Triple-Chaser, uluslararası savaş hallerinde kullanımı yasaklanmış olmakla birlikte, savunma kuvvetlerinin sivillere karşı düzenli biçimde kullandığı bir göz yaşartıcı gaz bombası. Üreticisi, pek çok başka silah da üreten Safariland Grubu. Safariland’in yönetim kurulu başkanı Warren B. Kanders ise, New York’taki Whitney Amerikan Sanatı Müzesi’nin mütevelli heyetinde yer alıyor. Kanders’ın, silah şirketiyle ve Müze’yle olan bağı ortaya çıktığından beri Whitney Müzesi yönetimi sanatçılar ve Müze çalışanları tarafından defalarca protesto edildi. 17 Mayıs günü başlayacak olan Whitney Bienali’ne katılacak sanatçıların yarıdan fazlası da Kanders’ın Müze yönetiminden uzaklaştırılması çağrısında bulundular. Bienal’e davet edilen Forensic Architecture grubu, Kanders’ın Müze’yle olan bağını protesto etmek üzere, Bienal’de Triple-Chaser adlı bir video sunacak. Aşağıda Forensic Architecture’ın hazırladığı videoyu ve açıklamasını sunuyoruz. [Zack Hatfield/Artforum]
Forensic Architecture, Triple-Chaser, 2019, video.
Protesto merkeze çeker: Kalabalıkları biraraya getirir, bizi parçalarımızın toplamından daha fazlasına dönüştürür. Göz yaşartıcı gaz ise merkezden kaçırır: Birleşmiş toplumsal hareketleri, parçalara bölünmüş, yönünü kaybetmiş bireylere ayırır ve sokakların kontrolünü devlete geri verir. ABD’nin dünyanın dört bir yanına sattığı askerî teçhizatlardan farklı olarak göz yaşartıcı gaz satışları kamuya mal olmaz. Safariland’e ait mühimmat satışlarını takip edebilmemizin tek yolu, internette buna dair görsel kanıt bulmaktır.
İsrail-Filistin’deki B’Tselem veya Birleşik Krallık merkezli Omega Research Foundation gibi insan hakları örgütleriyle birlikte çalışırken ve dünyanın başka yerlerinden eylemcilerle konuşurken şunu fark ettik: Açık kaynaklı araştırmanın gerektirdiği ağır iş, otomasyonla büyük ölçüde hafifletilebilir. Bir kıyas yapmak gerekirse, Suriye’deki iç savaşla ilgili olarak, savaşın kendisinden daha uzun saatlere yayılan video görüntüleri bulunuyor; araştırmacıların bu görüntüleri tek başlarına taraması imkânsız. Bu yüzden biz de, insan hakları araştırmacılarının bulmaya çalıştığı nesneleri daha hızlı biçimde tespit etmek için yapay zekâ öğreniminden yararlanmaya karar verdik ve Safariland mamulü Triple-Chaser adlı göz yaşartıcı gaz bombasıyla işe başladık.
Öyle bir araç geliştirmek istiyoruz ki, Triple-Chaser bombaları bir daha kullanıldığında hemen haberimiz olsun. Kaynağı açık bırakılacak bu kodu, Whitney Bienali’nde sunacağız. Kodun, Suriye’deki kimyasal savaş da dahil, başka vakalar için de kullanılması mümkün olacak. Projemiz yalnızca geçmişte yaşanmış olayların izini sürmeye yönelik değil, henüz yaşanmamış ihlalleri de denetleme amacı taşıyor. Laura Poitras’ın Praxis Films grubuyla ortaklaşa geliştirdiğimiz, Whitney’de gösterilecek videomuz, iki tür görme biçimi –insana ve makineye ait görüş– arasında bağ kuruyor. Elbette film insanlara gösterilecek, ama ana malzemesi, bir algoritmaya görmeyi öğretirken kullandığımız görüntülerden oluşuyor. Bir amacımız da, bu sürecin üzerindeki gizem perdesini kaldırmak. Videoda, yapay zekâ eğitimine ait görüntülerin yer aldığı bölümlerin öncesinde, “ışığa duyarlı” insanlar için nöbet geçirme tehlikesi bulunduğu uyarısı yer alıyor. Fakat bu terim çift anlamlı, zira bütün çalışmalarımız fotoğrafların içerdiği enformasyona karşı duyarlılığımıza dayanıyor – algoritmayla paylaştığımız bir duyarlılığa.
