Bu tez çalışmasında, Pina Bausch'un “Nefes” adlı İstanbul projesi özelinde kentin sanatsal yaratım alanı olarak kullanım biçimi sorgulanmıştır. Bausch, kenti insanların jestlerinden yola çıkarak üretmektedir. Bu unsur, kenti temsili bir haritadan okumak yerine, kenti deneyimleyerek, insanların kendi öznelliği ile kurmuş oldukları dinamik yapıları gözlemlemeyi öngörür. Pina Bausch'un çalışma yöntemlerinin temelini oluşturan doğaçlamaya dayalı enerji, üretim sürecine dansçıların kişisel deneyimlerini de dahil etmektedir. Sonuçta, ortaya çıkan yapıt, söz konusu kentte yaşayan insanların deneyimlerini sanatçıların deneyimleri ve kültürel birikimleri ile birleştirerek sahnede alternatif bir mekân oluşturmaktadır. Böyle bir çalışma ve sanatsal yaratım biçimi, yaşamı sanatla bir araya getirebilir ve yaşadığımız mekânlara bakış açımızı değiştirebilir.
Bu çalışmanın ilk bölümünde, performans kavramı hem sanat alanındaki tanımı, hem de kentin sahip olduğu bir özellik olarak ele alınmış; sanatta performans anlayışı sayesinde beden ve gerçek deneyimin önem kazanması vurgulandıktan sonra, Pina Bausch'un kendi sanat anlayışı içerisinde bu kavramlarla kurduğu ilişki incelenmiştir. Kent olgusunun açımlandığı ikinci bölümde, kentin, performans kavramının sanat alanına getirdiği yeni anlayışa göre nasıl yeniden tanımlandığı ve sahip olduğu performatif yapının sanatsal üretim içindeki etkinliği tartışılmış, Pina Bausch'un bu kavramları ele alış biçimi irdelenmiştir. Son bölümde ise, “Nefes” projesi özelinde kentin Pina Bausch tarafından uygulanan alternatif üretim biçimi örneklendirilmeye çalışılmış, Bausch'un yeniden ürettiği İstanbul'da ele alınması gereken en önemli dinamiklerin toplumsal cinsiyet rolleri olduğu sonucuna varılmıştır.[1]
Yazar: Ayşe Emengen
Danışman: Yrd. Doç. İnci Eviner
Yer Bilgisi: Yıldız Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sanat ve Tasarım Anabilim Dalı
Türü: Yüksek Lisans
Yılı: 2004
[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden alınmıştır.