Yeryüzü Yakılıp Yıkılırken

 

Toplumsal ve çevresel yıkımın yoğunlaştıkça yoğunlaştığı şu sıralarda, her düzeyde internet kompleksinin gölgesinde kalan gündelik hayatın belli bir onarılamazlık ve zehirlenmişlik eşiğini çoktan geçtiğinin gittikçe daha çok farkına varılıyor. Gittikçe artan sayıda insan biliyor ya da seziyor bunu; zararlı sonuçlarını sessiz sedasız sineye çekenler onlar çünkü. Halkın kullandığı dijital araç ve hizmetler her yerde ulusaşırı şirketlerin, istihbarat teşkilatlarının, suç kartellerinin ve sosyopat milyarder seçkinlerin iktidarına tabi. Bütün dünya ahalisine dayatılan internet kompleksi, bu ahalinin çoğu için iptila, yalnızlık, boş umutlar, zulüm, psikoz, borçluluk, ziyan edilmiş hayatlar, aşınmış bellekler ve toplumsal çözülme yaratan amansız bir makinedir. İnternetin zararları ve toplumkırıcı (sociocidal) etkileri yanında o ağızlara sakız edilen faydalarının esamisi bile okunmaz, hepsi tali kalır.

İnternet kompleksi, 7/24 kapitalizmin o hesaba gelmez devasa erişim alanından ve küresel ölçekte biriktirme, kaynak çıkarma, dolaşıma sokma, üretme, taşıma ve inşa etme çılgınlığından ayrılamaz hale gelmiştir. Çevrimiçi işlemlerin neredeyse bütün özellikleri, yaşanabilir ve adil bir dünya kurma imkânına düşman davranışları tetiklemektedir. Dijital ağların yapay olarak imal edilmiş iştahlarla daha da körüklenen hızı ve heryerdeliği, elde etme, sahip olma, göz koyma, haset etme ve kıskanmanın tartışılmaz önceliğini en üst düzeye çıkarır; bütün bunlar da dünyayı, yenilenme veya toparlanma imkânı bulamadan durmaksızın işleyen, kendi ısısından ve atıklarından boğulma raddesine gelmiş dünyayı daha da çürütür. Tekno-modernistlerin dev bir yenilik, icat ve maddi ilerleme şantiyesi olarak gezegen rüyası, kendine hâlâ savunucular, mazur-bulucular bulabiliyor. Mebzul miktardaki “yenilenebilir” enerji proje ve endüstrilerinin çoğu da işlerin mutat şekilde yürümesini, o mahvedici tüketim, rekabet ve artan eşitsizlik örüntülerinin muhafaza edilebilmesini sağlayacak şekilde tasarlanıyor. Yeşil Yeni Sözleşme (Green New Deal) gibi piyasa güdümlü tasarılar abes denecek ölçüde işe yaramaz, çünkü 7/24 kapitalizmin körüklediği manasız ekonomik faaliyetlerin genişlemesine, gereksiz elektrik enerjisi kullanımlarına veya küresel kaynak çıkarma (madencilik vs.) sanayilerine son vermek için şalter indirmek gibi bir dertleri yok.

[…]

İnternet kompleksi dur durak bilmeden kendisinin ne denli vazgeçilmez olduğunu ve kendi protokollerinde asimile edilemeyen hangi hayat parçaları kaldıysa onların da önemsiz olduğunu beyan ederek işler. Her yerde bulunması ve neredeyse bütün kişisel ve kurumsal faaliyet alanlarına yerleşmiş olması, onun geçici veya kapitalizm-sonrasında marjinalleşebilecek bir şey olarak görülmesini akla hayale sığmaz bir şey haline getirir. Ama sersemletici çevrimiçi rutinleri, pasif bir biçimde, yaşamakla eşanlamlı kabul eden bu izlenim kolektif bir hayal gücü başarısızlığının göstergesidir. Bunun akla hayale sığmaz görülmesinin tek nedeni, arzularımızın ve başka insan ve türlerle kurduğumuz bağların yaralanmış ve acze düşürülmüş olmasıdır.

