Alexander Calder
Gerçek hareket heykel sanatında yirminci yüzyılda karşımıza çıkan bir kavramdır. Genel anlamıyla hareket bir cismin durumunun ve yerinin değişmesidir. Fiziksel olarak hareket kavramı yirminci yüzyıl başında, Einstein’la birlikte bilimsel temeline oturtulmuştur. Bu bilimsel çözümlemede hareket; birbirlerinin belirleyeni olan madde, uzay ve zaman kavramları ile ayrılmaz bir biçimde tanımlanır.
Hareketli heykel ilk olarak modernizm süreci içinde karşımıza çıkar. Fakat geçmişinde Mısır ve Antik yunan uygarlığına kadar hareketli eserlere rastlanır. Otomatlar bu anlamda önemli örneklerdir. Modernizm, Aydınlanma ve Sanayi Devriminin sosyolojik yapıyı değiştirmesi ile oluşan modern toplumun sanatsal yaklaşımını karşılar. Modernleşme süreci içindeki teknolojik gelişmeler de hareketli sanat üretimini hazırlayan etkenlerdendir.
20. yüzyıl başı sanatsal yaklaşımlar içinde konstrüktivizm ve dadaizm gerçek hareketin heykelde kullanımının öncülüğünü yapmıştır. Duchamp’la ilk olarak karşımıza çıkan hareket, Tatlin ve arkasından gelen konstrüktivistlerin katkısı ile heykel sanatının malzemesi haline gelmiştir. Bu ilk dönem çalışmalar bir süre sonra duraklamış; 60’lı yıllarda tekrar canlanarak 20. yüzyıl heykel sanatında önemli yeri olan bir sanatsal üretim biçimi oluşturmuştur.
Hareketli heykel incelenirken iki ana başlığa ayrılabilir. Bu ayrım eserin hareket ve enerji biçimine göre öngörülebilir ve öngörülemez hareket kategorileri olarak belirlenmiştir. Öngörülebilir hareketli eserler mekanik olarak programlanmış hareketler üretir ve düzenli bir enerjiye ihtiyaç duyarlar. Öngörülemeyen hareketli eserler ise enerjilerini doğadan alır ve ayrıca mobil eserler olarak adlandırılır.[1]
Yazar: Işık Özçelik
Danışman: Yrd. Doç. Şeyma Üstüner Uzunöz
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi / Güzel Sanatlar Enstitüsü / Heykel Anasanat Dalı
Türü: Yüksek Lisans
Yılı: 2007