Sanat bir değer arz etmeye başladığından beri çalınmış. Eski zamanlardaki en büyük hırsızlıklardan biri, MÖ 212'de Roma Cumhuriyeti ordularının Sicilya'daki Yunan kenti Syracuse'u yağmalamaları. Roma'ya getirilen ganimetler, güzellikleri ve nesepleri bakımından hayranlık uyandırmış. Yunan eserleri olmaları ve eski olmaları değerlerine değer katmış. En ünlü eski sanat koleksiyonerleri Cicero ve Marcus Agrippa (Augustus'un komutanı) ne buldularsa toplamaya başlamışlar.
Ganimet olarak veya yeniden satmak üzere sanata el konulmamış olan bir savaş düşünmek zor. Haçlı Seferleri, her türlü sanat ve kutsal emanetin Kutsal Topraklar'dan Avrupa'ya taşınmasına yol açmış. Napolyon savaşlarında, yağmalanacak sanat eserlerinin seçimi ve nakliyesi için ilk kez özel bir askeri birlik oluşturulmuş. İkinci Dünya Savaşı'nda milyonları bulan inanılmaz sayıda sanat eseri oradan oraya taşınmış. Napolyon'un sanat yağma birliğinin çağdaş bir örneği olan ERR (Einsatzstab Reichsleiter Rosenberg) Nazi işgallerinde on binlerce sanat eserine el koymuş. Bunlardan 7000 kadarının, Hitler'in Avusturya'daki doğum yeri Linz'de açılması planlanan müzede sergilenmesi tasarlanmış. Bugün bile, terörist gruplar etkinliklerine para sağlamak için antik eserleri yağmalıyorlar veya Batı'ya satmak için koleksiyonları talan ediyorlar.
Napolyon ordularının Avrupa merkezlerinden yağmaladığı eserlerin törenle Paris'e getirilişi. Gravür, Pierre Gabriel Berthault.
Naziler, lanetledikleri modernist ve avangard sanat eserlerinden 1937 yılında Berlin'de bir "Dejenere Sanat" sergisi düzenlediler. 650 eserin yer aldığı bu sergide Grosz, Kirchner, Klee, Marc, Schwitters, Picasso, Kandinski, Chagall, Mondrian gibi sanatçılar bulunuyordu. Buradaki eserlerin bir bölümü yakılmış, bir bölümü de kaybolmuştur.
Roma, 4 Ocak 1944. Alman askerleri el koydukları bir eserle poz veriyor.
Noah Charney’nin The Museum of Lost Art başlıklı kitabından.