[…]

Bu imkânsızlığı en yüksek sesle beyan eden sesler, mevcut halin devam ettirilmesinden faydalananların, kapitalist bir dünyanın kesintisiz işlemesi sayesinde yükünü tutmuş olanların sesleridir. İnternet kompleksinin nüfuzundan ve genişlemesinden mesleki, mali veya narsisistik bir menfaati olan herkes bu koroya dahildir. Mali ve ekonomik hayatın bütün veçhelerinin bağlı olduğu bir şeyden nasıl olur da, diye soracaklardır kulaklarına inanamıyormuş edasıyla, vazgeçebiliriz? Bu soru aslında şöyle tercüme edilebilir: Yeryüzündeki hayatı çökmenin eşiğine getiren tekno-tüketimci kültür ve ekonominin temel unsurlarından nasıl olur da vazgeçebiliriz? İnternetin hâkim olmadığı bir dünya kurmak demek, diyeceklerdir, her şeyi değiştirmek demek olacaktır. Ha şunu bileydiniz!

Yaşamını sürdürebilecek bir gezegene gidecek bir yol açma süreci, çoğu kişinin zannettiğinden veya açıkça kabul edebileceğinden çok daha acı verici olacaktır. Önümüzdeki yıllarda hakkaniyetli bir toplum mücadelesinin canalıcı önemdeki katmanlarından biri, piyasa ile paranın hayatlarımız üzerindeki hâkimiyetini bütün bütüne kaldıran toplumsal ve kişisel düzenlemeler yaratmaktır. Bu da dijital yalıtılmışlığımızı reddetmek, zamanın yaşanan zaman olarak iadesini talep etmek, kolektif ihtiyaçları yeniden keşfetmek ve çevrimiçi olarak yayılan zulüm ve nefretler de dahil, düzeyi gittikçe yükselen barbarlığa direnmek demektir.

[…]

Gelgelelim, bir tür eko-sosyalizme veya büyüme-içermeyen bir kapitalizm-sonrasına geçmenin aciliyetini kavramış olanlar arasında bile çok kişi, yaşanabilir bir gezegen ve daha eşitlikçi toplumsal düzenlemeler için harcanacak gayretlerin yanı başında, internetin ve onun halihazırdaki uygulama ve hizmetlerinin de bir şekilde varlıklarını sürdürüp işlemeye devam edeceğini varsayıyor düşüncesizce. İnternetin, sanki Western Union gibi, radyo ve TV istasyonları gibi yirminci yüzyıl ortası telekomünikasyon araçlarından biriymişçesinei kolayca “el değiştirebileceği” ve dönüştürülmüş bir siyasi ve ekonomik ortamda farklı şekillerde kullanılabileceği minvalinde anakronik bir yanlış anlama söz konusu. Ama internetin küresel kapitalizmin felaket üstüne felaket doğuran işleyiş tarzlarından bağımsız olarak iş görebileceği fikri, içinde bulunduğumuz uğrağın insanı aptallaştıran hezeyanlarından biridir. Bunlar yapısal olarak iç içe geçmiştir ve kapitalizm dağıldığında günümüzün şebeke haline gelmiş teknolojileri tarafından biçimlenen piyasa güdümlü dünya da sona ermiş olacaktır. Bütün toplumlarda daima olduğu gibi kapitalizm-sonrası dünyada da iletişim araçları olacaktır şüphesiz, ama bunların bugün içine dolandığımız finansallaştırılmış ve militarize edilmiş şebekelere pek benzer bir yanı olmayacaktır.

 

Jonathan Crary, Yeryüzü Yakılıp Yıkılırken: Dijital Çağdan Kapitalizm-Sonrası Dünyaya, çev. Tuncay Birkan (Metis, 2023) s. 11-15 arasından seçilmiş pasajlar.