/ Tezler / 20. Yüzyılda Tiyatronun Kitleselleştirilmesine Yönelik Düşünce ve Uygulamalar

17/8/2016 / skopbülten

 

Vsevolod Meyerhold’un sahnelediği, set tasarımını Lyubov Popova’nın yaptığı “Boynuzlu Koca” adlı oyundan bir sahne, 1922. 

 

Tiyatro kitlesel bir sanattır. Diğer sanat dallarından farklı olarak hem âna dayanan bir süreçtir hem de hep daha geniş bir kitleye ulaşmak ister. Tiyatronun ilk kaynaklarının görüldüğü ritüel dönemlerde, tiyatro eylemi bütün toplulukla birlikte yapılırken, sonraki dönemlerde bu büyük bir değişime uğramıştır. Eyleme katılım sınırlanmıştır. Özellikle, geniş alanlardan saray içine alınan tiyatronun kitlelerle ilişkisi giderek kopmuştur. Bir azınlığın kültürel geleneği haline gelen tiyatro, biçim ve içerik kurallarıyla da sınırlanarak, geniş yığınlar açısından gerçeği, olayları ifade edemez hale gelmiştir.

Bu çalışmada, tiyatronun kitleselleştiği dönemler ile (Ritüel dönem, Antik Yunan, Ortaçağ, Rönesans) 20. yüzyıl tiyatrosunda, kitlesel tiyatro eylemleri gerçekleştiren üç yönetmenin (Max Reinhardt, Erwin Piscator, Vsevolod Meyerhold) çalışmaları inceleniyor. Aynı zamanda, sanatla hayatı biraraya getirme amaçlı avangard akımların ve alternatif toplulukların tiyatro tanımlamaları, düşünceleri inceleniyor. Tiyatro sanatının kitleselleşmesine neden olan içerik ve biçimler sıçramalı olarak belli bir tarihsel süreç içinde irdeleniyor. 20. yüzyılda ulusal düzeydeki tiyatronun kitleselleşmesine yönelik düşünceler ve uygulamalar da incelenerek, günümüz tiyatrosu değerlendiriliyor.[1]

 

Yazar: Günay Toprak

Danışman: Doç. Dr. Semih Çelenk

Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi / Güzel Sanatlar Enstitüsü / Sahne Sanatları Anabilim Dalı

Türü: Yüksek Lisans

Yılı: 2006

 



[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden kısaltılarak alınmıştır. Tezin tamamına https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ sayfasından ulaşabilirsiniz.

tez tanıtımı