/ Tezler / Alberto Giacometti, Mark Rothko ve Katsushika Hokusai’nin Resimlerinde Boşluk Kavramının Yeri

26/4/2018 / skopbülten / Fatih Dülger

 

Yves Klein, Le Saut dans le vide (Boşluğa Sıçrayış), 1960.

 

Alberto Giacometti, resim ve yontularında görünenin ardındaki “gerçekliği” ararken boşluğu görür ve onun çekimine girer. Aynı zamanda bu serüvenle alakalı olarak bulunduğu ruh durumları ve dönemin olaylarının etkisi işlerine yansır ve boşluğunu besler. Yaklaşık aynı dönemde yaşayan (20. yüzyıl ortaları) Mark Rothko da küçük yastan hayatının sonuna kadar boşluğun gölgesinde yaşar. Basit geometrik biçimler ve renk ile oluşturduğu kompozisyonlarında transparanlık ve titreşim öğeleri resimlerin asıl etkisini ortaya çıkarır. Başta daha çeşitli boyutlarda ve renkli olan biçimler zamanla tek tip olmaya ve kararmaya, derinleşmeye başlar. Sonunda tüm yüzeyi koyu bir boşluk kaplar. Bu iki Batılı sanatçının öncesinde (18. ve 19. yüzyıl) Doğuda Katsushika Hokusai boşluğu tamamen düzlemselliğe dayalı bir eleman olarak kullanır. Genelde ahşap baskı olan işleri sade fakat tarif eden bir yöntemle imgeyi aslında kavramsal olarak yansıtır. Bir yanılsama peşinde değildir; bu sebepten, tüm elemanlar öz halleriyle bulunur.

Bir gelenek olarak resimde doluluk kadar boşluk da önemli bir konumda olmalıdır. Denge ve bütünlük boşluk ile sağlanır. Boşluk kavramı derinliğiyle insanın ve sanatın başlangıcından beri büyük bir esin kaynağı olmuştur ve olacaktır. Geçen yüzyıllar içerisinde içeriği değişse de güncelliğini hep korumuştur. Bu esneklik onu her daim var eder ve bütüncül kılar.[1]

 

Yazar: Fatih Dülger

Danışman: Prof. Nedret Sekban

Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Güzel Sanatlar Enstitüsü / Resim Anabilim Dalı / Resim Bilim Dalı

Türü: Yüksek Lisans

Yılı: 2017

 



[1] Tezin özeti için yazara teşekkür ederiz.

tez tanıtımı