1920’lerin Almanya avangard sahnesinin önde gelenlerinden Schwitters, cesur olduğu kadar deneyselliğe de önem veren bir sanatçıydı; bu doğrultuda kendi Dada’sını yaratmış ve buna Merz adını vermişti: Eski otobüs biletlerinden tutun da, gazeteler ve bebek arabası tekerleklerine kadar her çeşit buluntu ve gündelik nesnenin kolajlanmasıyla, kentsel yaşamı anlatan görsel bir renk ve form cümbüşü yaratmaktı bu. Schwitters’ın eserlerinde kullandığı tüm ıvır zıvırlar, 20. yüzyılın başlarında hem Almanya hem de İngiltere’de süren gündelik yaşamın benzersiz bir kaydıydı aynı zamanda. Elbette Merz yalnızca bunlardan ibaret değildi; heykeller, şiir okumaları ve süreli sanatçı yayınları da dahildi bu uğraşa. Hatta, evinin tüm odalarını yine heykellerle ve başka şeylerle doldurması ileride “enstalasyon” olarak adlandırılacaktı. Bunlardan en önemlisi 1923’te başladığı Hannover Merzbau idi. Savaş sırasında bombalamalar sonucu yok olan bu mimari yapı, Avrupa Modernizmi’nin en büyük kayıplarından biri olarak görülür. Schwitters pop art, happening ve multimedia sanatları gibi daha sonra ortaya çıkacak akımları öncüleyen biri olarak kabul edilir ve Richard Hamilton, Eduardo Paolozzi ve Robert Rauschenberg gibi pek çok modern sanatçı üzerinde yoğun etkisi olmuştur.
The Skittle Picture, 1921 John Bull, 1946-47
Merzbau, 1930
Schwitters savaş öncesi Nazi Almanyası’nda “dejenere” ilan edilir ve sürgün hayatı yaşayacağı Birleşik Krallık’a ayak basar basmaz, Isle of Man’deki bir enterne kampına gönderilir. Burada kaldığı süre içinde kampın diğer üyeleriyle birlikte ortak sergiler ve şiir okumaları düzenler. Serbest bırakıldıktan bir yıl sonra Londra sanat dünyasına girer ve Ben Nicholson ve diğer Britanyalı sanatçılarla ortak sergilere katılır. Önde gelen eleştirmenlerden Herbert Read, 1944’te düzenlenen bireysel bir sergisini gördükten sonra onu “kolajın en yüce ustası” olarak tanımlamıştı. Britanya, Schwitters’a yeni bir soluk getirmiş, en deneysel ve en güzel kolajlarını burada yapmıştı. Oysa bu en ünlü kolajları Britanya’da rağbet görmemiş ve bu nedenle geçinmek için 1 sterline portreler yapmaya başlamıştı. En nihayetinde Schwitters, herhangi bir şeyi sanat eserine dönüştürebilme yeteneğiyle eşsizdi ve kendisine “şimdinin arkeoloğu” derdi.
Tate Britain'da Sprengel Museum Hannover ve Kurt und Ernst Schwitters Stiftung işbirliğiyle 30 Ocak ve 12 Mayıs 2013 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek sergi, Kurt Schwitters’ın Britanya’da sürgün hayatı yaşadığı 1940-48 arası döneme odaklanıyor. 150’den fazla kolaj, asamblaj ve heykelin görülebileceği sergide ayrıca, 1948’de hayatını kaybetmesi nedeniyle tamamlayamadığı çalışması Merz Barn’ın fotografik bir hikâyesi de görülebilecek. [NÖ]
Tate Britain
Millbank
London SW1P 4RG
United Kingdom
http://www.tate.org.uk/visit/tate-britain