Joseph Beuys, Iphigenie/Titus Andronicus, 1969
İnsanların yaşamını sürdürdüğü siyasal ortamın dışında yaşayan “hayvan” yasaya tabi olmayan doğanın bir parçasıdır. Toplumsal ahlâkı geliştirmek, eğitmek kimi zaman da yermek için yazılan eserlerde, fabllarda insan yerine hayvan söz söylemektedir. Peki bu dilden yoksun canlılar bizlere nasıl masal anlatabilir? Siyasal yaşamda egemen olan insan, benzerlik ilişkisinden yararlanarak adın anlamını değiştirmiş, kavramları dönüştürmüştür. Ontolojik ayrılıkların ortak bir dil bütünlüğü içinde iletişime geçebilmesi için hayvan insanlaştırılır veya insan hayvanlaştırılır. Bu geçit sayesinde doğa; hayvan ile insan arasındaki sınırları ve birlikteliği anlamlandırılır. İnsanın kendi kökenini kavrayabilmesinde aracı olan hayvanlar, insanla olan benzerlikleri ve farklılıkları açısından merak uyandırırlar.
Bu tez insanlığın varoluşundan bu yana hayvanlarla kurduğu ilişki bağlamında; ihtiyacına yönelik ürün elde etme amacından farklı olarak, sanat nesnesi üretme sürecine dâhil olan hayvanları konu almaktadır. Felsefe, göstergebilim, psikoloji gibi farklı disiplinlerden yararlanarak 1960 sonrası çağdaş sanatta hayvanın bir medium olarak kullanıldığı eserler incelenmektedir.
Yazar: Hazal Arslantaş
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Elif Çelebi
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı
Tür: Yüksek Lisans
Tarih: 2019
Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı; metin tezin Özet kısmından alındı. Görseller tezden alındı. Tamamını okumak için bkz. hayvan_kullanımı.pdf