Bu çalışmada, sanat dünyası ile insan hakkı ihlalleri arasındaki gizli işbirliğiyle hesaplaşmayı hedefliyoruz. Whitney-Kanders tartışmasının merkezinde şu gerçek yer alıyor: Sanat, insan hakkı ihlallerinin müsebbipleri tarafından desteklenmesinin yanı sıra, kültürel ve sembolik sermaye kazandırmak suretiyle bu ihlalleri bilfiil destekliyor. Silah ve ilaç şirketi yöneticilerini kurumlarımıza soktukça, bu iş modellerinin yol açtığı köklü ve sistemli felaketlerin normalleştirilmesini, aklanmasını ve kabul görmesini teşvik etmiş oluyoruz.
Safariland şirketi, kültür alanındaki sponsorluklarından ve adının kültürel faaliyetlerle anılmasından nasıl bir kazanç sağlıyor? Müzeler pek çok şeyi temsil eder. Ama en başta, bir değer mübadelesi ve sembolik sermaye sistemidirler. Whitney Bienali’nde takas edilen şey, itibardır. Biz bu ekonomiyi tersine çevirmek istiyoruz. Bienal’in katılımcıları olarak düşündük ki bu durumda verebileceğimiz yegâne meşru ve sağlam cevap, kontrol bizde olduğu oranda, itibar temizleme araçlarını, kaybedecek itibarları olanların aleyhine çevirmek olacaktı.
ABD sınırları içinde Safariland mühimmatlarının 2014’teki Missouri Ferguson olaylarında, 2016’daki Kuzey Dakota Standing Rock olaylarında, ayrıca California Minnesota’da ve Puerto Rico topraklarında kullanıldığı tespit edildi. Kasım ayında Tijuana’daki sınırdan geçmek isteyen göçmenlere karşı Safariland kapsülleri kullanıldı. Fakat projemiz küresel ölçekte: On dört ülkede Safariland mühimmatlarının kullanıldığını gördük. Bu da Safariland’in derinliği ve kapsamı hakkında hayli fikir veriyor. Araştırmamız sırasında Kanders’ın, Clarus Corporation’ın yönetim kurulunda olduğunu gördük: İsrail’in en büyük silah imalatçısı IMI’ye mermi satışı yapan Sierra Bullets’ın ana şirketi. IMI de, son BM raporlarına göre savaş suçu sayılabilecek faaliyetlerde bulunan İsrail Savunma Kuvvetleri’ne mühimmat satıyor. İzleri takip ettikçe, Whitney Müzesi hakkında –sanat dünyasıyla ilişkilerimiz hakkında– sorduğumuz soruların ciddi biçimde keskinleştiğini fark ettik. Basbayağı ağır suçlamalarda bulunuyoruz, ve bunların hukuki sonuçları olmasını umuyoruz.
İnternet üzerinden ücretsiz izlenebilecek Triple-Chaser videosu dışında, her biri Müze’nin açık olduğu altı güne denk gelecek şekilde, dünyanın farklı yerlerinde polis şiddetinin yaşandığı olaylarla ilgili altı karşı-araştırma göstereceğiz: ABD, İsrail-Filistin, Türkiye ve Yunanistan. Gösterim salonunun pedagojik bir mekâna dönüşeceğini ve insanları harekete geçmeye teşvik edeceğini ümit ediyoruz. Sonuçta izleyicinin suç ortaklığı değişmez bir gerçek değildir.
Forensic Architecture’ın 13 Mayıs 2019’da Artforum’da yayınlanan açıklaması. Başlık değiştirildi (“Müze Bir Savaş Alanı mıdır” ifadesi, Hito Steyerl’in aynı başlıklı konuşmasına göndermedir). Çeviri: Elçin Gen.