Gabriel Garcia Marquez'in, 8 Aralık 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü alırken yaptığı konuşmadan...
Ne seller, ne vebalar, kıtlıklar, kıyamlar; hatta ne de yüzyıllardır süren ezelî savaşlar, yaşamın ölüm üzerindeki üstünlüğünü alt edemedi. Bu üstünlük ki giderek daha da büyüyor: her yıl ölenlerden yetmiş dört milyon daha fazla doğum oluyor; yani, her yıl New York'un nüfusunu yediye katlamaya yeter bir sayı. Bu doğumların çoğu, Latin Amerika'yı da içine alan dar kaynaklı ülkelerde oluyor. Buna karşın, en varlıklı ülkeler ise, bu talihsiz gezegen üzerinde şimdiye kadar yaşamış olan yalnızca bütün insanları değil, nefes alabilmiş bütün canlıların tamamını da yüz kere yok edebilecek imha güçlerine yığınak yapıyor. Bunun gibi bir günde, ustam William Faulkner "insanın sonunu kabul edemeyeceğini" söyledi. Eğer, otuz iki yıl önce onun kabul etmediği bu muazzam trajedinin, şimdi, insanlığın başlangıcından beri ilk kez, basit bir bilimsel olanaktan öte bir şey olmadığının farkına varmasaydım, ona ait bu yeri hak edemezdim. Bütün insanlık tarihinde, alelade bir ütopya gibi görülmüş olan bu dehşet verici gerçeklikle karşı karşıya olan bizler, her şeye inanmaya hazır masal mucitleri, karşı bir ütopyanın yaratılması için çok geç olmadığına inanıyoruz. Kimsenin başkasının nasıl öleceğine karar veremeyeceği; aşkın hakiki ve mutluluğun mümkün olduğu; ve yüz yıllık yalnızlığa mahkûm edilmiş halkların, sonunda ve sonsuza kadar, yeryüzünde ikinci bir fırsata sahip olacağı, yeni ve sınırsız bir hayat ütopyası.
Çeviri: Ali Artun