Kuzguncuk Bostanı, 2016
Son yıllarda dünyanın çeşitli kentlerinde olduğu gibi Türkiye'nin çeşitli kentlerinde de literatürde "kendin yap kentleşme" olarak adlandırılan farklı bir kentsel pratik/ muhalefet/ yaratıcılık/ direniş/ dönüştürme/ ihlal yaklaşımı ilgi çekici olmaya başlamıştır. Çoğunlukla birbirinden farklı ve bağımsız çeşitli kişi ve grupların kentsel mekânlara izinsiz, resmi olmayan müdahalelerini içeren bu eylemler ve pratikler, kentsel mekânları kimi zaman geçici ve anlık olarak dönüştürmeyi hedeflemekte, kimi zaman uzun erimli bir dönüşümün yolunu kentsel mekânı belirlenmiş, tanımlanmış, planlanmış işlevinin dışında farklı kullanım biçimlerine açarak ve farklı anlamlandırmaları mümkün kılarak gerçekleştirmektedir. Tabandan gevşek bir biçimde organize olan bu "kendin yap" kentleşme pratikleri taktikler ve yaratıcı eylemler yoluyla aktivizm, kentsel tasarım ve planlama arasındaki ayrımları silikleştirmekte, kent mekânı üzerinde hak iddia etmekte ve kenti farklı kullanımlar yoluyla dönüştürmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda, sokak sanatından, grafitiye, işgal evlerinden, alternatif toplu ulaşım gruplarına, kent bahçeciliğinden, reklam tabelalarını bir gecede değiştirmekten yaratıcı kent mobilyaları inşa etmeye mekânlara oyuncu bir biçimde geçici müdahalelerde bulunan topluluklara kadar geniş bir yelpazede değerlendirilebilecek olan bu hareketler yeni bir kentsel ve toplumsal muhalefetin habercisi olabilir. Bu araştırmanın konusu İstanbul'da "kendin yap" kentleşme bağlamında yeni kent bostanlarının araştırılması, bu bostanların ortaya çıkış koşullarının, özelliklerinin, bostan katılımcılarının motivasyonlarının, amaçlarının, duygu ve düşüncelerinin anlaşılması ve yeni kent bostanlarının kent hakkı, kentsel katılımcılık ve mekân siyaseti bağlamında analiz edilerek değerlendirilmesidir. Bu tez araştırmasının kapsamını İstanbul'da "kendin yap" olarak tanımlanacak kent bostanları oluşturmaktadır. İstanbul'un Beyoğlu ilçesindeki Cihangir Roma Bostanı ve Beşiktaş ilçesinde bulunan Boğaziçi Üniversitesi yerleşkesinin içerisindeki Tarla Taban tezin kapsamında incelenmiş iki "kendin yap" kent bostanıdır. Ayakta kalan son tarihi "bostanlar"ın aksine, kullanım değeri ile örgütlenmiş olan bu bostanlar yalnızca bahçeciler tarafından yürütülmekte ve hasat beslenmeden çok simgesel değeri için yapılmaktadır. Bu makalenin dayandığı ampirik araştırmayagöre, İstanbul'da genelde kentsel kamusal alanın, özelde ise kamusal yeşil alanların son yıllardaki tahribinin, kolektif dayanışma ve bilgi paylaşım alanları olduğu kadar ekolojik kaygıların dillendirildiği ve görünür kılındığı alanlar olan kendin yap bahçeleri vücuda getirdiğini göstermektedir. Bu makale, söz konusu kentsel bahçelerin, otoriter neoliberal kentsel politikalara karşı kamusal alan talep eden yeni bir kentsel muhalefetin tahayyül edilmesine nasıl katkıda bulunduğunu keşfetmektedir. Gündelik hayat pratiklerinin direnişçi, dönüştürücü ve yeniden kurucu potansiyeli yoluyla mekânı anlamaya yönelen bir kuramsal çerçeve içerisinden hareketle İstanbul'da "kendin yap" kentleşme içerisinde değerlendirilebilecek pratiklerden "yeni kent bostanları" vaka çalışması olarak incelenmiş, katılımcı gözlem ve derinlemesine mülakat yoluyla katılımcıların kentsel mekânları nasıl temellük ettikleri, sahiplendikleri ve dönüştürdükleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma, İstanbul'daki kent bostanlarını dünyada "kendin yap" kentleşme literatürü içerisinden karşılaştırmalı olarak değerlendirmiş, yeni kent bostanlarının dünyadaki farklı örneklerle benzerliklerini, farklılıklarını ve kendi özgül ortaya çıkış ve varoluş koşullarını bostan katılımcıların öznel motivasyonlarını ve algılarını da dikkate alarak araştırmıştır. Ayrıca bu çalışma, İstanbul'daki bu yeni kentsel pratikleri kentsel katılım ve kent hakkı bağlamında inceleyerek, bu pratiklerin mekân siyaseti bağlamında analiz etmiş ve bu oluşumların kentsel tasarım ve planlama ile kurabileceği olası ilişkileri eleştirel bir biçimde sorgulayarak yeni öneriler geliştirmiştir. , dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, kendin yap kentleşme kentsel planlamada katılımcılık ve katılımcılık olgusunun dönüşümü çerçevesinden analiz edilmiş, kendin yap kentleşmenin kentsel katılımcılık bağlamında potansiyelleri ve sınırlılıkları değerlendirilmiştir. kent