Marksist ekonomist ve sosyal bilimci Samir Amin, Pazar günü Paris’te 86 yaşında hayatını kaybetti. Samir Amin, 1931’de Kahire’de doğdu ve Fransız Lisesi’nde eğitim aldı. 1952’de Paris’te siyaset bilimi eğitimini tamamladı; 1957’de politik ekonomi doktorasının yanı sıra Institut de Statistiques ile Institut d'Etudes Politiques’te lisans eğitimini bitirdi. Paris’te kaldığı dönemde Fransa Komünist Partisi’ne katıldı ve diğer öğrencilerle birlikte Étudiants Anticolonialistes adlı dergiyi çıkardı. Ardından Mısır’a dönerek Nasır rejiminde Ekonomik Yönetim Enstitüsü’nde görev aldı. 1960’ta Mısır’dan ayrılarak yeni bağımsızlığını kazanan Mali’de üç yıl boyunca Planlama Bakanlığı’nda çalıştı. 1970-1980 yılları arasında Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Kalkınma ve Planlama Enstitüsü’nde yöneticilik yaptı. 1980’de Üçüncü Dünya Forumu’nun Afrika bürosunun başına geçti.
Emperyalizm, sömürgecilik, modernitenin krizi, siyasal İslam ve toplumsal hareketler üzerine çalışmalar yapan Amin’in pek çok makalesi ve kitabı Türkçe’ye çevrildi. Modernite, Demokrasi ve Din: Kültüralizmlerin Eleştirisi kitabı, dinî akımlarla modernleşme arasındaki ilişkiyi, siyasi İslam’ın emperyalist yayılmaya hizmet edişini, ve burjuva ideolojisinin evrenselci hedeflerini terk edip kültüralizme geçmesini inceliyor. Kapitalizmden Uygarlığa: Sosyalist Perspektifin Yeniden İnşası, eşitlikçi ve özgürlükçü bir toplumun imkânlarını irdelerken, “demokrasi” söylemlerinin zayıflığını ve Dünya Sosyal Forumu gibi çağdaş toplumsal hareketlerin gücünü değerlendiriyor. Liberalizmin ideolojik temellerini ve postmodernizmi tartışarak başlayan Liberal Virüs: Sürekli Savaş ve Dünyanın Amerikanlaştırılması, Amerikan emperyalizminin dünyadaki egemenliğini nasıl kurup pekiştirdiğini mercek altına alıyor. 1996’da Monthly Review dergisinde yayınlanan Emperyalizm ve Kültüralizm Birbirini Tamamlıyor başlıklı yazısı ise, Samuel Huntington'ın "uygarlıklar çatışması" tezi gibi kültüralist teorilerin, emperyalizmin suçlarını "kültürel uyuşmazlık" adı altında meşrulaştırdığını öne sürüyor. Kimlik politikası veya cemaatçilik gibi kültüralist akımları eleştiriyor; insanların bu yaklaşımların etkisiyle eşitlik ve özgürlük yerine farklılığı kabullenmeye sevk edildiğini öne sürüyor.
Mısır’da Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesi üzerine Ahram dergisinde yayınlanan bir söyleşisinde Samir Amin şöyle diyordu: "Müslüman Kardeşler’e sadece İslamcı bir siyasi güç olarak bakmamak gerek; bu aynı zamanda işçi hareketlerini ve toplumsal adaleti reddeden, halk üzerinde denetimini sağlama almak için hayırseverlikten bahsetmeyi tercih eden gerici bir güç. İslamcılar, açık piyasa ve özel mülkiyet hakkı kisvesi altında bağımlılık politikalarını kabul ediyor; Amerika’nın bölgede oynadığı rolü, Camp David anlaşmaları da dahil olmak üzere ABD’nin İsrail’e desteğini kabul ettiler.” [DY]