İyonya Arkaik Dönem Ölü Gömme Gelenekleri adlı raporda, ölümün, fiziksel olandan öte boyuta geçiş olduğu inancı sonucunda ortaya çıkan gömme ritüelleri; ölüm kavramı ve ölü kültüne bağlı olarak değişen ya da gelişen mezar mimarisi incelenmiştir.
Çalışmanın birinci kısmında, gömü ve buna bağlı nekropol (ölü şehri) kavramının doğuşu, uygulanan ritüeller, gömü teknikleri ve mezarlardan bahsedilmiştir. Nekropol kavramı, insanoğlunun ölüyü önceleri kendi yaşam alanına sığdırmışken (intramural), daha sonra ölülerin kendine ait bir yer edinmesi gerektiğine (extramural) inanmaya başlamasıyla doğmuştur İkinci bölümde; Arkaik dönem ve o döneme ait seramik ve heykeller görselleriyle birlikte sunulmuştur. Üçüncü bölümde; İyonya şehir devletleri ve tarihçelerinden bahsedilmiş, dördüncü –son– bölümde ise detaylarıyla İyonya’da ölüm ve cenaze kavramı, gömü türleri ve mezar tipleri (kremasyon, inhumasyon, lahit, sandık, kiremit, tümülüs mezar), pithos, amphora ve diğer seramik kapların kullanımı, cenaze törenleri, mezar kültü için kullanılan vazolar, mezarın işaretlenmesi, mezar eşyası (ölü hediyesi) bırakma geleneği, yiyecek ve içecek adağı, prothesis ve ekphora kavramı, kutlamalar, cenaze oyunları, cenaze plakaları ve son olarak da Antik Yunan’da ölüme dair sözler yer almıştır.
Resim 1: kremasyon mezar/gömü
Eski çağlarda, ölülerin yakılması, yakılma işleminde özel törenler düzenlenmesi yaygın bir gelenekti. İlyada Destanı’nda Hektor’un ölümünün ardından kadınlar ağıtlar yakmış ve Hektor’un ölüsünün yakılması için şehre dokuz gün odun taşımışlardı:
“Ölümlerle parlayan şafak sökünce onuncu günü,
Gözyaşı içinde götürdüler Hektor’un ölüsünü,
Koydular yığınların tepesine, verdiler ateşe,
Gül parmaklı şafak sabah erken parlayınca,
Ünlü Hektor’un ölüsü çevresinde toplandı bütün halk.
Hepsi geldi bir araya, topluluk kuruldu,
Parıldayan şarapla söndürdüler odun yığınını,
Söndürdüler ateş gücünün sardığı herşeyi,
Sonra topladı kardeşleri, dostları, ak kemikleri,
Hepsinin yanaklarından iri yaşlar dökülüyordu.
Kemikleri alıp koydular bir altın kutuya,
Erguvan rengi yumuşak örtülerle sardılar kutuyu.
Sarar sarmaz indirdiler derin bir çukura,
Ekli kocaman taşlarla ördüler üstünü.
Sonra bir mezar tümseği yapmaya başladılar,
Gözcüler diktiler çepeçevre, dört bir yana,
Mezar bitmeden Akhalar saldırmasın diye.
Bir mezar tümseği olunca toprak, kabara kabara,
Gerisin geri döndü hepsi kente,
Toplanıp bir güzel kutladılar çok ünlü şöleni
Zeus oğlu Kral Priamos’un sarayında
İşte böyle yapıldı atları iyi süren Hektor’un cenaze töreni.”[1]
Resim 2: Geometrik Dönem, krater üzerinde prothesis (ölüye saygı) betimlemesi
Resim 3: ekphora (sevgili kişiden ayrılış), terracotta grup, Atina Ulusal Müzesi
Tezin yazarı: Sinem Şentürk
Danışman: Prof. Halil Yoleri
Yer bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi-Güzel Sanatlar Enstitüsü-Seramik Anasanat Dalı
Türü: Yüksek Lisans
Yılı: 2011
Sayfa sayısı: 124
[1] Homeros, İlyada, çev. A.Erhat ve A. Kadir, (İstanbul: Can Yayınları, 1984), 24:788-792.