Herhangi [whatever], saf tekilliğin figürüdür. Herhangi-tekilliğin kimliği yoktur, ne bir kavram uyarınca belirli, ne de basitçe belirsizdir; daha ziyade, bir idea ile, yani olanaklarının yekûnu ile kurduğu ilişki aracılığıyla belirlidir. Bu ilişki aracılığıyla tekillik, Kant’ın dediği gibi, olanaklar yekûnunu sınırlar[2] ve böylece tümüyle belirlenmişliğini [omnimoda determinatio], belirli bir kavrama ya da fiili niteliğe (kırmızı, İtalyan, Komünist olmak gibi) dahil oluşuyla değil, tam da bu sınırlama eylemi aracılığıyla edinir. Böylece tekillik bir bütüne aittir, ancak bu aidiyet gerçek bir koşulca temsil edilemez: Burada aidiyet, öylelik [being-such], yalnızca boş ve belirsiz bir yekûnla ilişkidir.
Kantçı terimlerle, bu sınırlamada söz konusu olanın, dışarıdan muaf bir limit (Schranke) değil, bir eşik (Grenze) olduğu anlamına gelir – yani boş kalması gereken bir dışsal uzamla temas noktasıdır.
Herhangi, tekilliğe sadece bir boşluk, sadece bir eşik ilave eder: Herhangi, bir tekillik artı boş bir uzamdır –sonlu olan, fakat yine de bir kavram uyarınca belirlenemez olan bir tekillik. Fakat bir tekillik artı boş uzam, ancak saf bir dışsallık [exteriority], saf bir ifşa[3] [exposure] olabilir. Herhangi, bu anlamda, bir dış-ara olayıdır [event].[1] Kök-aşkınsal [architranscendental] quodlibet’in düşündürdüğü, bu yüzden, düşünülmesi en zor olandır: saf bir dışarılığın kesinlikle şey-olmayan deneyimi.
Bu noktada önemli olan “dış-ara” kavramının birçok Avrupa dilinde “kapıda” anlamına gelen bir kelimede ifade bulmasıdır (Latince fores kelimesi evin kapısı, Yunanca thyrathen kelimesi düz anlamıyla “eşikte” anlamlarına gelir). Dış-ara, belirli bir uzamın ötesinde yer alan bir başka uzam değil; daha çok bir geçiş, ona erişim sağlayan bir dışarılıktır – kısaca, onun yüzü, onun eidos’udur.
Eşik, bu anlamda, sınırla kıyaslandığında farklı bir şey değil; bizzat sınırın deneyimlenmesi, bir dışarının içinde-olma deneyimidir. Bu ek-stasis[4] tekilliğin insanlığın boş ellerinden aldığı armağandır.
Bu metin Agamben’in Gelmekte Olan Cemaat kitabının (La comunità che viene, Bollati Boringhieri, 2001) Micheal Hardt tarafından İngilizce’ye yapılan çevirisinden tercüme edilmiştir. Katkılarından dolayı Sibel Yardımcı’ya teşekkürler.
[1] Dış-ara terimine Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nde 'dışarı'nın karşılığı olarak yer verilmektedir. Metinde dışarı yerine dış-ara teriminin kullanılma nedeni hem dışarısı, hem de eşik durumuna vurgu yapmasındandır.
[2]Burada, İngilizce çeviride “border/bordering”, Fransızca çeviride ise “confiner avec/confinement” kelimeleri kullanılmış. Her iki kelimenin de, “sınırlamak” kadar, “sınırında olmak, komşu olmak” anlamı var.
[3] “Exposure” kelimesindeki ex- öneki “dışarıya” anlamı verir, dolayısıyla “dışarıya açık olma” anlamı da hatırda tutulmalı.
[4] Kendinden geçme, esrime, vecde gelme anlamına gelir. Ek- öneki yine “dışarıya” anlamını verir, yani bir tür “kendi dışına çıkma” olarak da okunabilir.