Yüksel Arslan, “Thomas Bernhard”
Sanat Tarihi Müzesi salon hizmetlisi Irrsigler'le Reger'i otuz yılı aşkın bir ahbaplık bağlıyordu... Otuz altı yıldan beri Sanat Tarihi Müzesi'ne gelen Reger, Irrsigler'i göreve başladığı ilk günden beri tanıyor ve onunla tamamen dostça bir ilişki içinde bulunuyor...
Irrsigler, önlerine her gün düzinelerce okul sınıfını katıp gevezelikleriyle onları ömürlerinin sonuna kadar mahveden bu nutukçu sanat tarihi domuzlarından daha ilerde. Sanat tarihçileri gerçek sanat yıkıcılarıdır, dedi Reger. Sanat tarihçileri sanat üzerine onu gevezelikle öldürene kadar gevezelik ederler... Sanat tarihçilerinin işi en berbat iş ve geveze bir sanat tarihçisi, ki yalnızca geveze sanat tarihçileri var aslında, kırbaçla kovalanmalı, sanat dünyasının dışına itilmeli, dedi Reger, dışarı itilmeli sanat tarihçileri, çünkü sanat tarihçileri asıl sanat yıkımcıları ve biz sanatı sanat yıkımcısı sanat tarihçilerine yıktırmamalıyız. Bir sanat tarihçisini dinlediğimizde midemiz bulanır... Ben yaşamım boyunca hiçbir şeyden sanat tarihçilerinden nefret ettiğim kadar nefret etmedim... [Müze duvarlarında] asılı olan resimleri, Reger, devlet sipariş sanatı olarak betimler... Eski ustalar [grand masters] diye anılanlar her zaman devlete ya da kiliseye hizmet etmişlerdir, aynı yola çıkar bu, der Reger hep, ha bir krala ya da bir papaya, ha bir düke ya da bir başpiskoposa... Sanatçılar, büyük sanatçılar denilenler, der Reger, ... tüm insanların en insafsız olanlarıdır, politikacılardan daha da insafsızdırlar. Sanatçılar en yalancı olanlarıdır, politikacılardan da daha yalancıdırlar... Bu sanat hep en güçlüye ve güce yönelik olmuş ve dünyaya sırtını dönmüş, der Reger sık sık, bu da onun alçaklığıdır... Burada asılı olan her şey Katolik devlet sanatından ibarettir ve dolayısıyla söylemek zorundayım ki, ne kadar olağanüstü olursa olsun alçak bir sanattır, alçak bir Katolik sanattır. Eski ustalar denilenler... Katolik devlete, yani Katolik devlet zevkine yaltakçılık etmiş ve ona satılmışlardır, dedi Reger...
Ressamlar resmetmek zorunda olduklarını resmetmediler, kendilerine sipariş edileni ya da onlara para getiren veya şöhret kazandıran şeyleri resmettiler, dedi. Ressamlar, bu eski ustaların hepsi, ki onlardan çoğu zaman hiçbir şeyden iğrenmediğim kadar iğrenmişimdir ve her zaman tiksinmişimdir, dedi, hep bir beye hizmet ettiler, hiçbir zaman kendilerine ya da insanlığın kendisine değil. Her zaman para ve ün umdukları, içlerinden çıkan iki yüzlü bir dünyayı resmettiler, hepsi bu amaçla resim yaptı, para hırsı ve ün hırsıyla, ressam olmak istedikleri için değil sırf ün ya da para sahibi olmak istedikleri için, ya da hem ün hem de para sahibi olmak istedikleri için... Ressamların hiçbiri iyi karakterli değildir, hatta her zaman çok kötü karakterlidirler ve bu yüzden de her zaman kötü zevk sahibi olmuşlardır, dedi Reger...
Bütün bu eski ustalar denilen sanatçılar rüşvet alıyordu ve dolayısıyla onların sanatı benim için iğrenç, dedi Reger. Hepsini anlıyorum ve hepsinden derinden iğreniyorum... Evet içindekileri inceledim, inanın bana, bir süre sonra bana, sanki bu müzeler resmedilmiş çaresizlikten başka bir şey içermiyorlarmış gibi geldi, resmedilmiş yeteneksizlik, resmedilmiş başarısızlık, dünyanın hantal yanı, bu müzelerdeki her şey başarısız ve hantal, dedi dün, hangi müzeye giderseniz gidin ve inceleyin, yanızca başarısızlığı ve hantallığı incelersiniz. Tanrım, Prado dedi, eski ustalar bakımından mutlaka dünyanın en önemli müzesi, ... gene de Prado'nun bile yalnızca eksiklik, başarısızlık, sonuçta yalnızca gülünçlük ve acemilikle dolu olduğunu düşünürüm... Özenme ve kitsch, uygarlaşmış denen, yüzyıllar ve binyıllar boyunca benzersiz bir insan groteskliğini yüksek biçimde stilize etmiş insanın iki ana özelliğidir, dedi. İnsanlıkla ilgili her şey kitsch'tir, dedi, bu konu kuşku götürmez... Eski Sanata gelince, bu, çoktan aşılmış ve çoktan eritilmiş ve çoktan bitirilmiştir ve uzun zamandır dikkatimizi hak etmez,... çağdaş sanat ise, hep söylendiği gibi, beş para etmez. Çağdaş Avusturya sanatı o kadar ucuzdur ki, utancımızı bile hak etmez, dedi Reger. Onyıllardır Avusturyalı sanatçılar tarafından yalnızca kitsch pislik üretilir, bunların, bana kalsaydı eğer, gerçekten bok yığınına atılması gerekirdi. Ressamlar pislik resmediyorlar, besteciler pislik besteliyorlar, yazarlar pislik yazıyorlar, dedi. En büyük pisliği Avusturyalı yontucular yapıyor, dedi Reger. Avusturyalı yontucular en büyük pisliği yapıyor ve buna karşılık en büyük beğeniyi topluyorlar.
1975
Thomas Bernhard, Eski Ustalar, çev. Sezer Duru (İstanbul: YKY, 2011) s. 20, 21, 33-38, 97, 108.