/ Tezler / Colomina’nın Ekranına Yeniden Bakış: Şehirdeki Suretler ve Maskeleri

11/12/2019 / skopbülten / İlke Zeyfeoğlu

Kati Horna, 1957, Meksika.

 

Maske, modern kavramı çerçevesinde ortaya konan tartışmaların bir uzantısı olarak mimarlık kuramına dahil olmuştur. Genelde yapıların yüzeyleri, oluşturduğu sınırlar ve bu sınırlar vasıtasıyla kurulan iç-dış ilişkisi üzerine üretimlerde kendine yer bulan nosyonun; Colomina’nın “ekran” tanımlamasıyla beraber, yüzeylerde nasıl konumlandığı, iç ve dış arasındaki ilişkide ne şekilde ve neden rol aldığı ifade edilmektedir. Bu tanımlama yapılırken, mimarlık alanında maske üzerine yapılan diğer tartışmalar dikkate alınırken; temelde, modern birey ve onun kamusal – mahrem karakteri arasında oluşan yarık ile yapıların içi, dışı ve aradaki yüzey arasında bir analoji söz konusudur. Tez çalışması, ekran kavramını odağına alarak, mimarlık alanında maske üzerine yeni bir açılım getirme çabasındadır.

Maske, kendi başına oldukça güçlü bir kavramdır. Yer ve anlam üretimini kendi sınır yaratımıyla sağlarken; bu sınırı, doğasındaki çelişkili halin ortaya koyduğu çatışma sayesinde inşa etmektedir. Maske, iç ve dış yaratır. İç, değişimin yaşandığı yerdir. Maske, arkasındaki değişimin mahremiyetini sağlarken; iç ve dış arasındaki ilişkiyi de kurandır. Bu görevlerin tümü, ona tanrısal bir güç vermektedir; dolayısıyla dokunulmazdır.

Maskenin yaratım süreci önemsenmesi gereken bir durumdur. Yaratım kararı biri ve bir şey tarafından verilir. Dolayısıyla bir amaç doğrultusunda ortaya çıkarılmıştır. Ancak maske, yaratımdan sonra çelişkili doğasından ve arkasında gerçekleşen değişim akışının belirsizliğinden aldığı güç ile kontrolü kendi eline geçirir. Dolayısıyla onun neden yaratıldığı önemli olsa da, yaratım amacına hizmet edip etmeyeceğine dair kesin bir kanaat geliştirmek mümkün değildir.

Tez çalışması, mimarlık alanındaki maske açılımlarında, kavramın kökenine inilmediğini düşünerek; ilişkili kavramlar üzerine eğilmiş; bu kavramların maskeyle nasıl bir ilişki kurduğunu ortaya koymaya çalışmış ve kavramın çerçevesi için bir altlık oluşturulmuştur. Bu aşamadan sonra, ekran kavramına dayanak oluşturan modern düşüncenin maskedeki yeri aranmıştır. Birey üzerine bir açılım yaratma değil; maske üzerinden bireyi anlama yoluna gidilmiştir. Bunların sonucunda ise kentteki oyuncuların, kendileri ve birbiri üzerine kurduğu stratejiler ortaya konmuş ve neden bu stratejilere ihtiyaç duyulduğunun sorgulaması yapılmıştır. Bu sorgulama tezin odağını oluşturmaktadır.

Tez çalışması, iki zaman aralığına odaklanmıştır. İlki modern düşüncenin ikinci evresi olarak kabul edilen 18. yüzyılın ikinci yarısı ve 19. yüzyıldır. Bu dönemin seçilmesinin sebebi, ekran kavramının temelini oluşturan modern birey mefhumunun şekillendiği dönemde, maskenin gündelik yaşamda nasıl bir karşılık bulduğunu okumaktır. Ekran kavramı modern bireye dayandırılsa da günümüz için üretilen bir kavramdır. Bu nedenle ikinci zaman aralığı, modern düşüncenin üçüncü evresi olarak kabul edilen; İkinci Sanayi Devrimi olarak da adlandırılan 1980’den günümüze kadar gelen evredir. Modernizmin parçalandığı iddia edilen bu dönemde, gerçeklik algısının değiştiği ve anlam bulmanın kaybolmaya dönüştüğü öne sürülebilmektedir. Dolayısıyla iki zaman aralığında sahip olunan maskeler birbirinden ayrışmaktadır. Hakikate ulaşmak için yaratılan maskeler, bugün gerçekliğin kaybolmasıyla beraber yassılaşmıştır.

Maskenin, bir atmosfer/aura yaratarak yeni bir alan tanımladığını ve kendi sınır kavramını bu yolla oluşturduğunu savunan çalışma; ekran kavramındaki maskenin, hipergerçekliğin ortaya koyduğu hakikâtler nedeniyle yassılaştırıldığını savunmaktadır. Değişimin akışını hakikât ile ilişkilendiren çalışma, hipergerçeklik çağında, bu akışın da yassılaştığı söylemektedir. Asılların ise zamandan ve bağlamdan kopuk anlara dönüştürüldüğünü ve kopyalandığını öne sürmektedir. Mekânlar arası iletişim kurmaktan çok bariyer görevi gören bu yassı maskelerin nasıl çalıştığını anlamaktan çok; neden var olduklarının tespitini yapmak çalışmanın amacı haline getirilmiştir.

Çalışma, maske yaratımının nedenselliğini tahakküm mekanizmalarıyla ilişkilendirmiş ve ekran kavramında bu yaklaşımın eksik olduğunu öne sürmüştür. Bu bir sonraki aşamaya taşınarak; tahakkümü yok saymanın, baskıcı gücü destekleyici bir tavra sahip olduğu ve iktidar modellerinin birer parçası / aracı olacağının savı ortaya atılmıştır. İktidar modellerinin açılımı ise; biyopolitikayı temel alarak disiplin, güvenlik ve istisna hali üzerinden yapılmıştır.

İkinci bölümde yer, anlam ve çelişki gibi kavramların açılımı yapılırken; değişimin beş evresi üzerinden beş maske tanımlaması (taklit, simülasyon, dissimülasyon, dönüşüm, figür) yapılmıştır. Ortaya konan beş maske, güncel örnek ve uygulamalara değinen üçüncü bölüm için de yol gösterici olmuştur. Yassılaşma eylemi sonrasında bu maskelerin mekânsal karşılıklarında neye dönüştükleri aranmış ve bu beş tanımlamaya paralel bir sınıflandırma (replika, örtü, karantina, giz, araf) ortaya konmuştur.

Tezin sonuç bölümünde ise, maskenin, tahakküme karşı üretilen bir strateji olduğunun kabulüyle; şehirde söz sahibi olabilmenin yolunun maskeyi yırtmak veya çıkarmak olduğu öne sürülmüştür. Maskeyi yırtmak teşhir ile ilişkilendirilirken; çıkarmak stratejilerden arınmak olarak ele alınmıştır. Biri devrimsel, diğeri ise evrimsel bir tavır olarak olarak değerlendirilmiştir.

 

Yazar: İlke Zeyfeoğlu

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi İffet Hülya Arı

Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı Mimari Tasarım Programı

Türü: Yüksek lisans

Yılı: 2019

 

Bu tez, yazarı tarafından dergimize gönderildi. Görsel tezden alındı. Tamamını okumak için bkz. sehirdeki_suretler_ve_maskeleri (1).pdf

tez tanıtımı