bahçelerini bu literatür içerisinden yola çıkarak değerlendirmiş ve tezin konusunu oluşturan bostanları böyle bir çerçeveyle ilişkilendirmiştir. Tezin üçüncü bölümü, Bu araştırma niteliksel araştırma yaklaşımını belirlemiş ve bu araştırmanın kapsamı içerisinde belirlenen vakalar olan Roma Bostanı ve Tarla Taban'a aktif olarak katılmış/katılan kişiler içerisinden toplam on sekiz kişi ile derinlemesine mülakat yapılmıştır. Bostancılar ile yapılan derinlemesine mülakatların yanı sıra Roma Bostanı'nın içine kurulduğu Cihangir mahallesinden de bostan ile ilgili düşünce ve tutumlarını anlayabilmek için kota örneklemesi yoluyla altı kadın ve altı erkek olmak üzere toplam on iki kişiyle yarı yapılandırılmış sorular yöneltilerek görüşülmüştür. Görüşmecilerin hem mahallede yaşayan hem de mahallede çalışanlardan oluşmasına, farklı sosyo-ekonomik statü ve yaş kategorilerini temsil etmesine özen gösterilmiştir. Bu araştırmayı ortaya çıkaran temel sorunsal, Türkiye bağlamında "kendin yap" bostanların hangi spesifik siyasi, toplumsal bağlam içerisinde ortaya çıktığının ve bu bostanların nasıl bir kuramsal çerçeve içerisinden analiz edilebileceğinin araştırılmasıydı. Bu sorunsal ekseninde bu çalışma bölümü, önce "kendin yap" kentleşmenin akademik literatürde nasıl yorumlandığına odaklanmış, "kendin yap" kentleşmenin özellikle Batı coğrafyasındaki tarihsel köklerine eğilmiş ve daha sonra da "kendin yap" kentleşme örneklerinin bir Tezin ikinci değerlendirmesini yapmıştır. Daha sonra, İstanbul'un yeni bostanlarını akademik literatürde kent bahçeleri tartışmasının içerisine oturtmuş ve İstanbul'un yeni bostanlarının ortaya çıkışını kendi özgül koşulları içerisinde Türkiye'deki neoliberal kent politikaları ile ilişkilendirmiştir. Tezin son bölümünde, saha araştırmasının temel bulguları ortaya konmuş, bu bulgular, tezin araştırma soruları kapsamında kent hakkı, kentsel katılımcılık ve mekân siyaseti bu çalışmanın konusunu oluşturan bağlamında yorumlanmıştır. Türkiye'de neoliberalizasyon ve paralel uygulanan neoliberal kent politikaları ekseninde değerlendirildiğinde "kendin yap" kent bostanları bu sürece bir tepki olarak ortaya çıkmış, bostancıların sosyo-mekânsal örgütlenmeleri ve önerdikleri pratikler de büyük ölçüde 2013'te İstanbul'da baş gösteren toplumsal olaylar ve sonrasındaki süreçte şekillenmiştir. Bu çalışma göstermektedir ki bir kentsel mekân talebi olarak Roma Bostanı ve Tarla Taban otoriter neoliberal kent politikalarına karşı "kent hakkı" bağlamında değerlendirilebilir. Bu çalışma, bostanlar gibi mikro-mekânsal pratiklerin de kent siyaseti açısından yeni bir alan açtığını ve bu alanı farklı mücadelelerin ilişkilenebileceği katılımcı ve dayanışmacı bir zemin olarak kurguladığını öne sürmüştür. Örgütlü kentsel mücadele veya alışılmış kentsel muhalefet ve siyaset biçimlerinden farklı olsa da Roma Bostanı ve Tarla Taban "kendin yap" pratikler yoluyla "kent hakkı" talebinin somut olarak dile getirildiği, bu anlamda da kentsel mücadelenin alternatif biçimlerini ortaya koyan çarpıcı örneklerdir. Kentlerin anti-demokratik yollarla, yukarıdan-aşağı kararlar ve süreçlerle planlandığı ve büyük- ölçüde metalaştığı günümüzde böyle pratiklerin öncelikle kentsel katılımcılık, kent hakkı ve kentsel planlama ve tasarım ile kurabileceği ilişkiler üzerine düşünmek önem kazanmaktadır. Böyle pratikler bir yandan daha adil ve kapsayıcı bir kentsel politikaya ve gerçek anlamda katılımcı bir kentselliğe doğru açılımlar ihtiva ederken, bir yandan da anlamlı ve bütünlüklü bir kentsel muhalefet üretmekten yoksun kalma riskini beraberinde taşımaktadır. Bu tez çalışması "kendin yap kentleşmenin" bir biçimi olarak görülen kent bostanlarının İstanbul'daki yeni örnekleri üzerinden "kendin yap kentleşmenin" Türkiye genelinde ve İstanbul özelinde ihtiva ettiği anlamları çözümleyerek böyle pratiklerin kent hakkı kavramı bağlamında değerlendirilebilecek bir kamusal alan talebi olduğunu, doğrudan katılımcılığın birer örneği olduğunu ve dolayısıyla yeni bir muhalefet biçimi olduğu ölçüde siyasal olduklarını öne sürmektedir.
Yazar: Gökçe Öcal
Danışman: Prof. Dr. Gülden ERKUT
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Şehir ve Bölge Planlaması Anabilim Dalı Şehir ve Bölge Planlama Programı
Türü: Doktora
Yılı: 2019
Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı. Görsel, tezden alındı.