/ Tezler / “Yaşam Dünyası” Bağlamında Geleneksel Konut Yerleşmelerinin Sürdürülebilirliği ve Kastamonu Örneği

Kastamonu Cumhuriyet Meydanı ve çevreleyen yerleşme dokusu, 1933. (Kent Tarihi Müzesi Arşivi)

 

Mimari çevreler, fiziksel bir olgu olmasının yanı sıra hafızayı günümüze taşıyan değerler bütünü olarak insan varlığının izlerini yansıtmaktadır. Bu çevreler, zamana yayılan bir süreç içerisinde, tarihi ve toplumsal etkenlere de dayalı olan bireysel deneyimlerle oluşturulmaktadır. Yerin kullanımındaki öncelikler, her çevreye farklı anlamlar yüklemekte ve onu farklı kimliğe büründürmektedir. İnsan ise özgün kimliğini yansıttığı kendi yaşam çevresini bir varlık izi olarak sürdürmek istemektedir.

Dünyada yaşam akışının 18. ve 19. yüzyıla kadar durağan seyretmesi, büyük kırılmaların yaşanmaması, sürdürülebilirliği kendiliğinden mümkün kılmıştır. Ancak Endüstri Devrimi’yle başlayıp küreselleşme ile devam eden hızlı değişim süreci, kent dokularını da etkilemiş, geçmişin izlerini yansıtan gündelik yaşam çevreleri yok olmaya, aynılaşma görüntüleri ortaya çıkmaya başlamıştır.

Kalabalık ancak karşılıklı iletişimin az olduğu modern yaşam anlayışı, insanlar üzerinde ruhsal ve duygusal olumsuz etkiler yaratmakta, yabancılaşmaya neden olabilmektedir. Geçirilen bu değişim süreci, yaşantı çeşitliliğinin yarattığı katmanlaşmış karakteristik yerleşme dokusunu yok olma aşamasına getirmektedir.

Geçmişle bağların kopması kaygısı, insanlığı sürdürülebilirlik arayışlarına yöneltmiştir. Bu arayış kapsamında yapılan çalışmalar uzun yıllar boyunca geçmişin izlerini taşıyan yapıların fiziksel anlamda korunmasına yönelik olmuş, sürdürülebilirlik yapı-yaşantı bütünlüğü çerçevesinde irdelenmemiştir. Mutlak değişime izin veren ya da mutlak korumayı zorunlu kılan uygulamalar, gündelik yaşam çevrelerinin yok olmasına izin vererek veya yerleşmelerin/yapıların müze haline getirilmesine yol açarak geleneksel dokunun sürdürülebilirliğini engellemektedir. Bu nedenle de yaşantılar değişip dönüştükçe, geleneksel çevreler yitirilmeye başlamıştır.

 

Kale ve Nasrullah Camisi arasındaki geleneksel konut yerleşmesi. (Metin Boyacıoğlu koleksiyonu).

 

Bu çalışma, kentsel yerleşmelerin değişim sürecinin nasıl yönetilebileceğini, modernleşme ve küreselleşme olgularının yıkıcı etkilerinin bertaraf edilerek çevrelerin sürdürülebilirliğinin nasıl sağlanabileceğini araştırma ve tartışma amaçlıdır. Modern yaşamın gerektirdiği değişimleri içerecek şekilde geçmiş ile gelecek arasındaki sürekliliği sağlayacak, gündelik yaşantılardaki tekdüzeliğe ve yabancılaşmaya karşı tavırların geliştirilmesine yardımcı olacak alternatifler, bunların yöntemlerinin ne olabileceği ve meselenin hangi boyutları ile ele alınması gerektiği irdelenmektedir.

Çalışmanın ilgi alanı, gündelik yaşam ve onun değişen dinamikleri bağlamında konut yerleşmeleridir. Kastamonu özelinde yapılan araştırmada, günümüze kadar yaşantısını sürdürmüş olan ve hala sürdürülebilecek olan, yere ait özellikler, yaşam-mekan birlikteliği ile ele alınmıştır.

[…]

Çalışmada Kastamonu’nun modernleşme döneminin izlerini taşıyan Cumhuriyet Meydanı’nı çevreleyen konut dokusu ele alınmıştır. Meydan, kentin iki tarihi merkezinden biri olması ve barındırdığı idari yapıları ile kentli için anlam ve önem taşıyan, doku içinde kolayca hatırlanabilen bir alandır. Bu özellikleri nedeniyle geleneksel “çıpa eleman” olarak tanımlanan bu referans alanı, onu çevreleyen geleneksel konut yerleşme dokusu ile ön plana çıkmakta, görünürlüğünü korumaktadır.

Yaşantı çeşitliliği ile oluşmuş ve bir standardı olmayan yerleşmede, özgün dokunun ortaya çıkarılabilmesi için her sokakta ayrı çalışma yapılması gerekmektedir. Değişim süreci ve sürdürülebilirlik, doktora tezi kapsamında Cumhuriyet Meydanı çevresinde bulunan dört sokak üzerinde araştırılmış, kent dokusuna karakterini kazandıran yaşantı izleri bu sokaklar için ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

  


Cumhuriyet Meydanı açılmadan önceki konut dokusu, 1933. (Sakine Eruz koleksiyonu).

[…]

“Yaşam dünyaları”na yönelerek yapılan bu araştırma, hafızayı canlandırırken aynı zamanda bugünün ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak yaşam akışını aksatmadan fiziksel doku bütünlüğünün sürdürülmesini amaçlamaktadır. Önerilen yöntemle bunun için temel çerçeve oluşturulmakta, sokaklarda yapılacak analizler için sorgulama elemanları belirlenmektedir. Yerleşme dokusunun iki farklı bakış açısıyla ve yaşam-mekan birlikteliği çerçevesinde irdelendiği bu analiz yöntemi, değişime izin verecek esneklikte, uzmanların ve kullanıcıların katılımıyla biçim, ölçü, malzeme gibi fiziksel sürdürülebilirliğin detaylarını belirleyecek olan, ileride hazırlanması muhtemel dinamik çerçeveli bir “tasarım rehberi” için ön adım olmaktadır.

 

Yazar: Nurderen Özbek

Danışman: Prof. Dr. Belkıs Uluoğlu

Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Mimari Tasarım Programı

Türü: Doktora

Yılı: 2018

 

Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı. Görseller tezden alındı. Tamamını okumak için bkz. tez.yok.gov.tr Tez no: 503328.
 

tez tanıtımı