Şimdiki adıyla Arkeoloji Müzesi’nden, ya da kuruluş zamanlarında kullanılan adlarından biriyle İstanbul Müzesi’nden yüz yirmi yıl sonra, ilk kez bir müze yapısı olarak tasarlanan Santral Çağdaş Sanat Müzesi, yakında Bilgi Üniversitesi’nin dersliklerinden oluşan bir yapıya dönüştürülüyor. Santral, ciddi bir müze tasavvuruyla yola koyulamadığı; bir koleksiyon oluşturamadığı; sanat tarihine yönelik bir program kurarak, bünyesinde yer aldığı üniversitenin tedrisatına ekleyemediği için açık olduğu süreler zarfında bir galeri olarak işlemişti. Ancak anlaşılan, 2006 yılında üniversiteyi satın alan küresel üniversite işletmesi Laureate International Universities Network böyle bir galeriye de ihtiyaç duymuyor.
Santral, çağdaş bir müzenin kuruluşunu gerçekleştiremediyse de, açılışında düzenlediği Modern ve Ötesi sergisiyle, Türkiye’de sanatı tarihsel bir anlatı bağlamında sunan müzeolojik bir perspektif getirmiş ve böylece diğer özel müzelerin ilgi duymadığı, zamansal bir atmosfer oluşturmuştu. Gene 2009 yılında açtığı Yüksel Arslan Retrospektifi ile, bu sanatçının birikimini derleyen ve kataloglayan, böylece onun daha sonra Avrupa’da düzenlenen sergilerine önayak olan müzelik bir tasarıyı başarmıştı. İstanbul 1910-2010 sergisi de bu nitelikte bir girişimdi. Ne var ki, bu gibi girişimleri bir müzeye dönüştürecek bir stratejiyi tanımlamayı ve uygulamayı sürekli ertelemesi sonucu Santral, Üniversite’yi markalandıran bir medya ve ne estetik, ne de işlevsel olarak müzeyi andıran bir mimari olarak kalakaldı. Zaten belki de son derecede iddialı açılışına rağmen, baştan beri misyon buydu ve o da şimdi vaktini doldurmuştu. [AA]