/ Kaleydoskop / Kent Cehennemi

18/7/2018 / skopbülten

Birinci Dünya Savaşı yıllarında Berlin gibi metropoller George Grosz’un gözünde cehennemdi; ölümün, fuhuşun, yağmanın, kargaşanın hüküm sürdüğü kıyamet yerleriydi. Savaş için, “gördüklerim, insanlığın düştüğü hal karşısında dehşet ve nefret duymama yol açtı” diye yazmıştı.[1] Ama yalnızca cephede değil. Gündelik kent hayatı da bitmek bilmeyen bir mücadele ve çatışma alanıydı: kavga, kundaklama, tecavüz, bıçaklama, en nihayet, savaşı kente taşıyan bombalama... Grosz, kan kırmızısına boyadığı yağlıboya tuvallerinde, karikatürü andıran desenlerinde bu kargaşayı betimledi. “İnsanlığın mutlak olarak reddine dayanan, jilet keskinliğinde bir üslup geliştirdim” diyordu. [NAA] [2]


  

George Grosz, Metropol, 1916-17.

  


George Grosz, Oskar Panizza’ya, 1917. “Geceleyin, insanlıktan çıkmış şeytansı bir güruh yabancısı olduğu bir sokakta gösteri yapıyordu. Birçoğunun yüzünde alkol, frengi, veba okunuyordu. Biri trompet çalıyordu, bir başkası ‘Yaşa!’ diye bağırıyordu. Ortalarından, siyah bir tabutun üzerinde bir iskeletin simgelediği ölüm geçmekteydi. Bu resim doğrudan ustalarım Bosch ve Brueghel’e bir gönderme. Onlar da yeni bir çağın şafağında yaşıyorlar ve onu ifadeye kavuşturuyorlardı. Resim, çıldırmış insanlığa karşı bir protesto olarak yapılmıştı.”[3]

  


George Grosz, Patlama, 1916-17.

  


George Grosz, Curcuna, 1919.



[1] Ivo Kranzfelder, George Grosz 1893-1959 (Köln: Taschen, 2001) s. 18.

[2] A.g.e., s. 15.

[3] A.g.e., s. 24.

kaleydoskop