Thomas de Quincey John Williams
Thomas De Quincey
GÜZEL SANATLARIN BİR DALI OLARAK CİNAYET
[1811'de Londra'nın Ratcliff Highway mahallesinde, 12 gün arayla iki aileden yedi kişinin öldürüldüğü cinayetler işlenir. İlk cinayete kurban gidenler, katil zanlısı John Williams'ın yakınları olan Marr ailesi, ikinci cinayetin maktulleri ise Williamson ailesi ve hizmetçileri Bridget Harrigton'dur. Sanık olarak yakalanan John Williams, daha yargılanmadan, son cinayetten dokuz gün sonra hücresinde kendini asmıştır.]
Tasarım ve plan, gruplama, ışık ve gölge, şiir ve duygu artık [cinayetler] için vazgeçilmez özellikler sayılıyor. Bay Williams adam öldürme idealini hepimizin gözünde yüceltti... Şiirde Æschylos veya Milton, resimde Michelangelo gibi, sanatını yetkinliğin, eşşizliğin doruklarına taşımış; ve Bay Worsworth'un belirttiği gibi, bir anlamda “beğenilmesinde kullanılacak beğeniyi” kendisi yaratmıştır.
Varsayalım ki [bir cinayet] işlendi; oldu bitti... öldürülen zavallı adam acılarından kurtuldu, bunu yapan alçak herif de kim bilir nereye toz oldu... Ahlaka yeteri kadar ödün (ya da ödül) verilmiştir ve artık “Zevkin”, “Beğeninin”, “Güzel Sanatların” sırası gelmiştir... Bu olayı ne kadar sıkarsak sıkalım ahlaki bakımdan işe yarar bir şey çıkarmak mümkün olamayacağından, onu estetik açıdan ele alalım...
Sözünü ettiğimiz sanatta büyük bir usta olan... Şeyh-ül-Cebel gerçekten de çağına şavkı vuran bir ışıktı; size dilimizdeki assassin, yani katil sözcüğünün ondan alınma olduğunu söylememe herhalde gerek yok... Assassin'lik, cinayet sanatının ayrıca ele alınması gereken bir dalıdır.
Şu bir gerçektir ki, son iki yüzyılın her sivrilmiş filozofu ya öldürülmüş ya da öldürüleyazmıştır... [Descartes, Spinoza, Hobbes, Malebranche, Leibnitz, Kant]. Böylece, felsefe ile bizim sanatımız arasındaki bağlantıyı zamanın akışı içinde göstermiş oluyorum.
Williams'ın cinayetlerine, şimdiye kadar gerçekleştirilmiş bu en yetkin ve kusursuz cinayet başyapıtlarına gelince... bunların güzelliklerini ve üstünlüklerini anlatmaya bütün bir –hatta bir dizi– konuşmadan daha azı yetmez.
Güzel sanatların bir dalı olarak düşünülen cinayetin amacı, Aristoteles'in açıkladığı biçimiyle tragedyanın amacıyla aynıdır: "korku ve acıma duygularıyla yüreği arıtmak."
1827
Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet, çev. İsmet Birkan (İstanbul: İletişim Yayınları, 2018).
John Williams'ın “sanat araçlarıyla” birlikte sokaklarda teşhiri
Peter Ackroyd
CİNAYET SANATI
Toplumdan soyutlanmış bir kendini ifade biçiminin meyvelerinin çok önemli olduğu ve ancak bu meyvelerle en yüksek hakikatlere varılacağı inancı, Romantik hareketin en önemli ilkesidir. Bu nedenle Wordsworth kişisel gözlemlerine ve inançlarına dayanarak büyük bir epik şiir yaratmayı başarmıştır. De Quincey'ye göre, [katil] John Williams neredeyse kentli bir Wordswoth olmuştur, kendi zihninde var olanları yansıtmak için dünyayı yeniden düzenleyen (başka bir deyişle, katleden) ve soylu bir güdüyle hareket eden bir şairdir.
1995
Cinayet Sanatı, çev. Burçin Karamercan (YKY, 2016)
Jacques-Louis David, Marat'nın Ölümü, 1793
Salâh Birsel (1919-1999)
ŞİİR VE CİNAYET
Quincey'nin [katil] Williams'ı dâhi saymasının çok yerinde bir davranış olduğunu belirtmeliyim. Çünkü Williams, cinayetine tam bir gizem havası vermiştir... Bu Williams'ın "sanat için sanat" kuramına bağlı olduğunu gösterir ki bu Williams'ın gerçek bir dâhi sayılmasına yetebilir.
1811 yılında Londra'daki cinayetleriyle gerçek bir ozan kişiliği gösteren Williams bu sanatın son eridir. Gerçi ondan 22 yıl sonra Fransa'da şarap içer gibi adam öldürdüğünü söyleyen Lacenaire de sanatçı kişiliğiyle ortalarda dolaşır ama o, cinayetlerini daha çok "kendi varlığını sürdürmek" için işler ve güzel sanatları pek umursamaz.
Şiir ve Cinayet (İstanbul: Sel, 2018)