Frances, Suzanne Césaire, Jackie Matisse, Denis de Rougemont, Elisa Breton, Sonia Sekula, Madame Nicolas Calas, Yves Tanguy, Nicolas Calas, Marcel Duchamp, Patricia M., Matta, Teeny Matisse, Aimé Césaire.

 

 

“Sürrealizm kendi içine inme iradesiydi. Esasında otantiklik ve samimiyetti”. (Aimé Césaire)

 

Benjamin Péret, Aimé Césaire ve Sürrealizm:

Benjamin Péret, Memlekete Dönüş Defteri’nin[2] İspanyolca baskısına yazdığı önsözde Aimé Césaire’i şöyle selamlıyordu:

Büyük bir şairi, Fransız dilinde son yirmi yılda ortaya çıkan tek büyük şairi burada selamlamaktan onur duyuyorum. İlk defa tropikal bir ses dilimizde yankılanıyor, vasat bir iç mekândaki zevksiz bir süslemeden öteye geçmeyecek bir egzotik şiire tuz biber katmak için değil, çürümüş orkide gövdelerinden ve leşleri silip süpüren elektrikli kelebeklerden fışkıran otantik bir şiiri parlatmak için yankılanıyor; o şiir ki çiçeklerin yusufçukları yuttuğu gibi insanları ve makinelerini yutan, hâkimiyeti elinden bırakmayan sadist bir doğanın vahşi çığlığıdır. Aimé Césaire kimseye borçlu değildir: Dili kendisine ait olmaktan ziyade cıvalı bir gökyüzüne çizgiler çizen sinek kuşlarının göz kamaştırıcı dilidir. Martinik'in tropikal tabiatının bir yorumcusundan ziyade onun bir parçasıdır; hem yargıcı hem de tarafıdır bu doğanın. Şiirinde büyük ekmek ağaçlarının sınırsız hareketini ve Vudu davullarının efsunlu vurgusunu buluruz. Şiirle yüklü kara büyü, tüm sihrin dönüşüme uğradığı ve tüm şiirlerin ilelebet öldüğü köleci dinlerin isyanının karşısına dikilir.

Herhangi bir Kutup Yıldızına, hiçbir bir entelektüel Güney Haçına aldırmadan, yegâne rehber olarak kör arzusunu kuşanarak, halatlarını kesip denize açılan ilk büyük siyah şairi burada selamlamaktan onur duyuyorum.

 

Aimé Césaire’in Benjamin Péret’ye ithaf ettiği şiiri:

  

Tamtam

Benjamin Péret’ye

 

İçinden toprağın kanı akan nehrin

çatlak güneşin kanının

  yüz güneş çivisinin kanının

  ateş böceklerinin intiharının kanının

  kül kanının, tuz kanının

  aşk kanlarının da kanının

  ateş kuşunun alevlerle sarmalanmış kanının

içinden yükselin balıkçıllar ve şahinler

  yükselin ve yakın.[3]



Aimé Césaire, André Breton’la karşılaşmasından söz ediyor:


Daha en baştan en hakikisinden bir karşılaşmaydı, son derece dostaneydi. Beni büyüleyen bir adam, hakiki bir şairdi. Şaşılası bir şiir duygusuna sahipti. En ufak harekette, meyvede, çiçekte, herhangi bir hikâyede şiiri sezinlerdi. Dostum Senghor şöyle derdi: Onun bir Kelt olduğu belli, harikulade olanı kavrayacak zevke ve duyguya sahip. Bu muhteşemdi ve beni çok aydınlattı. Breton’un arayışını, olağanüstülük arayışını kavradım fakat bu da özgürlük arayışından ayrı değildi.

 

Aimé Césaire Üzerine, André Breton:

Böylece, zihnin genel feragatine tanık olduğumuzu düşündüğümüz, ölümün zaferini mükemmelleştirmek niyeti dışında sanki hiçbir şeyin yaratılmadığı, sanatın eski verilerde donup kalma tehdidini gösterdiği bir çağa tek başına meydan okuyarak, canlandırıcı, yeniden güven verebilecek ilk yeni soluk bir Siyah’tan geliyor. Üstelik, Fransız diliyle, hiçbir bir beyazın beceremeyeceği gibi oynayabilen bir Siyah. Ve bugün keşfedilmemiş olanda bize rehberlik eden, kıvılcımlar üzerinde ilerlememizi sağlayan temasları, sanki bir oyun oynarmışcasına yavaş yavaş kuran bir Siyah. Hem sadece bir Siyah değil, insanlığın ta kendisi; onun tüm sorgulamalarını, kaygılarını, umutlarını, coşkularını dile getiren ve kendini bana giderek haysiyetin ilkörneği olarak kabul ettiren bir Siyah.[4]

 

 

 



[1] Jean-Claude Blachere, “Breton, ascendant Césaire”, http://melusine-surrealisme.fr/site/astu/Blachere.htm#_ftnref4

[2] Aimé Césaire, Retorno al pais natal, çev. Lydia Cabrera, önsöz: Benjamin Peret, Resim: Wifredo Lam, Havana: Molina, 1943.

[3] Les Armes miraculeuses, Gallimard, 1946.

[4] André Breton, Un grand poète noir, dans Martinique, charmeuse de serpents [“Büyük Bir Siyah Şair”, Martinik, Yılan Büyüleyicisi]

 

sürrealizm