Hayalperest şair ve ressam William Blake’in, bir iskambil kartından daha küçük boyutlu gravürü, ilk Ay'a yolculuk hayallerinden biridir. Ay'a ulaşma arzusunu bir çocuğun çığlığıyla, "I Want! I Want!" diye duyuran figürün yolculuk için yine çocuksu bir çözümü vardır: çok büyük bir merdiven.
T.S. Eliot, Blake’in “insan ruhunun özündeki marazı ya da gücü sergilemek" için gösterdiği "olağanüstü sadeleştirme çabası"ndan hayranlıkla söz eder. Blake’in 18 gravürden oluşan "Çocuklara: Cennetin Kapıları" başlıklı dizisinin parçası olan bu eser, küçültülmüş figürleri ve hilaliyle, çarpıcı bir yalınlığa sahiptir.
Fakat resmin ikircikli bir mesajı vardır. Uzaya gitmek isteyen figür, yalnız başına yürüyen şairin metaforu olabilir mi? Korkuyla birbirine sarılmış çifti arkasında bırakıp Yeryüzü’nü tek başına terk edecek hayal gücüne sahiptir o. Masumiyeti –ki William Blake için en yüksek değerdir– yeni bir dünyanın anahtarı olabilir mi?
Yoksa resim, koşulların arzuları boşa çıkarmasına dair bir taşlama mıdır? Tarihsel bağlam bize bunu düşündürüyor. Romantik çağdaşları gibi William Blake de Fransız Devrimi’ni desteklemişti. Ama 1790’larda ütopyacı düşün yerini şiddet dolu bir cehennem almıştı.
Skye Sherwin’in 23 Aralık 2017’de Guardian gazetesinde yayınlanan William Blake’s I Want! I Want! is an early fantasy of space travel başlıklı yazısı. Çeviri: Uras Kızıl.