Beden ve mekân arasındaki ilişki son dönem mimarlık tartışmalarının temel meselelerinden biri haline gelmiştir. Bedenin mekânı, mekânın ise bedeni nasıl etkilediği ve bu etkileşimin mimarlık üretimine koyduğu katkı, pek çok tasarımcının genel tasarım sorusu olarak kendini göstermektedir. Beden ve mekânın birbirinden ayrı yapılar olarak düşünülememesi ve ikisinin sürekli bir etkileşim halinde bulunması çalışmanın genel kabulüdür. Bu kabul pek çok kuramcının düşünceleriyle desteklenmekte olup, ikisi arasındaki ilişki bir akış olarak ele alınmaktadır. Bu çalışma, bu akışın incelemesini 'performans' olgusu üzerinden yapmaya çalışmaktadır. Bu seçimin temel sebebini, performans kavramının hem bir düşünce pratiği olarak son dönem sanat ve mimarlık üretimlerine öncülük etmesi, hem de çağdaş sanat ve mimarlık disiplinlerinde beden ve mekânın olanaklarının araştırıldığı somut çalışmalara karşılık gelmesi oluşturmaktadır. Beden ve mekânı kavramsal olarak irdelemek, beden ve mekânın birbirleriyle ilişki kurma biçimlerini görünür kılmak ve ikisi arasında oluşan tansiyonu performans odağında incelemek çalışmanın ana omurgasını oluşturmaktadır.
Çalışma bağlamında mekân; performans olgusunu da besleyecek şekilde, deneyim ve edimsellik odağından, bedenle ilişkide olan ve deneyimle birlikte kurulan bir yapı olarak düşünülmektedir. Bedenin ele alınışı ise; bulunduğu yerle bağlamsal ilişkisini kaybetmemiş, fiziksel ve zihinsel bütünlük perspektifinden yapılmaktadır. Çalışma, 'performans' kavramına beden ve mekân açısından yaklaşımlar geliştirmiş sanat ve mimarlık ürünlerinin karşılaştırmalı bir okumasıyla derinleştirilmiştir.
Richard Serra, The Matter of Time (Zaman Meselesi), 2005
Beden kendisine dayatılan mekânsal düzeni bozarak kendi anını yaratmak, mekân da bedeni kendine uygun olarak hareketlendirmek ve algısını yönetmek ister. Her iki bileşen de birbirinden beklenen davranma biçimini ihlal edip, bir diğerini bozma eğilimindedir. Çalışma kapsamında bu durum 'manipülasyon gerilimi' olarak adlandırılmaktadır. Bir anlamda bedenin mekâna, mekânın da bedene doğru genişlediği varsayılmakta; beden ve mekânın kendi yöntemleriyle bu diyalog içinde konumlandıkları savunulmaktadır. Beden, algılayan, hareket eden, olay yaratan olarak mekânı manipüle etmeye çalışırken, mekân da algıya yönelerek, devinerek ve programıyla bir senaryo yaratarak bedeni manipüle etmeye çalışmaktadır. Söz konusu manipülasyon yöntemleri aracılığıyla beden ve mekân arasında mevcut olan gerilim bir dengeye gelir. Bu denge, aralarındaki gerilimden doğan ve kendi içinde dinamizme sahip bir dengedir. Çalışma boyunca beden ve mekân arasındaki tandansa dayalı olan bu denge durumu 'tansiyon' olarak ele alınmaktadır. Tansiyon; beden, imgelem ve çevre arasındaki tüm potansiyel alışverişlerin zeminidir. Herhangi bir bedensel, mekânsal performans bu tansiyonun niteliğinin kullanılması sonucunda açığa çıkmaktadır. Bu nedenle performans gösteren bedenler ve mekânlar, beden mekân ilişkisinin okunduğu örneklem alanı olarak kullanılmıştır.
Beden ve mekân içinde bulundukları duruma göre manipülasyon yöntemlerinden bir veya bir kaçını öne çıkararak, aralarındaki tansiyonun niteliğini belirlemekte ve bir takım beden, mekân performanslarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Başka bir deyişle performanslar, beden ve mekân arasında üremiş olan tansiyondan çerçeveler sunmaktadır. Beden ve mekânın birbirine göre pozisyon almasının ardından, 'an'da oluşan denge durumunun genişletilerek bir davranma biçimi örgütlemesi performansı ortaya çıkarır. Beden ve mekân arasındaki örüntüyü bu 'genişletilmiş an' içinde anlamaya çalışmak, çağdaş sanat ve mimarlığı birbirine yaklaştırmış ve her iki alanın farklı kavramsal perspektiflerden değerlendirilmesini sağlamıştır. Manipülasyon yöntemlerini kendi biçimleriyle yorumlayan çağdaş sanat ve mimarlık örneklerinin analizi, iki disiplinin de güncel düşünme biçimi olan 'performans'ı yorumlarken, beden ve mekân arasındaki güçlü diyaloğa yaslandığını göstermektedir. Beden odaklı çağdaş sanat üretimleriyle, mekân odaklı mimarlık üretimleri, diğer özneden bağımsız olarak tasarlanmamakta ve iki özne arasındaki tansiyondan beslenmektedir. Beden ve mekân arasındaki geçişli, muğlak, gerilimli alan son dönem mimarlık yaklaşımlarının yönlendiricisi konumundadır.[1]
Yazar: Damla Duru
Danışman: Doç. Dr. Fatma Erkök; Doç. Dr. Pelin Dursun
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Mimari Tasarım Bilim Dalı
Türü: Yüksek Lisans
Yılı: 2015
[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden alınmıştır.